Ankaragücü iyi savunma yapan bir takım. Son dokuz lig maçında tek yenilgi alması, buna karşın kalesinde üçü Galatasaray’dan olmak üzere sadece altı gol görmesi sağlam bir istatistik.
Başkent ekibinin hâlâ sıkıntılı bölgenin etrafında dolaşıyor olmasının tek nedeni ise iyi oynadığı maçlarda bile gol sıkıntısı çekmesi.
Ancak Beşiktaş karşısında hem iyi savunma yapan, hem de puanın üzerine yatmak yerine kazanmak için hücum eden ve pozisyon bulan bir ekip vardı. Özellikle ilk on dakikalık bölümden sonra orta alan üstünlüğünü sarı-lacivertli ekibe geçti. Hürriyet ve Sapara rakibin oyununu bozmanın yanı sıra göbekten gelecek atakların yolunu tıkadı. Savunmasıyla iyi yardımlaştı. Sol tarafta Rothen arı gibi çalıştı. Ankaragücü’nün neredeyse tehlikeli gol girişimlerinin tümü buradan başladı. Rothen, Ekrem ve İbrahim Kaş’ı çoğu pozisyonda çaresiz bıraktı. Geremi, önünde Mehmet Çakır zaman zaman etkili bindirmeleriyle Vassell ve Vittek’i teşvik etse de, İbrahim Toraman- Sivok ikilisi ilk toplara zamanında müdahale etmeyi bildi.
Bu arada Rüştü’nün kritik iki kurtarışını da unutmamak gerek. Dolayısıyla başkent ekibinin forvet hattındaki etkinliği aynı oranda azaldı.
Ciddi eksiklerle sahaya çıkan Beşiktaş’ta, Holosko ve Bobo’nun orta sahadan kopuk oynaması, İbrahim Üzülmez’in soldan, Ekrem’in ise ters kanattan etkili çıkamaması pozisyon kısırlığı yaşamasının en önemli nedeniydi. Bobo maç boyunca neredeyse bir kez yüzünü kaleye dönebildi o da oyunun sonlarında ve belki de maçın en kayda değer pozisyonuydu. Direkle buluşan top ağlara gitse, Beşiktaş şampiyonluk yarışındaki üçüncü darbeyi yemeyebilirdi.
Sonuç olarak Beşiktaş’ın çok kritik bir virajda neden kazaya uğradığını sorgularken, Ankaragücü’nün performansını es geçmek sahadaki oyuncuların emeğine saygısızlık olurdu.
Maçın hakkı ise bu maç aynı şablonda on kere oynansa beraberlikti.