Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Trabzonspor’un UEFA Avrupa liginde yoluna devam edebilmesi için kaybetmemesi gereken bir maçtı. Rakip Kızılyıldız bu karşılaşmaya grup sonuncusu olarak çıksa da, ateşli seyircisi önünde etkili bir takım olduğunu bilmeyen yok. Olası bir yenilgi temsilcimizi tehlikeli bir noktaya götürebilirdi.
Nitekim korktuğumuz başımıza geldi. Şimdi ayıkla pirincin taşını. Söyleyin yaratan aşkına; Kızılyıldız temsilcimizin ayarında bir takım mı? Yıldızlarını saysan, Trabzonspor gece bulutsuz havada göz kamaştırır. Bu ekibe yenilmenin mazareti olabilir mi? 
Kimse oyunculara yüklenmesin. Fatura doğrudan Abdullah Avcı’nın önüne konur. 
Neydi hocanın planı? Önce tedbirli olacak, rakibin çıkarken kaptırdığı topları tehlikeye dönüştürecekti. Hamsik ve Bakasetas gibi ayakların şok şutları ile fırsat arayacaktı. Aslına bakarsanız, ürkekçe bir anlayış. İlk yarıda yaptık, denedik, buna Bardhi’nin direkten dönen topunu da ekleyin, ibre bize dönebilirdi.
Ya takım savunması? O konuda sınıfta kalıyor bordo-mavili ekip. Gecenin özeti ve en büyük sorun bu aslında. Tamam, rakibin oyun kurmasına izin ver de, bu kadar geriye yaslanmak risk yaratıyor. Hele hücum hazırlığı yaparken, önde çok adam ile kalan rakibe topu kaptırırsan, fatura anında kesiliyor. Kızılyıldız’ın ilk golünde Umut’un büyük hatası moralleri bozdu. Bunun öncesinde ev sahibi ekibin iki dakika arayla kalemizi yokladığı pozisyonlarda Uğurcan’ın müthiş kurtarışlarını da unutmayalım. Benzer tehlikeleri maç boyunca yaşadı Trabzonspor. Sonuç; hüsran.
Bu tarz karşılaşmalarda rakibin cesaretini kırmanın yolu, kısa sürede karşılık vermektir. Karadeniz ekibinin yürekleri ağıza getirecek bir organizasyonu yoktu ama, duran toplar en etkili silahlarından biridir her zaman. Geriye düştükten iki dakika sonra Bakasetas’ın eşitlik sayısında vuruş becerisinin yanında, şans faktörü de Trabzonspor’un yanında idi.
Her maçın Avcı’nın kafasındaki kurgusu farklıdır. Lakin ligde de yaşanan bir sıkıntı var. Günümüz futbolunda kanat savunmacılarının katkısı önemli. Larsen ve Eren’in savunmasına sözüm yok. Hücum zenginliği yaşamak istiyorsanız bu alternatifleri aktif hale getirmek zorundasınız. Karadeniz temsilcisi henüz bu kozlarını kullanmadı.
İkinci yarıda Trabzonspor Hamsik’in direkten dönen şutu ve Trezeguet ile iki fırsat buldu. Benim üzüldüğün geçen sezonun gol kralı Umut Bozok’un kimliğini kaybetmeye başlaması. Yazık oluyor bu çocuğa Abdullah hocam. Onu kullanamıyorsan, hücumda alternatif üretemiyorsan üzülürsün, üzersin. Umut’un mutlu olduğunu kimse söyleyemez, bari gönderin devre arasında eski takımına da kendini bulsun.
Gol atamıyorsan yemeyeceksin, bunu da beceremiyor Trabzonspor. Kızılyıldız’ın ikinci golü kendi sahasından başlayan üç pas sonrası geldi. İnanınır gibi değildi. Hiç mi adam paylaşımı olmaz, hiç mi geriye dönüşlerde rakip kontrolü yapılmaz? Savunmacılara öğretilen ilk kuraldır, önce arkanı kolla, sonra kaleni.
Ya oyuna sonradan girenler? Büyük bir zaafiyet var. Artık kimse katkı sağlayamıyor. Oysa beklenen, kulübede oturanların sahadakilerden farkı olduğunu düşünmesidir.
Bu yenilgi umarım herkesin hatalarıyla yüzleşmesi adına yarar sağlar. Trabzonspor’un bir alt kategoride yoluna devam etmesi lig adına da facia olur. Kimseyi motive edemez, her iki kulvarı da tehlikeye atarsınız.
Umarım bunun hesabını başkan, teknik direktör ve futbolcular yapmıştır. Ne yazık ki, kendi gö beğinizi kesmek gibi bir şansınız kalmadı.