Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

11 Haziran'da Futbol Federasyonu başkan adaylığını açıklayan Mehmet Ali Aydınlar, 20 gün sonra başına gelecekleri bilse, aynı ateşten gömleği yine giyer miydi? Hiç sanmam.
Ya adaylığını resmen açıklayan ve ardından Aydınlar lehine çekilen Göksel Gümüşdağ? Mümkün değil.
Peki, sürekli nabız yoklayan Mehmet Atalay? Asla.
Bu durum size de garip gelmiyor mu?
Fenerbahçe ile ilgili infazı yapmak için hasta derecede Fenerbahçeli olduğu bilinen birinin Federasyon Başkanı olarak göreve gelmesi çok mu normal? Gümüşdağ'ın çekilmesi ve Atalay'ın medya ziyaretlerini bıçak gibi kesmesi nasıl normal değilse, bu da değil elbette!
Küçük bir anekdot;
Aydınlar göreve talip olduktan sonra ekibini oluşturmak için kolları sıvar.
Mahmut Özgener federasyonunda 3.5 yıl hizmet veren bir yöneticiye "Yola beraber devam edeceğiz" der.
O yönetici pek gönüllü değildir. "Başkanım ben de biraz dinleneyim" karşılığını verir.
Aydınlar kararlıdır. "Olmaz. Yolumuz uzun. Hem bir gün Fenerbahçe'de de birlikte çalışacağız" sözleriyle direnişe karşı son noktayı koyar.

Haberin Devamı

Yıldırım biliyordu!
Bazı insanların hoşuna gitmeyeceğini bildiğim bu diyaloğu neden anlatıyorum?
Gayet açık.
Aydınlar'ın, orta vadeli önemli hedeflerinin arasında Fenerbahçe Kulübü başkanlığı olduğunu bilmeyen yok.
Şike ve teşvik soruşturması patlak vermese, belki bir dönem sonra kulübün yönetimine talip olacak, iş yaşamındaki başarısı ve futboldaki deneyimlerini harmanlayıp, Aziz Yıldırım'a "hodri meydan" diyecekti.

Aydınlar Fenerbahçeye başkan olabilir mi

Aslında Yıldırım da farkındaydı neler olabileceğinin!
2009 Mayıs ayındaki kongre arifesinde adı başkan adayları arasında geçen Aydınlar'ı ciddi bir tehlike olarak gören Yıldırım, İstanbul'daki Trabzonspor maçı öncesi bana şöyle demişti;
"Bu kadar emek verip mücadele ettikten sonra, kulübü ne Aydınlar'a ne de bir başkasına bırakırım."
Gerilim, Aydınlar'ın sürpriz bir şekilde Futbol Federasyonu başkanlığına aday olduğunda da devam etmişti.
Fenerbahçe dışındaki tüm kulüplerin koşulsuz destek verdiği Aydınlar'a temkinli yaklaşan Yıldırım, tavrını son ana dek değiştirmemiş ve bunun "kendisine karşı yapılmış bir operasyon" olduğunu dile getirmekten çekinmemişti.

