ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA
Türkiye Futbol Federasyonu ile Türkiye Bankalar Birliği, ekonomik olarak batan ve borç batağında yüzen kulüplerimizi kurtarmak adına ve “sıkılaştırılmış mali disiplini uygulamak için” ortak, radikal ve tarihi bir karar aldılar.
Ancak ülkemizde alınan kararlardan çok, uygulamalarda sıkıntı çıktığını hepimiz biliyoruz. Bu bakımdan TFF ile TBB arasındaki kararın tavizsiz ve acilen uygulanması gerekiyor. Ben aklıma takılanları yazıyorum.
* Kulüplere kurtarmak adına yeniden yapılandırma ve öncelikli borç ödeme konusunda para kulüplerin eline verilirse geçmiş olsun, çarçur olur... Para kulüplerin kasasına uğramadan öncelik sırasına göre ilgili yerlere TFF ve TBB tarafından gönderilmeli...
* Başkanlar ve kulüp yöneticileri göreve gelirken “mal beyanı”nda bulunsun... Bu ayıp ya da bir güvensizliğin sonucu değil... Dünyanın her uygar ülkesinde liderlerin göreve başlarken mal beyanında bulunduğu biliniyor.
* Kulüp bütçeleri ve harcamaları, çeşitli alımları sadece genel kurullarda “ibra” yoluyla yasallık kazanmasın. Kulüplerin harcamaları ayrıca TFF ve TBB tarafından belirlenecek “Bağımsız bir denetim” firması tarafından incelensin ve uygunluk durumuna göre onaylansın ya da usulsüz bir harcama ya da alım varsa bu kamuoyu ile paylaşılsın.
Sıkı takip şart
* Yönetimlerin, kendi görev sürelerini aşan uzun vadeli sponsorluklar imzalayıp, gelecek yılların gelirini harcaması engellensin. Uzun süreli sponsorluk anlaşmaları yapılsa bile, işbaşındaki yönetimler, bu sponsorluğun sadece kendi görev süreleri ile ilgili gelirlerini kullanabilsin.
* Kulüp-menajer ilişkileri çok sıkı takibe alınsın. Bu ilişkiler gene bağımsız bir denetim şirketi tarafından incelensin. Başkalarının “menajerlik belgesi” ile bu işi yapanlar tespit edilsin ve engellensin.
* Bugün futbol kamuoyu, her zamankinden daha fazla altyapıdan gelen gençleri destekliyor. Takımların 21 kişilik maç kadrolarında altyapıdan en az 3 futbolcu zorunluluğu konulsun.
* Kulüplerin altyapılarında çalışacak antrenörlerin “yeterlilik belgesi” TFF tarafından onaylansın. TFF’den bu onayı alamayanlar altyapılarda hocalık yapamasın.
* Altyapılarda görev yapan hocaların maaşları kulübü tarafından değil, TFF tarafından ödensin ve daha sonra ilgili kulüplerden kesilsin.
* Altyapıdan çıkıp, A takımında oynamaya başlayan ve belli bir maç sayısına ulaşan futbolcu için kulübüne teşvik etmek anlamında futbolcu başına ciddi bir prim TFF tarafından ödensin.
* Borç oranı ödenemez noktalara gelen kulüplerin transferine kısıtlama getirilsin ve bu iş daha UEFA’ya uzanmadan TFF tarafından kontrol altına alınsın ve gerekli yaptırımlar uygulansın.
Sırtını kalabalığa dön
* Orkestra şefleri, ekibini yönetirken sırtını kalabalıklara dönermiş. Bizde maalesef kulüp başkanları bunun tam tersini yapıp, yüzlerini kalabalıklara verip sırtlarını takıma dönüyorlar ve taraftar baskısına göre transfer yapıyorlar. Onlara şirin görünmek adına futbolcu alıyorlar, olmayan parayı harcıyorlar. Başkanlar işin şakası kalmadığını bildiği halde bu anlayışı sürdürmeye devam ediyorlar. Başkanların artık bu popülist yaklaşımdan hızla uzaklaşması sağlansın... Transfer sınırlaması ile bu hesapsız-kitapsız harcamalar engellensin...
TFF ile TBB’nin önünde tarihi fırsat duruyor. Madem bu kararı aldınız, hiç korkmayın, hatır gönüle bakmayın, taraftar gruplarının koyacağı tepkiden çekinmeyin, taviz vermeyin. Kararınızın arkasında sıkı sıkıya durun. Aksi taktirde o taraftar grupları yarınlarda seyredecek takım da bulamayacaklar.
İnşallah Cengiz Ünder'in Arsenal'e transferi olmaz
Cengiz Ünder, Roma’da fırtına gibi esiyor ve doğal olarak Avrupa’nın
son derece önemli kulüpleri peşinde... Son okuduğum, Cengiz transferi için Arsenal de kervana katılmış. Heyecanlanmadım, hatta “İnşallah olmaz” dedim. Çünkü Arsenal çok hedefi olan bir takım değil... Gönül istiyor ki Cengiz, daha iddialı, daha heyecanlı, hedefe daha odaklı bir kulübe gitsin... Bunu da hak ediyor.
