Şubat ayında Şenol Güneş’le bir röportaj yapmıştım. Soru kaçınılmazdı. 1995 - 96 sezonunda 2-1’lik Fenerbahçe yenilgisiyle kaçan şampiyonluğu sormuştum.
Önce biraz gerildi. Sonra anlatmaya başladı; “Doğru işler yaptığım maçı kaybettim. Kazanabilirdik de. Adam ne diyor ‘Hücum etti o yüzden yenildik’. Neye göre? Skoru nasıl koruyacaktık? Defansta kalarak mı? O zaman gol yemeyecek miydik? Şimdi bile yanlış yaptığımı düşünmüyorum. “
O yenilgi bugün teknik adamlık kariyerinin en verimli çağını yaşayan Güneş’in olgunlaşmasındaki mihenk taşlarından biriydi.
Aradan 15 yıl geçti. Yine bir Fenerbahçe maçı, yine şampiyonluğun kaderini belirleyecek doksan dakika yaşandı Güneş için. Urfa’daki kupa maçından sonra her ne kadar “Bu yıllar öncesinin rövanşı değil” dese de yanı başında oturan ve o maçı yaşayan Ünal Karaman ile birlikte içinde fırtınalar koptuğu belliydi.
Tıpkı Burak, tıpkı Serkan gibi. Sarı-lacivertli formadan kopuşları onlar için de bu maçı daha anlamlı kılıyordu.
Güneş ve öğrencileri dün gece de tarihe tanıklık etti. Ancak bu kez o tarihin yazılmasındaki rolleri çok farklıydı. Yıllar önce şampiyonluğunu elinden alan Fenerbahçe’ye geçit vermeyerek ve Türk futbol tarihinin 5. şampiyonu Bursaspor’un yolunu açarak hem de.
Trabzonspor’un “Onuru” ile mücadele ettiği maçta kuşkusuz sahanın yıldızı da Onur idi. Bordo-mavili takımın kalecisi sayısız pozisyonda Güiza, Mehmet Topuz, Baroni, Gökhan ve Alex gibi isimlere geçit vermeyerek bu maçtan önce Trabzonspor adı üzerine yapılan spekülasyonları tekzip etti. Kalesinde devleşti, milli formayı sonuna kadar hak ettiğini gösterdi. Sadece o mu? Fenerbahçe’nin kâbus gibi üzerine çöktüğü bölümlerde, yani maçın üçte ikilik bölümünde müthiş bir direnç gösteren Trabzonspor takımının tamamı rakibin karşısında bir duvar gibi durdu.
Şenol Güneş’in, Ünal Karaman’ın, Burak’ın, Serkan’ın geçmişten kalan bir hesabı vardı. Gerçi o hesabı takımlarının şampiyonluk mücadelesi için kapatmadılar ama 26 yıl sonra Anadolu’dan bir takımın daha şampiyonluk ipini göğüslemesinde katkıları en az “timsah” kadar çoktu.
Trajik final bize Denizli’de Daum ile yitip giden şampiyonluğu anımsattı ister istemez. Bu defa aynı kaderi 50 bin taraftarı önünde yaşayan ve Aziz Yıldırım’ın üç yıl şampiyonluk sözünü yerine getiremeyen sarı-lacivertli ekipte öyle taşlar yerinden oynayacak ki, en az dün geceki kadar iz bırakacak camiada kuşkusuz!