İyi takım olmak, büyük takım olmak, hazır takım olmak, mücadele ettiğin her kulvarda ciddi sorumluluk yükler. Trabzonspor da bu örneklerden biri. Maalesef sezonun şampiyonu olmak, büyük bir maddi gelir elde etmek anlamına gelen UEFA Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan gitmesine yetmedi. Dün geceki futbola bakınca endişe etmemek mümkün değil. Dolayısıyla iyi başladığı Türkiye Süper Ligi’ndeki başarısını sürdürmesi, çarşamba günü Kopenhag ile oynayacağı rövanş maçı öncesi moral anlamında önemli idi.
Antalyaspor sıradan bir rakip değildi. Ciddi bir tokat yedi Avrupa sınavı öncesi. Hem de ders niteliğinde oldu. Aradaki fark şunu gösterdi; teknik direktör düzeyinde boynuz kulağı geçiyormuş dedirtti bize? Değil mi Abdullah hocam!
Öncelikle şunun altını çizeyim; Antalyaspor sistem takımı. Haddini de biliyor, yapabileceklerini de. Aldığı galibiyeti kimse küçümseyemez. Her anlamda üstün ve akılcı bir futbol sergiledi. Hep kazanma isteği vardı. Evet; futbolda rakibi tahlil etmek önemli. Bunu kimin daha iyi yaptığını gördük. Nuri Şahin futbolu iyi okuyan, rakibi doğru tahlil eden ve kozlarını zamanında kullanan bir çalıştırıcı.
Bana kimse “yorgunluk” masalı anlatmasın. Bir teknik adam yediği ikinci golden sonra devre bitmeden iki oyuncu değişikliği yapıyorsa, ya yanlış tercihlerini fark etmiş, ya da verdiği kararlardan pişman olmuştur. Doğruyu bulmak için niçin bu riski göze aldı Abdullah hoca? Peki kenara aldığı o oyuncular bundan sonra hangi psikolojiyi yaşayacak?
İlk yarı özelinde söylüyorum; Trabzonspor oyuncu değişikliklerine kadar hücum anlamında kocaman bir sıfır aldı. Kanatlarda Larsen ve Eren’in oyuna katkısından söz etmiyorum bile, hiç çıkamadılar. Trezeguet hala hangi takımda oynadığının farkında mı acaba? Djaniny şaşkın. Nerede ve nasıl oynayacağını çözebilmiş değil. İlk gole katkısına gelince; Abdülkadir Ömür ve son vuruşu yapan Bardhi’nin 42. dakikada oyuna alınmasını alkışlayalım mı, eleştireyim mi bilemedim.
Abdullah hoca ikinci yarı başlarken bir dokunuş daha yaptı. Hugo’yu çıkardı, Bartra’yı aldı. Onun kaleyi bulan ilk şutunun direkten dönmesi, Avcı’nın tercihlerini sorgulamamazı engellemez elbette.
Trabzonspor üç kulvarda mücadele edecek. Kafası en net olması gereken isim, en sağlıklı düşünmesi gereken Avcı olmalı. O sıradan biri değil, son şampiyonun teknik direktörü. Hücumu da, savunmayı da birlikte kurgulamak zorunda. Dün gece Avcı’nın karnesinde “hal ve gidişe” iyi not vermek mümkün değil.
Bardhi’nin beraberlik sayısından sonra “şapkadan tavşan” çıkmasını beklemek fantezi idi. Rakibin gücünü tartamamak ise büyük hata. Antalyaspor yabana atılacak bir takım değildi. Basın toplantısına çıkıp konuşamasa da, Nuri Şahin gibi bir çalıştırıcısı var. Futbol bilgisini tartışmam, keza “ağabeyleri” ile mücadele edecek futbol zekası var.
Bu oyun anlayışında galibiyete ulaşmasına şaşırdık mı? Farklı galibiyette Avcı’nın hataları, öğrencisi Nuri Şahin’in müthiş akıl oyunları vardı. Satranç oynadılar, Şahin “şah” dedi, Avcı “mat” oldu.
Bakın; gerçekler ile yüzleşmenin vakti geldi. Trabzonspor iyi oynamıyor, kadro derinliğine karşın yanlış oyuncu tercihlerinin bedelini ödüyor. Tehlike geliyorum derken önlem gecikiyor.
Geçen sezonun son altı haftasına bakın. Şampiyonluk iyi güzel de, gelinen noktada kim mutlu ve umutlu?