Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Aldatıldığına inanmış çiftler gibi Fenerbahçe ile Daum’un ilişkisi.
Aşk bitmiş. Güven kalmamış. Saygı desen hak getire.
Ortada bir evlilik akdi var. Bozarsan bedeli ağır.
Başkan Aziz Yıldırım açısından içinden çıkılası bir durum değil.
Yönetimdeki arkadaşlarına bağırıp çağırsa, “Kim yaptı kardeşim bu sözleşmeyi” diye kükrese, aralarından biri “Başkanım sen onayladın ya” diyecek.
Yıldırım’a kalsa parçalayacak o lanet olası 8 sayfalık kontratı ama, işin içinde ikinci Aragones skandalını yaşamak var.
Milyonlarca euroyu bir kez daha sokağa attın mı, ne muhteşem stadın, ne cefakâr taraftarın, ne de medyadaki destekçilerin kurtarabilir seni.
“Türkiye ikinci vatanım” diyen Daum’daki ise Alman inadı...

Haberin Devamı


Adam haklı. FİFA’lık da olsa ülkesinde 5 yılda kazanamayacağı yüklü bir tazminat tüm ihtişamıyla elinin altında duruyor.
Aptal mı bu fırsatı tepsin?
Yardımcıların işten çıkarılmış ne gam.
Sportif Direktörün gölgesinde kalacakmış Daum’a ne?
Yalancılıkla suçlanmışsın umurunda mı?
Dahası var da...
Elin Alman’ı saçının teline dokundurur mu?
“İstenmediğim yerde bir dakika durmam” demek bizlere mahsus bir tepki!
Pire için yorgan yakar, arkamıza bakmadan çeker gideriz.
Öte yandan durum Fenerbahçe yönetimi için de gerçek bir facia.
Futbolcu deseniz hakeza.
Daum’un gitmesi için kilisede mum yakan, Sultan Ahmet’te iki rekât namaz kılan bile var aralarında.
Oynatabilirsen oynat, inandırabilirsen inandır şampiyonluğa.
Ya milyonlarca Fenerli?
Nasıl anlatacaksın şu küçültücü durumu?
Daum tekrar takımın başında sahaya çıkarsa, yiyeceği küfürlerden hiç mi nasibini almayacak bu ortamı yaratanlar?
Hakime gitseniz “şiddetli geçimsizlikten” tek celsede boşar, nafakayı yazar.
Lâkin iddia ediyorum, artık bu birlikteliğin meyvesi olmaz. Olamaz!
Bunca yanlış, yeni bir yanlışla örtülemez.
Formül mü?
Formülü o sözleşmeyi hazırlayanlar bulur herhalde!
Satır aralarına gizlenmiş bir kurtuluş yolu çıkar mutlaka!
Ancak göz ardı edilmeyecek bir gerçek daha var;
Daum’a başarısız deniyorsa, futbolcular ve kulübü yönetenler de o kadar başarısız ve sorumludur bu tablodan!


Federasyonun ağzı var, dili yok!
Futbol Federasyonu’nun süper ligde 10 yabancı kararını açıklamasının üzerinden 20 gün geçti.
6+2+2 şeklindeki denklemin anlaşılabilmesi içinse iki hafta!
Anlaşılabilmesi için diyorum, çünkü federasyon kendi kararını bile savunmayı beceremedi.
Derdini anlatamadı, eleştirilere yanıt veremedi.
Taa ki Federasyon Başkanı Mahmut Özgener, ağzındaki baklayı Samsun’da çıkarana kadar!
Bu karar ne zaman alındı?
1 Haziran Salı günü.
O yönetim kurulu kararında ne diyordu?
“Uygulama iki sezon içindir.”
Peki, federasyon 10 yabancı uygulamasını açıklarken, niçin iki yılla kısıtlı olduğunun altını çizmedi?
“Bugün on yabancı diyen, yarın 12 yabancıya yol verir” suçlamalarına neden haftalarca sessiz kaldı?
İki yıllık sürenin, sorunlu oyuncuların sözleşmelerinin tamamlanması için tanındığını nasıl anlatamadı?
Bu garip durum karşısında insanın aklına iki şey geliyor;
Ya futbolun yönetim katında ciddi bir iletişim sorunu yaşanıyor.
Veya kararlara, medyada esen rüzgârlara göre yön veriliyor!


