Futbolda da trajikomik olaylar yaşıyoruz bazen. Bunlardan birini Disiplin Kurulu’nun hafta içinde verdiği kararda gördük.
Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği başkanı Abdurrahman Arıcı, PFDK’ya sevk edilmişti. Gerekçesi; hakemler hakkında medyaya yaptığı açıklamalardı. Cezası 21 gün hak mahrumiyeti.
Bu derneğin çatısı altında binlerce hakem ve gözlemci bulunuyor. Ve bu derneğin başkanı çıkıp bazı hakemleri örgütlenerek maçları manipüle ettiğini iddia ediyor. Resmen şike yaptıklarını ima ediyor. Elinde belge ve kanıt varsa, görevi gereği bunları açıklamakla yükümlü olduğunu unutuyor.
Sayın Arıcı; kim bu hakemler? Hangi takımlara kurgu yapmışlar? Madem bu bilgilere sahipsiniz, neden federasyona gidip ihbar etmediniz? Şimdi temsil ettiğiniz camiadaki o insanların yüzüne nasıl bakacak, karşı karşıya geldiğinizde nasıl ellerini sıkacaksınız? En önemlisi bu kadar insan yönetiminizden istifa ederken, o koltukta nasıl oturuyorsunuz?
Yetkiyi nereden aldınız?
Gelelim olayın diğer boyutuna. TFFHGD, federasyona bağlı bir kurum değildir. Hukuk müşavirliğinin Arıcı’yı disiplin kuruluna sevk etme yetkisi tartışılır. Varsa eğer, iddiaların gerçek olup olmadığı sorulmadan, niçin hukuki süreci başlatmıştır? Yapılması gereken Arıcı’nın sözlerinin araştırılması için Etik Kurulu’nu göreve çağırmak değil midir? .
Dedim ya, tam bir komedi. Arıcı’ya verilen cezanın karşılığı yok, değeri de. 21 gün boyunca nelerden mahrum kalacak? Maçlara mı gidemeyecek? Dernek başkanlığı yetkileri mi elinden alınacak? Yoksa konuşması mı yasaklanacak?
Güldürmeyin insanı. Herkes her şeyi biliyor da, sergilediğiniz komedi seyirciyi güldürmüyor artık.
Cebinizden ödeyin de görelim
Ceza nedir? Hukuka, yasalara, talimatlara aykırı eylemlere uygulanan yaptırımdır.
Futboldaki karşılığı ise boş bir fantezi. Çünkü ne caydırıcılığı var, ne öğreticiliği.
Medyada okuyoruz. Falanca kulüp başkanına 30 gün hak mahrumiyeti verildi. Veya filanca kulüp yöneticisine şu kadar para cezası kesildi.
Eeee. Akıllandı mı o cezayı alanlar? Geldiler mi hizaya? Açmayacaklar mı bir daha ağızlarını? Kimsenin umurunda değil.
Son olarak TFF disiplin kurulu, ülkemizin iki güzide kulübünün başkanlarına ibretlik (!) para cezaları vermiş. Fenerbahçe başkanı Ali Koç’a hakemler hakkındaki açıklamaları, Galatasaray başkanı Dursun Özbek’e ise futbolun marka değerini zedeleyen sözleri nedeniyle 100’er bin lira para cezası kesmiş.
Yazarken kolay da, gerçek yaşamdaki karşılığı asgari ücretli yurttaşın bir yıllık emeğinden fazladır bu rakamlar.
Üstelik değeri yok. Başkanlar ya da yöneticiler cebinden mi ödüyor cezaları? Geçin efendim, kulüplerin resmi gelirlerinden tahsil ediyor federasyon.
Ali beye veya Dursun başkana “hadi ver bakalım 100 bin lira” desen, çıkarıp koyar mı masaya? Milyonlarca dolar ile oynamak kolay. Kulübün hakkını savunuyorum diye taraftarın boğazından kısarak kazandırdığı parayı böyle dağıtmak ise marifet.
Kimse kimseyi kandırmasın. Federasyonun benzer olaylardaki yaptırımlarının hiç bir karşılığı olmadığını biliyoruz. İnsanların canı ve cebi yanmadığı sürece bu orta oyunu sürer gider.
Koç’un kaderi mi?
Dönemin eğitim bakanı Emrullah efendinin “Şu mektepler olmasa, maarifi ne güzel idare ederdim” sözü çok şey ifade eder.
Bunu Fenerbahçe başkanı Ali Koç’a uyarlayabiliriz günümüzde. “Şu futbol olmasa ne güzel idare ederdim kulübü” diyebilir örneğin.
Çünkü futbol dışındaki branşlarda çok başarılı Fenerbahçe. Voleybol, basketbol, kürek, boks gibi spor dallarında sayısız şampiyonlukları ve madalyaları, uluslararası dereceleri var. Bunları görmezden gelmek emeğe saygısızlıktır.
Lakin ülkede ölçü, futbolda yaptığın derecedir. Taraftar, kazandığın şampiyonluğa ve kupalara bakar.
İkinci mi oldun? Geçmiş olsun. Kimse ne fedakarlığını ne harcadığın paraları takar. Ali Koç, gelmiş geçmiş en talihsiz kulüp başkanlarından biridir bence.