Şampiyonlar Ligi hayali bitince rotayı UEFA Avrupa Ligi’ne çeviren Trabzonspor için iyi bir başlangıç yapmak önemliydi. İlk rakip ise Ferencvaros idi. Macaristan futbolu uluslararası platformda eski günlerini arasa da, Ferencvaros kendi liginde beşte beş yapan lider bir takım. Geçen sezonun da açık ara şampiyonu. Bir özelliği de çok gol atıp, başarılı savunma kurgusu ile kalesini kapatması. İlk bakışta böyle bir rakiple deplasmanda oynamanın zorluğu, beraberliğin iyi bir sonuç olacağı anlamına geliyordu. Onu bile bulamadık. Yenilgi ile gardımız düştü.
Hesapta olmayan çok şey yaşandı ilk dakikalarda. Kötü başladık, golü erken yedik. Savunma derinliğini kaybettik, bedeli ağır oldu. Bu kadar ucuz olmamalı idi.
Ardından rakip on kişi kalınca umutlandık. Eşitlik sayısını ararken, bir top kaybı ve basit bir organizasyondan ikinci golü gördük. Tam bir şok.
İlk yarı bitmeden bir şansımız olabilirdi, Gomez sahneye çıktı ve maça ortak olmaya çalıştı temsilcimiz.
Savunmada Hugo tercihi Abdullah Avcı’ya ait. Vebali de hakeza. Lakin bu takımın en çok penaltı yaptıran oyuncusu yine sahneye çıkınca, Ferencvaros devreyi hayal bile edemeyeceği bir skorla önde kapattı. Hem de bir eksik olarak.
Kimse kusura bakmasın ama “önce savunma” diyen zihniyet ne düşünüyor? Sayın Avcı ders müfredatını mı değiştirdi acaba?
Bu tarz maçlarda geri dönüş zordur. Avcı ikinci yarı başlarken hamlelerini yaptı. Yusuf Yazıcı, Hamsik ve Eren’i sürdü savaş alanına. Bir teknik direktörün kafası bu kadar karışık olmamalı. Hayati bir maç oynuyorsan ve etkili olduğunu düşündüğün silahlarını çantada keklik gördüğün rakibin karşısında sıkışınca sahaya sürüyorsan tartışılırsın hocam.
Bu kulvar farklı. Elindeki bu kadar kaliteli oyuncuyu sonradan alıp avantajlı bir skor elde edemiyorsan konuşulursun elbette.
Ne demişti maçtan önce Avcı; “Bu gruptan çıkarız.”
Böyle mi?
Rakibi küçümseme hocam.
Anımsatayım; Macaristan’ın Goulash çorbası meşhurdur.
Trabzonspor bu kulvara da kötü bir başlangıç yaptı. Sonrasını bilemem. Lig ve Avrupa’da zor!