Daha şimdiden dört büyük kulübün borcunun 22 milyar lirayı aştığı (1.1 milyar euro) belirtiliyor.
Resmen iflas bayrağını çekecek noktaya gelmişler. Gelir yok, gider çok. Bir de yeni sezon için transfer girişimleri olacak ki, hangi parayla, hangi bütçe ve kaynakla yapılacak kestirmek mümkün değil.
Trabzonspor’un nisan ayı itibarıyla 3.2 milyar lira borcu olduğu açıklanmıştı. Yeni yönetim ve yeni teknik direktörü ile gelecek sezonun planlaması yapılırken ciddi sıkıntılar yaşanacağı ortada.
Başkan Ertuğrul Doğan’ın tüm yetkiyi ve inisiyatifi teknik direktör Bjelica’ya vermesi bir faciaya neden olabilir. Gazatelerde trensfer fısıltılarını okuyoruz. Hırvat çalıştırıcının kendi coğrafyasına yoğunlaştığı belli. Anımsayın, 80’li yıllarda bir Yugoslav akımı vardı. Hem teknik ekiplerde, hem oyuncu kadrosunda. Sonu felaketle biten bu süreç, pek çok kulübü de bataklığa sürüklemişti. Yaşı 50’nin üzerinde olanlar iyi bilir o günleri.
Araştırmak lazım!
Trabzonspor ekonomi olarak yanlış yapma hakkını çoktan bitirdi. Az ama isabetli tercihlerde bulunmak zorunda. Dolayısıyla menajerlerin tuzağına düşer, teknik direktörün her dediğine evet derse bu sorumluluğun altından kimse kalkamaz.
Yıllar sonra gelen şampiyonluğun ardından kabus gibi bir sezon geçirdi bordo-mavili ekip. Ve telafisi güç zararlar gördü. Zor günlerde elini taşın altına koyan başkan Doğan transfer sürecini doğru yönetmeli. Futbolcu alırken de oyuncu satarken de.
Camianın beklentilerini karşılarken, yarınları riske etmeye kimsenin hakkı yok.
O yüzden Bjilica’yı dinleyin ama her dediğini yapmayın sayın başkan! Ha bir de Osijek’ten ayrıldıktan sonra kulübe kaç milyon euroluk dava açtığını ve görevde olduğu sürece kaç futbolcu getirdiğini bir araştırın isterseniz.
Edineceğiz bilgiler belki de Trabzonspor geleceği için sağlıklı rota çizmenize katkı sağlayabilir!
Ankara’nın taşına bak
Galatasaray üç gün sonra Ankara’da şampiyonluğunu ilan etmek istiyor. Ankaragücü’nü yenerse, bir hafta sonra Fenerbahçe ile NEF stadında oynayacağı maç prestij mücadelesine dönecek.
Ancak sarı-kırmızılı ekibin başkentte işi hiç de kolay değil. Sezon başından beri söylüyorum. Ankaragücü ligdeki en karakterli takımlardan biri. Bulunduğu konumu hak etmiyor. Her takımı yenecek, kafa tutacak bir kadrosu var. Çantada keklik değil.
Okan Buruk oyuncularına rehavete kapılmamaları uyarısında bulunmuş. Doğru yapmış. Son düzlüğe çıkılmışken bir iş kazası istemiyor genç teknik adam. Ancak söylemeliyim ki Galatasaray’ın karşısında dirençli bir Ankaragücü, Eryaman stadında ise onları destekleyen on binlerce taraftar olacak. Asıl final bu olacak galiba.
Üstündağ ile her kulvarda zirveye
Türk sporunda iz bırakan onlarca başkan ve yönetici var. Bunlardan biri de Voleybol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif Üstündağ kuşkusuz.
2016 yılında seçildiği federasyon başkanlığı görevini layıkı ile, hakkı ile, Türk voleybolunu her gün bir üst seviyeye taşıyarak yapıyor Üstündağ. Sadece bana göre değil, sporu seven ve ilgilenen herkes aynı düşüncededir.
Hem milli takımlar, hem kulüpler düzeyinde Türk voleybolunun geldiği noktaya bakın. Avrupa’nın en önemli organizasyonlarından biri olan CEV Kadınlar Voleybol Şampiyonlar Ligi süper finalinde iki Türk takımı mücadele ediyor.
Bir tarafta kupayı alan Vakıfbank, karşısında ülkenin en önemli takımlarından biri olan Eczacıbaşı. Bu kıtanın en iyi iki ekibi bizden yani. Futbolda veya herhangi bir branşta böyle bir başarı öyküsü var mı? Olsa yer yerinden oynar, günlerce konuşulurdu.
Bir spor gazetecisi olarak lafımı esirgemeyeceğim; böyle bir başarı maalesef medyada yeteri kadar yer almadı, manşetlere taşınmadı, ertesi gün gözler yine futbola çevrildi.
Her ne ise... Ben Üstündağ ve yıllardır onunla omuz omuza çalışan ekibine teşekkürü borç biliyorum. Türk voleybolu Avrupa ve dünyada ses getiriyorsa; sağlıklı bir lig düzeni, mükemmel bir alt yapı ve sisteme katkı sağlayan kulüpler sayesindedir. Dolayısıyla Mehmet Akif Üstündağ bu projenin mimarıdır. İstikrar her zaman başarı getirir. Eline, emeğine sağlık başkan.
Söyler
“Az yalan söylenmez; yalan söyleyen her yalanı söyler.” - Victor Hugo