Başakşehir hak ediyor
Son iki yılda ilk yarıları lider tamamlayıp, finalde şampiyonluğu ıskalayan Başakşehir, bu kez ipi göğüslemek adına sanki işi daha sıkı tutuyor. Ayrıca istikrarı ile bunu hak ettiğini söylemeliyiz.
Başakşehir’in ligin ilk yarısını 6
puan önde kapatmasına rağmen şampiyonluk yarışında Galatasaray’ın daha şanslı olduğunu düşünüyordum. Ancak Başakşehir, Sivas’tan Robinho’yu alarak çok önemli iki eksiğinden birini kapadı. Sivas’ta müthiş işler yapan, oyuna ve skora ciddi katkılar sağlayan Robinho, Başakşehir’in
oyun zenginliğine katkı sağlayacak ve gol atmakta zorlanan lidere ciddi anlamda çare üretecektir.
Deniliyor ki, “Robinho büyük kentlerin oyuncusu değil... O kentlerin hayatı Robinho’yu dağıtır...” Buna hiç ihtimal vermiyorum. Artık bu kadar olgunlaşmış, futbolunun son yıllarına gelmiş Robinho’nun göz kamaştıran bir final yapacağına inanıyorum. Ara transferin en önemli imzasını attıran Başakşehir, bir golcü de bulabilirse ya da Adebayor’u forma sokabilirse, eksiksiz bir yapıyla ikinci yarıya başlayabilir ve bu ciddi avantajını koruyabilir.
Son iki yılda ilk yarıları lider tamamlayıp, finalde şampiyonluğu ıskalayan Başakşehir, bu kez ipi göğüslemek adına sanki işi daha sıkı tutuyor. Ayrıca son yıllardaki büyük istikrarı ile bunu hak ettiğini açıkça söylemeliyiz.
Neden kabul etsin? Gazeteler transfer haberlerinden geçilmiyor... Sayfalara baktığımızda her gün bir dünya yıldızı ülkemize geliyor gibi...
Bu haberler arasında ilgimi çeken iki haberi aktarayım... Fenerbahçe, Başakşehir Kulübü’ne Slimani-Adebayor takasını teklif etmiş ve Başakşehir bunu kabul etmemiş... Niye etsin, Başakşehir haklı...
Bir başka Fenerbahçe-Başakşehir haberi... Fenerbahçe, Edin Visca’yı istiyormuş... Visca’yı her kulüp ister. Kabul ediyorum, karşılığını bulunca her futbolcu satılır ama Başakşehir şampiyonluk yolundaki en büyük kozunu en azından bu sezon için satar mı, bu çok kolay değil...
Aşırı paslaşma tamam ama...Abdullah Avcı’nın devre arası yaptığı röportajları çok dikkatli okudum. İlki Sabah’ta çıkmıştı. Sonra da Fotomaç’ta usta gazeteci Hakkı Yalçın’ın kaleminden... Abdullah Hoca farklı şeyler söylüyor, ufkumuzu açıyor... Ancak Başakşehir’in aşırı ve gereksiz pas yaptığı eleştirilerine, “Barcelona, Manchester City de böyle oynuyor” diye cevap veriyor... Kabul, ancak hem City hem Barcelona rahat gole gidiyor, farklı kazanabiliyor. Başakşehir’de eksik olan bu...
Transferler nasıl yapılacak?
Bizim kulüpler, devre arası ile birlikte dört koldan ara transfere daldılar. Yazılıp, konuşulan eurolar, milyon milyon rakamlarla ölçülüyor. Benim anlamadığım, bizim özellikle büyük kulüpler UEFA’nın mali gözetimi altında değil mi? Bu şartlarda transferler nasıl kitabına uydurulacak, UEFA’ya rağmen bu transferler nasıl yapılacak, açıkçası meraktayım...
Tabii ki bildiği golcüyü ister
Beşiktaş, sanki Burak Yılmaz’ı aldı alıyor gibi... Bu iş nasıl sonuçlanır, yazıyı yazarken henüz bilemiyorum... Ama bildiğim, bu Burak hangi takımda oynarsa oynasın, takımın sistemi ne olursa olsun, her sezon başında en azından 20-25 golü cebine koyar... Sadece Türkiye’de değil, dünyada bile zor bulunurken, Burak kabul edelim ki, bu ülkenin en büyük golcüsü... Ayrıca Trabzonspor’da çok ciddi bir Şenol Güneş-Burak Yılmaz çalışmışlığı ve başarısı var. Şenol Hoca elbette bildiği, başarıyı birlikte yakaladığı golcüyü ister.
Güneş’e bırakınBeşiktaş’ta ilk yarı sonu itibariyle, futbol işleri ile ilgili olarak inisiyatifin şimdiye kadar olmadığı ölçüde Şenol Güneş’e bırakıldığı gibi bir izlenim var... Böyle bir yaklaşımın Beşiktaş futbol takımı adına daha yararlı olacağını düşünüyorum.
