Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şampiyonlar Ligi yolundaki son viraj öncesi Trabzon kentinde tansiyon hayli yüksekti. Bordo-mavili taraftarın üst düzey motivasyonunun iki farklı sonucu olabilirdi. Sahaya pozitif yansırsa ateşleyici güç, tersi yaşanırsa, sıkıntılı bir hale dönüşebilirdi. Aklı selim kazandı. Evet gruplara kalmak inanılmaz bir kazançtı. Ama neticede futbol bu. İyi olan, daha az hata yapan, son dakikaya dek mücadele edenin turu geçmesi normaldi. İlk maçın rakibe sağladığı avantajı da unutmamak gerek.
Trabzonspor’u müthiş mücadelesi için kutluyorum, ama Türk futbolunu bu eleme prangasına mahkum edenleri de gerekli yerlere havale ediyorum.
***
Abdullah Avcı’nın geçen haftaki maçtaki bireysel hataları kabul edilemez bulduğunun kanıtı, sahaya sürdüğü kadro oldu. Kopenhag teknik direktörü Jess Thorup’un niyeti belliydi. Golü bulup, deyim yerindeyse üzerine yatmak. İşin içine biraz da sertlik katıp Trabzonspor’u frenlemeyi düşünmüştü. Cornelius’a da en az iki kişi ile önlem alıp işimizi zorlaştırmayı planlamıştı. Başardı. Trabzonspor ilk yarıda oyun anlamında istediklerinin çoğunu yapsa da, rakip ceza alanı içinde bulduğu pozisyonlarda son vuruş becerisi gösteremedi. Bardhi ile iki, Djaniny ve Cornelius ile birer denemesi oldu. Kopenhag kalecisi Ryan’ın kritik müdahaleleri vardı. Orta alanda da baskı karşısında tıkandı. Bardhi ve Abdülkadir Ömür boş alan bulamadı. Danimarka ekibi kendi sağ kanadından ısrarla gelince Eren çıkmakta zorlandı, Djaniny ise maç içinde sürekli pozisyon değiştirmek zorunda kaldı. Larsen fırsat buldukça kulvarını kullandı, etkili oldu. Ya rakip? Kanat ortaları ve duran toplar bizim için tehlike idi. Önce Falk, sonra Biel ve Lerager ile yüreğimizi ağzımıza getirdiler. Hücuma yoğunlaşırken, bu tip açıklar vermemiz gerekirdi. O toplardan biri ağları bulsa, işimiz orada bitmişti. Ve en kritik ikinci devre. Yani akıl oyunları ve fiziksel üstünlüğün sözünün geçeceği bölüm. Kopenhag fişi çekmek için müthiş bir baskı ile başladı. Hem biz çıkarken, hem savunmadan oyun kurmaya çalışırken oyuncularımızı sürekli rahatsız ettiler. Gerektiğinde de tam takım kendi sahasına kapandılar. Dolayısıyla Trabzonspor’un psikolojisini bozmaya çalıştılar.
60. dakikadan sonra kontrol bize geçti. Gol atmamız şarttı. Abdülkadir Trezeguet değişikliğinde oyundan çıkan genç oyuncu bozulsa da, patronun Avcı olduğunu unuttu galiba. Bir teknik adamın skora göre en az üç farklı planı vardır. İkinci hamle Kouaasi oldu. Artık risk alma süreci başlamıştı. Sonra da Bakasetas. Oyunu tamamen rakip sahaya yıktık ama skor tabelasına katkı sağlamadı bu çaba. Net söylüyorum; Trabzonspor’un en az on maçtır bu kadar istekli, hırslı ve o şampiyonlar ligi müziğini bir kez daha duymak için böylesi arzulu görmemiştim. Tur için her şeyi yaptılar. İnanılmaz bir efor sarf ettiler. Kimse Avcı’nın ve sahadaki oyuncuların hakkını yemeğe kalkmasın. Sorgulanması gereken, Türkiye ligi şampiyonunun neden play-off maçı oynamak zorunda kaldığı. Hesabını tüm kulüplerimiz ve Futbol Federasyonu vermeli. Kulüp derken, günü kurtarma gayretindeki başkanları gösteriyorum özellikle. İşte eseriniz ve hazin sonucu. Nereden nereye getirdiniz bizi?
Trabzonspor büyük umutlar ve hedefler ile çıktığı yolculuğuna bir alt kulvarda devam edecek. Net söyleyeyim; bu futbol ve istek, yeni umutları yeşertecektir. Küsmek yok, destek çok olmalı