Meslektaşı Emin Özkurt’un 29 Kasım’daki basın toplantısında açıkladığı detayları aylar sonra gündeme getiren Kısmet Erkiner, yaşamı boyunca yakalayamadığı popülariteye bir gecede kavuştu.
Bravo vallahi!
Hem de ne popülarite? Sağır Sultan’ın duyduğunu duymayan Futbol Federasyonu Başkanı’nı istifa ettirmek kolay şey mi?
Onca kulüp bunca zaman uğraşıp durdu da, Erkiner bir televizyon programıyla işi bitiriverdi.
Peki bundan 20 gün önce aynı konuyu yorumlaması istendiğinde niçin sustu Erkiner?
Neden “Ben CAS hakemiyim, fikir beyan etmem doğru olmaz” diye sıyrıldı sorulardan?
Geçen sürede ne değişti de, birden konuya değinme ihtiyacı duydu sayın hukukçumuz?
Belki de etik anlayışı değişti, kim bilir?
Onu bunu bilmem, Kısmet Erkiner hatırı sayılır bir mesleki prestijin sahibi artık.
* * *
Ya Mehmet Ali Aydınlar?
Bir gün önce “Durmak yok yola devam” diyeceksiniz, ertesi sabah uyandığınızda yakın çalışma arkadaşlarınızı hedefe koyup istifa edeceksiniz.
Bu tepki, tanıdığımız Aydınlar’ın tarzı değil.
Üstelik kimseye haber vermeden hazırladığı istifa açıklamasında belirttiği gerekçeler hiç değil.
Ne diyor Aydınlar?
“Bazı spor programlarındaki yorumcuların şahsıma hakarete varan söylemlerinin dozunu artırarak seviyesiz saldırıları, devam etmem konusunda yeniden düşünmeye sevk etti.”
Sayın Aydınlar eleştirilen ilk federasyon başkanının kendisi olduğunu düşünüyor herhalde!
Ve devam ediyor;
“CAS Hakimi Kısmet Erkiner’in açıklamalarını hayretler içerisinde izledim. Derhal bu açıklamaların doğruluğunu araştırdım ve ilgili raporun maalesef federasyonumuza 6 Eylül ve 3 Kasım tarihlerinde ulaştığını öğrendim.”
İşte en can alıcı bölüm burası.
Aydınlar’ın bu açıklamayı yaptığı akşam öğreniyoruz ki, söz konusu bilgiler bırakın gizlenmeyi, Ali Koç’un düzenlediği basın toplantısının ertesi günü bir rapor halinde kendisine sunulmuş. Takip eden günler içinde Baş Hukuk müşaviri İlhan Helvacı da teyit etti bu istihbaratı.
Hadi diyelim, Federasyon Başkanı bunca karmaşa içinde o raporu okumamış veya hatırlamamış olabilir.
Lakin, pireye kızıp yorgan yakmadan önce aynı hukuk müşavirini çağırıp, “Ey İlhan bey nedir bu rezillik?” diye sorsa, öfkesinin dinmesi belki de birkaç dakika sürmeyecekti.
Sayın Aydınlar dün yurt dışından mesaj gönderip, döndükten sonra detaylı açıklama yapacağını söylemiş.
Keşke istifa etmeden önce de bir soluklansa, konunun aslını öğrenmeye çalışsa ve sonra karar verseydi!
Hani zaman zaman kızıp “Göreve geldiğimizin ertesi günü bombayı kucağımızda bulduk” çıkışı yapıyor ya Aydınlar.
Aynı Aydınlar salı günü Türk futbolunun kucağına bomba değil, 27 Şubat’a ayarlı atom bombası bıraktı.
Kocaman bir belirsizliğin içine ittiği futbolu, kaderine terk ederek hem de.
Düşünüyorum da, Sayın Aydınlar 7 ay bekleyeceğine 3 Temmuz sabahı istifa etseydi diyorum.
O zaman, hem cenazeyi kaldıracak cesaretli birileri çıkabilir, hem de hepimizi futboldan nefret ettiren şike-teşvik bilinmezliğine bir çözüm üretilebilirdi.
* * *
Kısmet Erkiner ile başladık, haksızlık etmeyelim onunla bitirelim. Malum, balık hafızalı bir millet olmakla itham ediliriz.
Sayın Erkiner pekçok insanın unuttuğu ya da önemsemediği o konuyu gündeme getirdiğinde, Federasyon Başkanı celallenip istifa etmese, detaylarını öğrenip bir basın açıklaması ile futbol kamuoyunu aydınlatsa, bunca kaos üzerine bir kaos daha yaşamazdık elbette.
Peki Amerika’yı yeniden keşfettiği düşünülen Erkiner’in kime ne yararı dokundu?
29 Kasım’da Fenerbahçe Asbaşkanı Sayın Ali Koç ve avukat Emin Özkurt’un başaramadığını gerçekleştiren Sayın CAS hakimi, iki günde Fenerbahçe hisselerinin milyonlarca lira değer kazanmasını sağladı.
Ey futbol, sen nelere kadirsin!
Başkan adaylarına önemli duyuru!
Kulislerde sinsi bir sessizlik hakim.
Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ın istifasından sonra en çok merak edilen soru “Bu ortamda kim başkan adayı olacak?”
Gazetelerde her gün farklı isimler okuyoruz. Mehmet Atalay, Murat Aksu, Levent Bıçakçı vs.vs. Sadece İbrahim Hacıosmanoğlu resmen “Ben adayım” dedi.
Diğerlerinden ses yok.
Öyle ya, “Şenes Erzik seve seve kabul ederim dedi” haberinden sonra UEFA Birinci Başkanvekili anında “Ben yokum” yanıtı verdiğine göre, isimleri konuşulan şahısların durumdan hoşnut oldukları kesin. Aksi takdirde çıkar “Benim işim gücüm var kardeşim” diyebilirlerdi.
Peki ortalık toz duman iken, kim ya da kimler bu taşın altına elini sokacak?
Naçizane düşüncem şu; önce bulunacak (!) aday veya adaylarda aranacak özellikler sıralanacak.
Bir, iktidara yakın olacak.
İki, en az bir yabancı dil bilecek (burası çok önemli, kalkıp birileri kandırmasın sonra)
Üç, iyi hatip olacak.
Dört, hem UEFA ve FIFA’nın hem de kulüplerin gönlünü hoş tutacak manevra yeteneği bulunacak.
Beş, şike ve teşvik incelemesinde “yargı kararını” beklemekten yana tavır koyacak.
Altı, bazı kulüpler yansa bile, milli takımları olası cezalardan uzak tutacak.
Yedi, canı sıkıldığında “Ben istifa ediyorum” demeyecek, taahhüt verecek.
Sekiz, yönetime ve kurullara önerilecek isimlere karşı çıkmayacak.
Dokuz, bu sezonu ne olursa olsun sağ salim bitirecek.
On, 25 yaşını doldurmuş, sicili temiz ve T.C. vatandaşı olacak!