Kamuoyuna göre sürpriz, Bünyamin Gezer’e göre çok önceden alınmış bir karar olduğu kesindi.
Gezer’in hakemliği bırakma tercihine saygı duyuyoruz. Hayırlı olsun.
Lakin, düzenlediği basın toplantısında Gezer’in kullandığı ifadeleri, Futbol Federasyonu ile Merkez Hakem Kurulu hakkındaki suçlamalarını ve bırakma gerekçelerini inandırıcı bulmuyoruz.
Öncelikle şunu söyleyelim; Süper Lig kadrosunu geçtik, hakem camiasında “haksızlığa uğradığını” söyleyecek en son isimlerden biri Gezer’dir. Özellikle Oğuz Sarvan döneminde kendisine tanınan tolerans ve hoşgörü, birkaç hakem dışında kimseye gösterilmemişti.
Hata yaptı, maç aldı. Kuralları kafasına göre yorumladı, sırtı sıvazlandı. Yöneticileriyle ahbap çavuş oldu, adına samimiyet dendi. Korundu, kollandı.
Şimdi aynı Gezer “MHK hakemini savunacak durumda değil” diyor.
Neden?
Milli Takım sil baştan
Hâlâ Guus Hiddink’in doğru bir tercih olup olmadığını, milli takımın sistemini ve mevcut kadronun yeterliliğini tartışıyoruz.
Bu mantıkla 2012’ye gitsek ne yazar, Hırvatistan’a elenip evimize dönsek ne değişir?
Önümüzde bir Almanya örneği var.
4 yıl gibi süreçte takımın önemli sayılacak bölümü yenilendi. Adamına göre sistem değil, sisteme göre adam seçildi. Ve gelecek 10 yıla damgasını vuracak taş gibi bir ekip oluşturuldu.
İşte bize fırsat.
Gözden ırak oldukları için gönülden de uzak oluyorlar.
Bizim bir de 2013 Avrupa Şampiyonası’na gitmeye hazırlanan U 21 milli takımımız var.
Son maçında deplasmanda İtalya’ya yenilse bile grup birinciliği şansı bir hayli fazla.
Kimler yok ki o kadroda? Süper ligde henüz şans bulamayan onlarca yetenek. Milli takımda iyi iş çıkarıyorlar. Geleceğe yatırım diyorsanız, buyrun değerlendirin cevherleri.
2012 macerasının kaderi belli olsun, yapılacak şey de belli.
Artık Hiddink ile mi olur, bir başkası mı gelir bilemeyiz. Bildiğimiz, artık seyretmekten keyif almadığımız A milli takımın geleceğinin U 21’de yattığıdır.
Sayın Aydınlar’ın dikkatine
Geçmiş federasyon döneminde yapılan en büyük hatalardan biri, gözlemcilerin Merkez Hakem Kurulu’na bağlanması oldu.
Bir akıllı uydurdu, MHK üzerine atladı, Federasyon başkanı onay verdi, Gözlemci ve Temsilciler Kurulu’nun görev alanı daraltıldı.
Aslına bakarsanız iş oldu bittiye getirildi ve O.Y. biraderlerin kurduğu tezgaha gelindi.
Yapılan yanlışlığı ve bedelini kimlerin ödediğini hâlâ görüyoruz.
Bugün hakem camiasının yaşadığı en ciddi sıkıntı, hakem-gözlemci ilişkisindeki kurgudur.
Gözlemcilerin MHK’ya bağlanması, bu ilişkinin daha da garip hale gelmesine yol açtı.
Ve yeni bir yöntem geliştirildi; hakeme göre gözlemci atamak.
Gözlemci de saf değil ya.
Görevi veren MHK... Uyanık ol maç al felsefesi, hakemlerin gerçek performanslarının değerlendirilmesini engelledi.
Falanca FIFA kokartlı hakem kötü maç yönetti. Bakıyorsunuz gözlemcinin notu başarılı.
Filanca hakem çok başarılı iş yaptı, gözlemcinin notu düşük.
Amaç ne? Ayrılan ve kayırılan hakemi korumak, diğerlerini sıradanlaştırıp camiadan silmek.
Ne yalan söyleyelim, başarılı da oldular. Fakat çok hak yediler, çok ahh işittiler.
Arada dürüstlükten ve ilkelerinden taviz vermeyen gözlemciler çıkmadı mı? Çıktı tabii. Ama MHK’nin yazılı olmayan talimatını yerine getirmediği için, onlar da hakem gibi kızağa çekildiler. Örnek mi? Saymakla bitmez.
Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, kurumsallığa önem veren bir yöneticidir. İş hayatındaki başarısı bunun örneğidir.
Bu nedenle önerim doğrudan kendisinedir.
Sayın Aydınlar.
Oğuz Sarvan MHK’sinin her kulvarda dizginleri elinde tutma egosu, 1.5 yılda hakem ve gözlemci camiasına büyük zarar verdi.
Araştırın, sorun ve bir de inandığınız ağızlardan gerçekleri dinleyin.
Gözlemciler, Merkez Hakem Kurulun’dan bağımsız olmalı.
Eğer hakemliği ileri götürüp, hataları asgariye indirmek istiyorsanız, UEFA dayatması olarak sunulan bu komediye son verin.
Bu hem gözlemcinin sağlıklı değerlendirme yapması için önemlidir, hem de hakemin haksızlığı uğraması ya da hak etmediği halde kollanması adına bir önlemdir.
Sayın Başkan. Gözlemciler GTK’dan ayrıldığı vakit, kurul başkanı Kemal Dinçer kendilerine bir veda konuşması yapmıştı. Konuşmanın sonunda salonda bulunan tüm gözlemciler ise Dinçer’i dakikalarca ayakta alkışlamıştı.
Lütfen bunu da sorun? Neden?..
Emin olun. çözüm bekleyen pek çok sorunun yanıtı da bu sorunun içinde gizli.