Bu yaz çoook sıcak olacak!
Geçen sezonun son iki haftası kavgasız gürültüsüz bitti, Bursaspor şampiyon olup dört büyüklerin olası mazeretlerini ağızlarına tıkadı ya!
Futbol Federasyonu’ndan mutlusu yoktu.
Alt taraf desen, dikensiz gül bahçesi!
Ankaraspor sezon başında küme düşürülmüş, Denizlispor haftalar önceden teslim bayrağını çekmiş, üçüncü takım belli olmuştu.
Bir federasyon daha ne isteyebilirdi ki?
Ne 32 hafta tartışılan MHK ve hakemler, ne Disiplin ve Tahkim Kurulu kararları, ne stat anarşisi, ne de basın toplantılarıyla federasyonu topa tutan kulüpler kalmıştı ortada!
Herkes kendi derdine düşünce, futbolu yönetenler derin bir “ooohh” çekmişti.
Bundan âlâ, bundan keyifli bir sezon düşlenebilir miydi?
Ya kazın ayağı?
Ortalık gerçekten süt liman mıydı?
Yolunda gitmeyen, federasyonun başını ağrıtan, Mahmut Özgener’in canını sıkan hiç bir şey yok muydu koca sezon boyunca?
Balık hafızalı değillerse ve kulaklarının üzerine yatmayı düşünmüyorlarsa, çok şey vardı aslında.
Arşivleri açıp bakabilirler.
Kızdıkları, yalanladıkları, yalanlamadıkları, es geçtikleri neler olmuş?
Aslında bu bir fırsat.
İsterlerse yeni yol haritasını çizerken yararlanabilirler.
Haaa, “Koca sezon değil, son iki hafta önemli” diyorlarsa kendileri bilirler!
O zaman da önlerindeki tabloya baksınlar...

Haberin Devamı

Sezon zor geçecek
Üç yıl üst üste şampiyonluk sözünün üzerine bir bardak su içmek zorunda kalmış, sorun yumağı ile boğuşan Fenerbahçe...
Dünyaca ünlü teknik direktörü ve yıldız transferleriyle rotası belli, federasyon ile arası limoni Beşiktaş...
Ezeli rakipleriyle kıyasıya bir mücadeleye girecek olan ve yeni stadında şölene hazırlanan Galatasaray...
27 yıllık hasreti dindirme vakti geldiğini düşünen, inançlı Trabzonspor...
Tarihi şampiyonluğun rastlantı olmadığını kanıtlamak isteyen öz güvenli Bursaspor...
Bursaspor’un başarısından cesaret alıp “biz niye yapamıyoruz?” sorusuna yanıt arayacak olan Gençlerbirliği, Kayserispor, Gaziantepspor gibi Anadolu takımları...
Yayın gelirlerinin iştahına kapılıp şimdiden kümede kalma hesapları içine giren diğerleri!..
Böyle bir curcunadan “yüzünün akı ile çıkmak” kolay mı?
Elbette değil.
2010-11’in son yılların en çetin, en çekişmeli, tansiyonu en yüksek sezonlarından biri olacağını kestirmek için papatya falı açmaya gerek yok.
Tıpkı futbolu yönetenlerin kitabında duygusallığa, hemşehrilik sevdasına, inatçılığa ve “en doğrusunu ben bilirim” egoistliğine yer olmadığı gibi!
Aman diyelim...
Sayın Mahmut Özgener bugün bazı büyük kulüp başkanlarıyla kurduğu diyaloglara kanmasın!
Onların masum (!) isteklerini yerine getirerek, bahar havasının uzun süre devam edeceğini sanmasın!
En önemlisi, genel kurullarda alkışlarla seçilip, “arkasından tef çalınarak” uğurlanan federasyon başkanlarını unutmasın!
Bu olumsuzlukları yaşamamak Özgener ve ekibinin elinde.
Yapması gerekenler de öyle!
Tabii “Dün dündür, bugün bugün” diye düşünmüyorlarsa!