Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Maçtan önce Abdullah Avcı’nın açıklamalarını takip ettiniz mi bilmiyorum. Hocayı tanıyanlar ilk defa bu tarzda ve ses tonunda tepki verdiğini anlamıştır. Benim en önemsediğim ifadeleri ise şöyle oldu: “Trabzonspor’un paçasına yapışanlar eninde sonunda düşecektir. Aile mahremiyetinin bozulmasına izin vermeyeceğim.”
Belli ki Avcı’nın kulüp içinde bazı rahatsızlıkları var. Çok ciddi bir suçlamayla endişe yaşadığı ortama işaret etti.  “Asla mücadeleden kaçmam” ifadeleri, yerine teknik direktör arayanlara mesaj niteliğinde idi; “Yenilsem de buradayım” dedi.
***
Gelelim maça. Geçen haftaki farklı Alanyaspor yenilgisinin şokunu atlatmak kolay değildi. Hocanın ve futbolcuların bu travmayı yaşanmamış sayması düşünülebilir mi? Ancak görüldü ki bu takım karakter ortaya koyduğunda toparlanması için sihirli değnek gerekmiyor.
Evet; futbol hatalar oyunu. Trabzonspor’un 21. dakikada öne geçtiği golde kaleci Volkan Babacan’ın topu elinden kaçırması konuk ekip adına büyük şanssızlıktı. Şunu da unutmayalım; Bakasetas’ın savunma dahil önündeki tüm rakiplerinin beklemediği bir vuruş yapması değerliydi, hakkını vereyim.
İlk yarının genelinde üçüncü ve ikinci bölgelerde baskı yapan, Başakşehir’in oyun kurmasını engelleyen bir Trabzonspor vardı sahada. Ancak kazandığı topları kullanmakta gecikince, pozisyon üretmesi güçleşti. Genellikle Trezeguet’in kullandığı son kanat üzerinden yoğunlaştı atakları. Pas trafiğini başarıyla yöneten Bakasetas’a Abdülkadir Ömür katkı sağlayabilse, Gomez’in etkinliği artabilirdi.
Başakşehir’e uzatma dakikalarının sonunda en ciddi pozisyonunu veren bordo-mavili savunmacılar, geçen haftaya göre kendinden daha emin ve asgari hatayla oynadı. Aylar sonrasında formasına kavuşan Peres eski günlerini aratmadı. Doğru zamanda doğru yerde olmasına, deneyim diyorum.
İkinci yarıya ilişkin beklentim Başakşehir’in reaksiyon göstermesiydi. Karşılığındaki soru ise Trabzonspor’un aynı disiplin anlayışını sürdürüp sürdüremeyeceği idi. Dolayısıyla yük orta alana düşecek ve takım savunması öne çıkacaktı.
Bu arada ikinci golü bulması da mümkündü. Gomes ve Bakasetas ile bu fırsatı buldu ama kaleci Volkan dikkatliydi. Ancak Gomez ile ilgili söylemek zorundayım; o vuruşu gol yapamayacaksan, hangisini atacaksın?
Avcı’nın oyuna müdahalesi 66. dakikada geldi. Doğucan ve Naci’yi ikinci bölgeyi diri tutmak adına aldı oyuna. Lakin bu hamleler Başakşehir’in baskı kurmasına engel olamadı.
Emre Belözoğlu’nun takımı, hani derler ya aldı sazı eline, çalıp oynamaya başladı. Hem de nasıl? Bu tempodan gol çıkmaması mucize olabilirdi, o da oldu. Çünkü Trabzonspor’un tek yapabildiği skoru korumaktı. Son 25 dakika kabus gibi geçti. Başakşehir tek kale oynadı da sinirlerine hakim olamadı. Kaç oyuncusu haftaya kart cezalısı durumuna düştü Emre hoca biliyordur acısını.
Trabzonspor açısından sezonun devam edip etmeyeceği anlamında bir doksan dakika yaşandı. Son şampiyon “devam” dedi, hayata tutundu. Bu galibiyeti kimse küçümsemesin. Trabzonspor uçurumun eşiğinden döndü. Hem de hedefindeki takımlardan birini yenerek. Bence Avcı bundan sonra “deplasman fobisi” yaşadığı anlaşılan oyuncularına yeni yöntemlerle el uzatması. Belki de hoca bu sorunda kendine düşen payı da sorgulayarak, geleceğe daha güvenli bakabilir!