Türk futbolunun en kırılgan, en korumasız, en çok eleştirilen halkası hakemlerdir kuşkusuz.
Dolayısıyla futbolu yönetenlerin de en özenli olması gereken konuların başında hakemler gelir.
İyi niyetinden ve faydalı işler yapma isteğinden şüphe etmesem de, TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ve ekibinin hakem camiasına karşı fazla hassas (!) olduğunu düşünüyorum.
Evet; TFF uzun zamandır tek kuruş zam görmeyen hakem ve gözlemcileri rahatlatacak kararlar aldı. Bu onlara sınıf atlatmadı, beş yıl önceki seviyesine getirdi.
Karşılığında ne istedi federasyon? Hakemlerden adaletli olmalarını... Diğer taraftan da garipsediğim uygulamalar yaptı.
Bir; hakemlerden mal beyanı talep etti.
İki; hakemlerin sabıka kaydını sorguladı.
Üç: hakemleri psikolojik teste soktu.
Dört; çift gözlemci uygulaması başlattı.
Beş; haftanın maçları bittikten sonra hakem kararlarının ekranda yorumlanacağını açıkladı.
Bu kalemlerin her biri hakeme olan “güvensizliğin” göstergesidir.
“Haksız kazanç elde edebilirsin”, “geçmişte suç işlemiş olabilirsin”, “psikolojik durumun bozuk olabilir”, “seni kayıran gözlemciler bulunabilir”, “hata yaparsan seni ekranda ifşa ederim.”
Tüm bunlar 8 Mart operasyonunu meşru hale getirmiyor mu? Kulüplere ve kamuoyuna hakem üzerinden mesaj vermek, ciddi sıkıntılara yol açabilir.
Uygulamalar hakemin performansına katkı mı sağlayacak, yoksa ekstra bir baskı mı oluşturacak, göreceğiz.
TFF’deki “bankamatikçiler”
Futbol Federasyonu büyük bir aile.
Yurt genelinde yüzlerce çalışanı var. Dolayısıyla çok ciddi bir personel bütçesi gerektiriyor.
TFF, 2022-23 döneminde sadece bu kalem için 98 milyon 781 bin lira ayırdı. Rakam genel tabloda devede kulak gibi görünse de, bazı sorularım var;
Profesyonel çalışanların dışında kaç tane “danışmanı” barındırıyor federasyon?
Son dört ayda kaç yeni danışman veya sözleşmeli personel alındı?
Aylardır işe gelmeden bankamatik memuru gibi maaşını çekenler var mı?
Mehmet Büyükekşi başkan seçilmeden hemen önce, kimlerin TFF’ye girmesine “Yardımcı” olundu?
Her yıl hazırlanan “denetleme kurulu” raporlarında bu detaylara yer verildi mi?
Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Sayın Büyükekşi’nin maddi konulardaki prensipleri görüyorum.
Peki o, yukarıdaki soruların yanıtlarını biliyor mu?
Bir zamanlar TSYD Ankara
Mesleğe başladığım 80’li yıllarda Türkiye Spor Yazarları Derneği Ankara şubesinin camia içinde büyük ağırlığı vardı. Deneyimli gazetecileri, sözü geçen ağır abileri, ulusal basına damgasını vuran habercileriyle Anadolu’nun lokomotifi, sesi idi.
2000’nin sonlarına doğru çöküşü başladı Ankara şubenin. Önce iç çekişmeler, tatsız diyaloglar, küskünlükler ve kavgaya varan anlaşmazlıklar, genel merkezle de arasının açılmasına yol açtı. Genel Merkez disiplin kurulu kararı ile iki başkanı ihraç edilen tek şube oldu. Ve bugün prestijini yitirmiş, sözü dinlenmeyen bir kurum haline geldi.
30 yılı aşkındır başkentin en güzel tesisi olan dernek binası çok yakında tahliye edilecek ve yıkılacak. Tabii binlerce güzel anı da o enkazın altında kalacak.
Bir Ankaralı gazeteci olarak yaşananlar içimi acıtıyor. Aramızdan göçen eski başkanların da kemikleri sızlıyor.
Yazık, çok yazık!
Avcı’ya haksızlık ediliyor
En ufak başarısızlıkta infaz masası kurmayı seven bir futbol kültürümüz var.
Şimdi aynı zihniyet Abdullah Avcı’yı bu noktaya sürüklemeye hazırlanıyor. Uzağa gitmeyelim; Fatih Terim, Aykut Kocaman, Sergen Yalçın, Ersun Yanal, Samet Aybaba, Ünal Karaman gibi deneyimli teknik direktörler, elde ettikleri derecelere bakılmaksızın en ağır eleştirilere maruz kaldılar.
Büyük hedefleri olan camiaların taraftarı sabırsızdır, hoşgörüsüz ve acımasızdır. Bu onları haklı kılmaz. Vefa duygusundan yoksun olanlar, mutsuzluğa mahkumdur.
Hele yönetimler onlara kulak veriyorsa...
Batılılar geldiğinde
“Batılılar geldiklerinde ellerinde incil, bizim elimizde topraklarımız vardı.
Bize gözlerimizi kapayarak dua etmeyi öğrettiler.
Gözümü açtığımızda bizim elimizde incil, onların elinde topraklarımız vardı.” - Kenya kurucu Devlet BaşkanıJomo Kenyatta