İhale Aydınlar'a kaldı
Kısa sürede kimsenin hayal edemeyeceği gelişmeler yaşandı.
Sarı-lacivertli kulüp başkanı ve yöneticilerinin şike soruşturmasının göbeğine yerleştirildiği süreçte Fenerbahçe ile ilgili en ağır kararları almak, Mehmet Ali Aydınlar'a düştü. Bir başka ifadeyle ihale ona kaldı.
Bu kez Fenerbahçe Kulübü'nün ve taraftarının hedefinde Fenerbahçeli Aydınlar vardı.
Şampiyonlar Ligi operasyonunda UEFA ile işbirliği yapmakla suçlanan Federasyon Başkanı, Fenerbahçe'nin ligdeki kaderi ile ilgili kararı sezon sonuna bırakarak, bir nebze de olsa camianın öfkesini dindirmeye çalıştı.
O gün geldiğinde ne olacak, hep birlikte göreceğiz.
Şundan eminim. Yaklaşık 3 aydır canı en çok yanan, Fenerbahçe'nin durumuna en çok üzülen insanların arasında Mehmet Ali Aydınlar vardır.
Hiçbir Fenerbahçeli Aydınlar'ın yerinde olmak istemezdi.
Gönlünde yatanların gerçeğe dönüşemeyeceği korkusundan değil.
Üzüntüsü, gönül verdiği renklerden bu kadar kısa sürede kopma noktasına gelmesindendir kuşkusuz.
Aydınlar'ın federasyon başkanlığı için adaylığını açıkladığı günden bu yana, tanık olduğumuz hiçbir şeyin rastlantı olmadığını düşünüyorum.
Zamanı gelip tablonun tamamını gördüğümüzde, haksızlığa uğradığını söyleyenlerin Fenerbahçe Kulübü, Aziz Yıldırım, Mehmet Ali Aydınlar ve sarı-lacivertli camia ile sınırlı kalmamasından endişe ediyorum.
Umarım, bilmeyerek de olsa Aydınlar'ın misyonu bu değildir.
Ve yine umarım, haksız çıkanlar, bizim gibi şeytanın avukatlığına soyunanlar olur!..

Haberin Devamı

Güneş, Tolga ve Onur
Tolga ve Onur.

Haberin Devamı
Aydınlar Fenerbahçeye başkan olabilir mi

Trabzonspor'un son 1.5 yılına baktığınızda en sorunsuz mevkiinin kalesi olduğu aşikar.
Şenol Güneş'in teknik direktörlüğe gelmesiyle birlikte, ikili arasındaki rekabetin bordo-mavili takım için adeta bir sigortaya dönüşmesi, elbette tesadüf değil.
Güneş'in futbolculuk yaşamında edindiği deneyimi en sağlıklı aktarabileceği oyuncular, kalecileridir.
2007 yılında profesyonel olup, bir yıl sonra Trabzonspor gibi bir takıma gelip, milli göreve kadar yükselen Onur'un en büyük şansı Şenol Güneş'tir.
Uzun süre yabancı kalecilerin arkasında yedek bekleyip, formayı devraldığında hakkını fazlasıyla veren ve bugün Avrupa'nın önemli kulüplerinin transfer listesine giren Tolga'nın en büyük avantajı, Şenol Güneş'tir.
Herhangi bir sakatlık yaşamadıkları takdirde gelecek 10 yılda A Milli Takım kalesini koruması kesin görünen ikilinin, teşekkür borçlu oldukları insan da Güneş'tir.
Türk futbolu uzun dönem kolayı tercih eden kulüp yöneticileri ve teknik adamları tarafından lejyoner kalecilere mahkum edildi.
Rüştü ve Volkan'dan sonra geleceğe umutlu bakmamızı sağlayan Güneş'e, hepimizin söylemesi gereken bir cümle var:
"Sağ olasın Şenol hocam."

Aydınlar Fenerbahçeye başkan olabilir mi

Neden olmasın?
Trabzonspor'un Şampiyonlar Ligi ilk deneyiminde İnter'i deplasmanda yenmesi gruptaki tüm hesapları değiştirdi.
Gerçekçi olalım, İnter maçı öncesi Trabzonspor'un bir üst tura çıkma olasılığı yüzde 15 görünürken, şimdi yüzde 60'ın üzerine yükseldi.
İçeride Lille ve CSKA ile oynayacağı maçlardan 4 puanla ayrılması, bu oranı "kesinleşmiş" verilere çevirebilir.
Bu iki maçta en önemli görev taraftarın.
İnter sınavında Avrupa'nın değişik yerlerinden gelen ve stattaki 30 bin İtalyanı susturan o coşku Avni Aker atmosferine taşınırsa, Trabzonspor iki maça da bir adım önde başlar.
Önce kenti aşıp ülke geneline yayılan, sonra ülke sınırlarından taşan bu sevgi ve destek, bordo-mavili takımın en önemli motivasyonu olacak kuşkusuz.
Yürekten söylüyorum. Giuseppe Meazza Stadı'ndan gururla ayrılan 2 bini aşkın taraftar Trabzonspor gerçeğinin aynasıdır.
Öyleyse, neden fazlası olmasın?