Abdullah hocam; oyundan ve sonuçtan bağımsız söylüyorum. Sakın kimseyi düşman veya hasım görmeyin. Bu ülkede, bulunduğunuz makamda görev yapan nice teknik direktörler nelere maruz kaldı, hangi güçlüklere göğüs gerdi? En iyi bilen siz olmalısınız.
Bu meslekte zirveyi görmek de var, zor günlerde ayakta kalmayı bilmek de. Dost düşman ayrımını yapacak deneyiminiz var.
Maçtan bir gün önceki basın toplantısında Abdullah Avcı, “Kızılyıldız’ı yenip yolumuza devam etmek istiyoruz”, kaptan Uğurcan Çakır ise, “ortada kötü bir durum yok” demişti.
İyimserlik, bugüne kadar oynadığınız futbol ve karşılığında ne elde ettiğinizle ilgilidir. Eğer sadece taraftara umut vermek istiyorsanız, kendinizi kandırıyorsunuz demektir. Bu sözlerin karşılığı olacaksa, her kulvarda kazanmayı öğreneceksiniz. Dün akşam ilk adımı attınız.
Trabzonspor iki kulvarda da işler kötü giderken üç puandan çok daha fazlasını elde etti. Bu dönüşü, sadece Avcı’nın bilgi ve becerisine değil, kulakları çekilen oyuncuların farkındalığına da bağlamam gerek.
Satır arasında kalmasın; gecenin en anlamlı mesajını taraftar verdi. Sıradan maçlarda bile tribünler tamamen dolarken, böylesi ciddi bir müsabakada biletlerin yarısının satılması uyarıdır bence.
Abdullah hoca işin ciddiyetini kavramış olmalı ki, yeni transfer “ısrarı” ve “uyum” fantezisini bırakıp, geçen sezona yakın bir kadro ile çıktı sahaya. Aklın yolu bir. Sakatlığı yoksa, bu takımın şahları ve vezirleri değişmez. Örneğin kaptan Uğurcan. Sadece ilk yarıda çok önemli iki kurtarış yaptı. Olmasaydı, farkı bir hikayeden söz ediyorduk. Ve Hamsik ile Bakasetas. Ve Siopis, o suyun ötesinden Karadeniz’e yüzecek enerjiye sahip bir kahraman. Üçü de birinci sınıf İngiliz kumaşı.
Trabzonspor çok iştahlı başladı. Kızılyıldız kötü günler geçerse de, bir ekol, sistem takımı. Geriye düşse de dağılmıyor. Temsilcimiz son dakikalarda endişe yaşasa da köprüden önceki son çıkışı kaçırmadı. Yoksa Avcı’nın “yoluna devam etmesi” masraflı olabilirdi.
Bakın; her takımda radikal değişimler yaşanabilir. Beklentilere yanıt bulmak, sabır ve vakit ister. Bordo-mavili ekibin 30 dakikalık baskılı oyunundan sonra Kızılyıldız’ın riskleri göze alıp oyuna ortak istemesi beklenen hamle idi. Avcı’nın oyun planı içinde bu vardı kuşkusuz. Ancak dördüncü viteste giden arabayı ikiye düşürmek, geriden gelene izin vermek sıkıntı yaratabilirdi.
İkinci yarı önemliydi. Hem iki teknik direktörün taktik anlayışı, hem oyuncuların ciddiyeti açısından. Sonuçta burası bir vitrin. Önce takımın, sonra kendin için sahne alacaksın. Ancak o son bölüm stres yaşamamız gerekirdi.
Futbolcu yetenekli olabilir. Lakin üzerine zekanızı da katıyorsanız fark yaratırsınız. Trabzonspor’un şansı bu kalitede isimleri kadrosunda barındırması.
Can pazarında oyuna yapılan müdahaleler hayati değer taşır. Avcı 61. dakikada Abdükadir ve Bardhi’yi alarak gevşeyen orta alanı diri tutmmaktı hedef. Bazen eleştirsem de, teknik direktör aklına saygısızlık etmem.
Avcı’nın müdahaleleri yerinde oldu. Trezeguet’in golüyle “iş bitti” derken, yine bir son dakika sayısı herkesi strese soktu.
Bu kötü alışkanlığa da çözüm bulmak gerek. Trabzonspor ve Avcı çok kritik bir eşiği aştı. Avrupa’da devam etmek, lig için de moral olacaktır. Sabırsız bir futbol kültürümüz ve balık hafızamız var. Dünün üç kupalı takımı kim?
Maraton bu; önemli olan ipi göğüslemek değil mi? Yarış bitmeden en sevdiğine çelme takmak niye? Ya haklı çıkarsınız, ya utanırsınız. Hangisini tercih edersiniz?