Trabzonspor sezonun en büyük hedefini şampiyonlukla taçlandırdı. İkincisinde ise Ziraat Türkiye Kupası vardı kuşkusuz. Ona da iki adım kalmıştı.Kayserispor yarı finale gelinceye kadar önemli takımları eledi. Kupaya farklı motive oldukları belli.
Finale yükselmeleri asla rastlantı değil. Analarının ak sütü gibi hak ettiler final oynamayı. Uzatma dakikaları dahil maçın her bölümünde üstünlüğünü hissettirdi, hiç vazgeçmediler.Abdullah Avcı’nın sahaya sürdüğü kadroya bakınca hücum yanı ağır basan isimleri gördük. Anlaşılan, ilk maçın avantajını korumak için erken gol bulup oyunu kontrolünde tutmayı planlamıştı deneyimli teknik adam. Lakin şunu söylemeliyim; hocanın oyuncu tercihleri tura veda etmesinde önemli faktördü. Futbolcuları kadar Avcı’nın da zihinsel bir yorgunluk içinde olduğu kesin.
Henüz 41. saniyede Cornelius ile girdiği mücadelede topa elle oynayan Carole hakem Halil Umut Meler’in r adarından kaçamadı. Dedim ya; Avcı hücum yönü ağırlıklı oyuncularını tercih etti diye. Bunun riskleri de vardı. Orta alanda topu tutamazsanız, rakibe oynama şansı verir, baskıyı yersiniz. Nitekim öyle oldu. Kayserispor şoku çabuk atlattı, ağırlığını koydu. Kısa sürede net üç pozisyon buldu. Kaptan Uğurcan’ın iki kritik müdahalesi rakibin eşitlik sayısını bulmasını engelledi.O engelledi ama ikinci bölgede sorun çözülmedi. Hamsik ve Bakasetas sorumluluk almayınca yük Abdülkadir Ömür’e kaldı. Ev sahibi takım iki kanadı da etkili kullandı. Burada Visca ve Nwakaeme’nin rakiplerini karşılamakta isteksiz görünmelerinin rolü vardı. Dorukhan ve Puchacz ne yapsın?
Öyle bunaldılar ki, hücum karşılamaktan nefessiz kaldılar. Trabzonspor’un son dönemlerde bu denli mahkum oynadığı ve üretkenlikten uzak kaldığı çok az maçını izledim. Bizim gördüğümüzü Abdullah hoca görmüyor mu? İkinci yarıya başlarken mutlaka birkaç hamle yapması gerekiyordu. Aksi takdirde Trabzonspor savunması ile Kayserispor takımı arasında oynanan maçta illa ki hata gelecek ve şemsiye tersine dönecekti. Öyle de oldu. Hoca Nwakaeme-Yusuf değişikliğini tercih etti. Bence orta sahaya da takviye şarttı. Yusuf daha ısınamadan 48. dakikada Emrah onun sorumluluk bölgesinden geldi ve beraberlik sayısını attı. Bu gol Kayserispor’u hırslandırdı. Karşılığını da almakta gecikmedi. 59. dakikada bu kez bir köşe atışında, savunmanın uzaklaştıramadığı topu ağlara gördermek Hosseini’ye düştü.Görünen köy klavuz istemez, Kayserispor göstere göstere geliyorum derken, Abdullah hocanın olup biteni izlemesini garipsedim. Fiziksel olarak yorgunluğu belli olan takıma müdahalede gecikti. Rakip öne geçtikten sonra Djaniny’i sahaya sürdü. Sonra da Berat’ı. İkisi de işe yaramadı. Kayserispor ne yaptı? Vites düşürdü. Hikmet Karaman’ın kafasındaki tilkiyi anlamak için beklemek gerekti. Evet; niye geri çekildi, neden rakibe en iyi yaptığı iş için fırsat verdi diye sordum elbette. Çünkü Trabzonspor cezayı hemen Bakasetas ile kesti. Ama heyecan bitmedi, çünkü Kayserispor’un hevesi ve enerjisi tükenmedi. Son dakikada kazandığı penaltı ile gitti denen tura tutundu. Uzatma dakikalarının sonunda ise yine sahne alan Emrah, Karaman’ı haklı çıkardı. Bir konuyu atlamayayım; Kayserispor taraftarına yakışmadı yaşananlar. Bu sahneleri görmek çok çirkin. O yüzden sadece Kayserisporlu futbolculara helal, şampiyona da geçmiş olsun!