Geçenlerde “Arda artık espri bile yapmıyor” demişti Boros. Huzurun olmadığı yerde insanın yüzü güler mi? Son bir haftadır milli takım kampından gelen haberler ise çok farklıydı. Eski neşesine kavuşmuş, arkadaşlarıyla şakalaşan, yüzü gülen ve güldüren bir Arda profilinden söz ediyordu ortamı soluyanlar.
İşte o Arda, Avusturya savunmasının kilidini açarak, milli takımın yarışın içinde kalmasını sağlayan en önemli isim oldu. Belli ki hakkında yazılıp çizilenlerden bunalmıştı genç futbolcu. Gol sonrası basın tribüne gönderdiği mesaj ise ilginçti. Bana Emre Belözoğlu’nu anımsattı, lakin Arda’nın medyaya tepkisi çok daha masum ve anlamlıydı.
* * *
Hiddink dahil çoğunluğun kader maçı olarak baktığı Avusturya sınavında ay-yıldızlı ekibin tatmin edici, umut verici bir futbol sergilediğini söyleyemeyiz. Yeni bir jenarasyonun konuşulduğu A Milli Takım’da, Hamit, Nuri Şahin ve Mehmet Ekici gibi özel oyuncuların yeteneklerini kullanacak hamlelerden uzak kalması, kuşkusuz Hiddink’in taktik anlayışıyla bağlantılıydı. Oyunun kontrolü bizde olmasına karşın pas trafiğini kendi yarı alanımızda idare etmeye çalışmamız, topun kanatlara yeterince taşınamaması üretkenliğimizi kısıtladı. İlk bölümde Arda’nın kişisel becerisiyle yoktan var ettiği gol pozisyonu ve Selçuk-Burak işbirliği ile yakaladığımız fırsat dışında rakip kalede tehlike yaratamamamız, ikinci yarıda yaşayacağımız sıkıntının sinyaliydi.
Bireysel olarak baktığımızda bize rakip olamayacağı düşünülen Avusturya takımı maçın ikinci yarısında daha cesaretli çıkmaya başlayınca oyun kendi yarı alanımıza yıkıldı. Tehlikeyi sezen Hiddink, Mehmet Topal ve ardından Semih hamleleri ile Avusturya baskısını kırmaya çalıştı. Toparlanmamız zaman aldı. Tıpkı ilk golde olduğu gibi Hakan-Arda kombinasyonunun benzeri Semih ve Gökhan’dan geldi. Kötü oynadığımız bu süreçte belki de ilk kez ileri çıkan Gökhan, Avusturya’yı yıkan gole imzasını attı. Kritik bir dakikada gelen gol milli takımı rahatlatsa da 85. dakikadaki penaltı düdüğü son anların yine sıkıntılı geçmesine yol açabilirdi. Ancak kaleci Volkan’ın müthiş kurtarışı rakibin tamamen çökmesini sağladı.
Kazanmamız gereken maçtı. Galibiyet stresi oyunumuzu bozdu. Ancak hanemize yazılan üç puan hepsinden önemliydi. Hiddink’in yerleştirmeye çalıştığı sistem için zamana ihtiyaç var. Bu da ancak daha çok maç oynayarak gerçekleştirilebilir. Ne yazık ki milli takımın grup maçların dışında böyle bir şansı yok. Belçika sınavını da kayıpsız atlatabilirsek, Azerbaycan maçı sonrası yıkılan umutlarımızın yeniden yeşermemesi için hiçbir neden yok.