Ayağa kalk, devam et
Beşiktaş’ın son iki şampiyonluğunda Oğuzhan’ın inkar edilemez katkıları vardı... Ama özellikle bu yıl Oğuzhan iyi değil... Seyirciyle ilişkileri sıkıntılı... Oğuzhan’ın yurt dışına dönmek gibi bir niyetinin olduğunu duyuyorum. Oğuzhan kalk ayağa ve devam et... Beşiktaş seyircisi; kaptanınıza bir şans daha... Huzur, mutluluk, başarı için en iyisi bu...
Başka G.Saray yokGalatasaraylı Serdar Aziz’in sıkça sakatlanıp hastalanmasının sabırları taşırdığını biliyorum. Buna rağmen satılacağına çok inanmıyorum. Ayrıca satılmasının çok doğru olduğunu sanmıyorum. Melo gibi bir çılgını idare eden Fatih Terim’in, Serdar Aziz konusunda doğruyu bulacağına inanıyorum. Ancak gerçek görev Serdar Aziz’e düşüyor. Bu kendisine ders olsun , giydiği formanın kıymetini bilsin ve tatlı canını biraz sıkıntıya soksun. Başka Galatasaray yok...
İyi bir hamle
Dinamo Zagrep’de geleceğin yıldızı olarak bakılan Hasiç, kulübünün bir günlük gecikmesi nedeniyle serbest kalınca , Beşiktaş bunu fırsata çevirip imza attırmış... Gençleşmede kararlı olan Beşiktaş için iyi bir hamle...
Bana göre atar
Gomis’in menajeri ilk yarıyı gol krallığında birinci bitiren Kasımpaşalı Diagne’yi işaret edip “Gomis’in 29 golüne ulaşamaz” demiş. Fazla iddialı bir söylem ... İlk yarıyı 20 golle tamamlayan Diagne ikinci yarıda 9 gol daha atamaz mı? Bana göre atar...
Kumlara değil kalplere yazılmalı
Dubai’de tatil yapan Volkan Demirel’e jest yapmışlar ve kaldığı otelin önündeki kumlara “Hoş geldin Volkan” yazmışlar. Oysa bir deli dalga gelir, kum tanelerini önüne katıp sürükler... Kalıcı olmak için kumlara değil, kalplere yazılmak lazım...
İyi olmuş Milliyet’te okudum... Samandıra’da Comolli kanunları bitmiş. Artık yetkiyi Ersun Yanal ile Volkan Ballı almış... İyi olmuş. Bizim ülkede iyi antrenman, iyi çalışma yetmiyor, futbolcuya dokunuş, insani ilişkileri bir nakış gibi işlemek gerekiyor. O da zaten Comolli de yoktu...
Ozan’a son bir şans verinMilliyet’ten bir başka haber: Fenerbahçe, Ozan Tufan’a çare arıyormuş... Çare belli: Son bir şans verin... Belki iyi kullanır... Siz de kazanırsınız, Ozan da... Belki kaybede kaybede kazanmayı özlemiş ve kıymetini öğrenmiştir.
Daha fazlasını hak ediyorlar
Usta gazeteci Ertuğrul Özkök, Fenerbahçe-Real Madrid basketbol maçından sonra köşe yazısında, “Sanıyorum Türkiye’de daha nitelikli basketbol yazarlarına ihtiyaç var” diyor. Saygı duyuyorum... Ancak ben bu kadar büyük ve sürdürülebilir başarının sayfalarda daha fazla yer hak ettiğini düşünüyorum. Belki de Fenerbahçe Basketbol Takımı’nın maçlarını çok geç oynamasından olacak, gazeteyi baskıya yetiştirmek uğruna hak ettiğinden daha az yer alıyor... Ama bu sıkıntının maçsız günlerde telafi edilebilme şansının olduğunu düşünüyorum.
Tepeden tırnağa problem
Ara transfer yaklaşırken Akhisarspor’un golcüsü Seleznov paylaşılamıyor. Seleznov adı, her gün bir başka kulüple anılıyor. Adamın iyi golcü olduğu kesin... Ancak Akhisarspor tarafında ufak bir araştırma yaptım, golcülüğüne laf yok da, tavırları, disiplini, profesyonellik anlayışı tepeden tırnağa problem... Seleznov’a talip olanlar işin bu tarafını da düşünsün derim...
Yeni yılın ilk transferi İbrahim Seten bu ülkede çok beğendiğim bir-iki spor gazetecisinden biridir. Haberde sınır tanımaz. Eli ağırdır. Yazdığının arkasında durmasını bilir. Pes etmez. Özellikle son dönemlerde attığı tweetlerle ortalığı ayağa kaldırıyordu, çok inanıyorum ki, şimdi de yazdıklarıyla ses getirecektir. Hep kulüpler yapacak değil ya, yeni yılın ilk transferini ve ilk bombasını Hürriyet patlattı. Hoş geldin İbo...
İyi seneler Her şeyin başı sağlık... Önce sağlıklı, sonra da iyi kalplilerin ve temiz vicdanlıların kazandığı çok iyi bir yeni yıl diliyorum...