Mecliste jet hızıyla kabul edilen şiddet yasasının hemen yürürlüğe girmesi beklenirken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül frene basmıştı..
“Rahatsızlığım var, inceletiyorum.”
Hatırlatmakta fayda var. Yaklaşık 1.5 yıllık bir çalışma sonrası yine tüm kesimlerin mutabakatıyla hazırlanan 6222 sayılı yasa, TBMM genel kurulunda 31 Mart 2011 tarihinde kabul edilmişti.
Cumhurbaşkanı tarafından imzalanması ise tam 13 gün sürmüştü.
O vakitler ortada şike, teşvik, soruşturma, tutukluluk gibi durumlar bulunmadığı için, üzerinde durulmamıştı.
Şaşırırsam namertim!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül şike yasasını meclise iade etti.
Diyelim ki, yasama organı, talep edilen değişiklikleri yaptı.
Gül, yasanın yeni şeklini onayladı.
Şikeye verilen cezaların sınırları yeniden belirlendi.
Söz konusu suçu işlediğine dair kuvvetli şüphe bulunduğu için tutuklu olan kulüp yöneticileri tahliye edildi.
Futbol Federasyonu cinnet geçirip disiplin talimatını düzenledi, şike suçuna puan silme cezası getirdi.
Bazı kulüpler küme düşürülmedi ve eksi puanla yola devam etti.
Peki, tüm bunlar Türkiye’deki şike ve teşvik primi gerçeğini değiştirecek mi?
Bütün çabalar, var olduğuna inanılan bir eyleme uygulanacak yaptırımları azaltmak için değil mi?
Sanki 3 Temmuz’dan beri bu memlekette hiçbir şey yaşanmadı, insanların özgürlükleri hiç uğruna kısıtlandı, aylar süren soruşturmalar boşu boşuna yapıldı.
Ve hepsinin sorumlusu, kucağına pimi çekilmiş bomba bırakılan Türkiye Futbol Federasyonu oldu.
Bravo vallahi, yakında birileri de savcıya “Niçin soruşturma açtın?” diye hesap sormaya kalkarsa, kendi adıma şaşırırsam namertim!
Aydınlar’ın telefonu
Kimilerine göre sürpriz, detayını bilenler için aylar öncesinden planlanmış bir karardı Bünyamin Gezer’in hakemliği bırakması. Düzenlediği veda toplantısında kullandığı bir cümle ise dikkat çekiciydi; “Bende Futbol Federasyonu Başkanı’nın telefonu bile yok”.
Gezer gibi üst düzey bir hakem, istese Mehmet Ali Aydınlar’ın telefonuna ulaşamaz mıydı?
Vermek istediği mesaj farklıydı Gezer’in. Aranmak, zor günlerde destek bulmak, yeri geldiğinde sırtının sıvazlanmasını beklemekti belki de!
Futbol Federasyonu Başkanı hafta içerisinde İstanbul’daki hakem seminerine katıldı. Onlarla ilgilendi, sorunlarını dinledi ve “Alın işte telefon numaram. Bana 24 saat ulaşabilirsiniz” dedi.
Peki, bir hakem federasyon başkanını niçin aramak ister?
Bayramını kutlamak için mi?
Her yöneticinin yoğurt yiyiş şekli farklıdır. Kimi beşeri ilişkileri sever, bazısı kurumsal yapı içinde hiyerarşiye önem verir.
Bizim toplumumuz ilkini tercih eder.
İngiltere’de ise bırakın federasyon başkanının cep telefonunu bilmek, yüzünü bile görmeyen onlarca hakem vardır. Çünkü gerek yoktur. Çünkü orada hakemin bir sıkıntısı olduğunda gideceği makam bellidir.
Artık Gezer’in sayesinde süper lig hakemleri için Aydınlar’a ulaşmak bir tuş mesafesinde.
Önceki dönemde O.Y. biraderlerin MHK’si bazı hakemlerinin kendilerini pas geçerek doğrudan federasyon başkanı ile temas kurmalarından rahatsızlık duymamış olabilir. Bu görev anlayışı ve karakterleri ile ilgilidir.
Lakin merak ediyorum; hakemlere “Artık eski alışkanlıklarınızı terk edeceksiniz” diyen Sayın Yusuf Namoğlu ne yorum yapacaktır ofsayta düşürüldüğü bu pozisyon için?..
Günün sözü
TBMM Başkanı Cemil Çiçek hukuk kökenli deneyimli bir siyasetçidir. Şiddet yasasının değiştirilmesini şöyle yorumlamış: “Maalesef belli yasaları tepki yasası olarak çıkarıyoruz. Sıkıştığımızda kanunla çözelim diyoruz. O yasanın nasıl çıktığını hatırlıyorum. Şimdi bu yasa çıksın diye dolaşan kesimler, bir an evvel o yasayı çıkarın diye geldi. Belli süre geçti, yeni yasa yapalım dendi. O da tepki yasasıydı, bu da. Tepki yasaları düzgün yasalar olmaz. İçinde mutlaka haksızlıklar, aksaklıklar vardır. Keşke her şeyi kanunla çözmek yerine, insanlar işi kuralına uygun yapsa.”