İlgi çekici bir süreçten sonra şiddet yasasındaki cezalar indirildi. Top artık yargıda. Şike yapan veya teşvik primi veren varsa, mahkeme sonunda deşifre olacak.
Hafifletilmiş yasayla özgürlüklerine kavuşsalar bile, kaçınılmaz son, o yafta yakalarına asılacak.
Şimdilerde aynı lobi daha da ileri gidip, talimattaki küme düşürme cezasının kaldırılması için çalışıyor.
Günlerdir kamuoyu oluşturmak için bu yönde iddialar ortaya atılıyor, medyamız da üzerine atlıyor.
Peki olur mu? Neden olmasın?
Bu memlekette konu futbol olunca, imkansız denen nice şeyin değiştirildiğini görüyoruz.
Dün yasa, yarın talimat.
Bu tezi savunanların kaygıları ise tamamen duygusal!
Efendim falanca takımlar küme düşürülürse, Türk futbolunun marka değeri yerle bir olurmuş.
Yayıncı kuruluş para ödeyemezmiş. Kulüpler batarmış. Futbol izlenemez hale gelirmiş. Miş de miş...
Türk futbolunun marka değeri 3 Temmuz’dan bu yana zaten ayaklar altında değil mi?
Kafanızı kuma sokacağınıza bakın boş tribünlere. Hiçbir şey ifade etmiyor mu size?
Marka değerinden söz açılmışken.
Bu değer, yayıncı kuruluşun kulüplere ödediği, kulüplerin transfere hoyratça harcadığı milyonlarca dolar, İddaa gelirleri, seyirci hasılatı, lisanslı ürün satışı, dekoderlere verilen paraların bütününden oluşmuyor mu?
Toplayın hepsini, koyun üst üste. Çıkan rakamın gerçekten Türk futbolunun marka değeri olduğunu düşünüyorsanız, şaibesiz, şikesiz bir lige ölçülecek değere varın siz bedel biçin!
Futbolun marka değerini korumaya çalışırken hangi değerleri yitirdiğimizi fark edemiyorsak eğer, gün gelir halının altına süpürmeye çalıştığımız pisliklerle bir arada olmak yaşam tarzımız haline gelir ki, tehlikenin büyüğü budur.
Suç işleyenin affedildiği, şike yapanın görmezden gelindiği, insanların kandırılmaya çalışıldığı bir futbol düzeninde marka değerini dillerine dolayanlar, şunu unutmasın.
Gerçekler kabak gibi ortaya çıktığında, o değerin birincil unsuru taraftar statlara gitmez, dekoder almaz, maç izlemez ise, kim kime anlatacak derdini?
Futbolu futbol olduğu için seven çoğunluğun sizin gibi düşündüğünü sanıyorsanız, gerçeklerle yüzleşmek için az bir vaktiniz kaldı demektir.
Acele edin. Sezon sonunu filan beklemeyin.
Değiştirin talimatı, kaldırın küme düşme cezasını, siz de rahat edin, milyonlarca taraftar üzerinden rant sağlayanlar da etsin.
Sevsinler temiz futbol anlayışınızı!
Biz de saf saf, “dibe vurduk, arınıp çıkarız” diyorduk. Meğer daha derinlerini görmek varmış! Boğulmadan kurtularsak tabii...
Meraklı meslektaşıma!
Değerli bir meslektaşım merak edip köşesinden bana sormuş;
“Oğuz Sarvan eski federasyon başkanı Mahmut Özgener’i aramadı, peki Özgener Aziz Yıldırım’ı cezaevinde ziyaret etti mi?”
Elma ile armudu toplama yeteneğim yoktur.
Ama gocunmadım, aradım Sayın Özgener’i.
Yıldırım’ı ziyarete gitmemiş. Gidecek mi?.. O kadar merak da fazla doğrusu!
İddianame neymiş, tapelere bakın
İddaname bitti, sıra tapelere geldi.
Medyada her gün çarşaf çarşaf telefon görüşmeleri yayınlanıyor.
İddianamenin yanına iliştirilen 6 bin 690 sayfalık tapelerde neler yok ki?
Haa yayınlanması doğru mu? Bana göre değil. Özel kalması gereken onca şeyin açıkça ortalarda dolaşıyor olması son derece rahatsız edici.
Ancak hiçbiri suç unsuru içermiyor bile olsalar, Türk futboluna yön veren, camiaları tarafından ulaşılmaz görülen, hatta tabulaştırılan insanların tanınması açısından tarihi belge niteliği taşıyor çoğu.
Kullanılan dil, üçüncü şahıslar hakkında sarf edilen sözler ibret verici.
Ne uğruna?..
İster itaat deyin, ister biat etmek, isterseniz korku. Ya da tekmili bir arada.
Bu ilişkileri ve neler yapılmaya çalışıldığını okudukça, midesi bulanıyor insanın.
Hani kandırılıyoruz diye düşünüyorduk ya zaman zaman.
Ne kandırılması, adamlar resmen çadır tiyatrosu kurmuş, biz de aval aval seyretmişiz resmen.
PFDK kafasına göre iş yapıyor
Fenerbahçeli Alex, Karabükspor maçında rakibine dirsek attığı için kırmızı kart gördü.
Eylemin adı kural dışı hareket, talimattaki karşılığı 2 ile 4 maç ceza idi.
Ama o ne?
Disiplin Kurulu hakem raporunu görmezden gelip “centilmenliğe aykırı davranıştan” Alex’e 1 maç ceza verdi.
Sivasspor maçında Elmander rakibi Hayrettin’in ayağına bastı. Hakem doğrudan kırmızı kartını çıkarıp Galatasaraylı oyuncuyu ihraç etti.
Eylemin adı aynı, ceza farklı.
Disiplin Kurulu bu kez kural dışı hareketi nedeniyle Elmander’e alt sınırdan 2 maç ceza kesti.
Sonrası malum. Tahkim Kurulu’na itiraz etti ve ceza 1 maça indi. Fenerbahçe maçında forma giyen Elmander hem golünü hem de ortalığın tozunu attı.
Trabzonsporlu Zokora, Galatasaray maçında Melo ile girdiği hava topu mücadelesinde kontrolsüz biçimde yükseldi ve eli rakip takım oyuncusunun yüzüne çarptı.
Hakem direkt kırmızı kartını çıkardı.
Karar; rakip takım oyuncusuna yönelik kural dışı hareketi nedeniyle 3 maç ceza.
Pazar günü oynanacak Fenerbahçe maçı öncesi Trabzonspor haklı olarak isyanda.
İhraç gerekçeleri aynı, PFDK’nın takdiri (!) farklı.
Ortada talimatlar varken cezalar takdire göre belirleniyorsa, vay halimize.
Dün verdiğiniz bir karar, bugün emsal olarak önünüze konur ve canınız sıkılır.
Kimse alınmasın, o zaman disiplin kurulu başkanının Fenerbahçeliliği de gündeme gelir, alınan kararların objektifliği de tartışılır.
Bu makamlardaki insanlar masada formalarıyla oturamaz.
Çifte standart uygulayamaz.
Uygulamaya kalkarsa birileri de sorar; “Eee, nerede kaldı adalet?..”