UEFA Avrupa LigiBüyüka'dan Rennes-Fenerbahçe maçı sonrası Jesus'a olay sözler! 'Deli mi, dahi mi?'

Büyüka'dan Rennes-Fenerbahçe maçı sonrası Jesus'a olay sözler! 'Deli mi, dahi mi?'

16.09.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

UEFA Avrupa Ligi B Grubu'nun ikinci haftasında Rennes, Fenerbahçe'yle karşı karşıya geldi. Jorge Jesus'un öğrencileri 2-0 geriye düştükleri maçta 1 puanı 90+2'nci dakikada aldı. Fenerbahçe'nin Rennes maçında performansını ve Jorge Jesus'un tercihlerini Milliyet Gazetesi'nin usta kalemlerinden Şansal Büyüka değerlendirdi.

Büyükadan Rennes-Fenerbahçe maçı sonrası Jesusa olay sözler Deli mi, dahi mi

Rennes, UEFA Avrupa Ligi B Grubu'nun ikinci haftasında Fenerbahçe'yi konuk etti. Heyecan dolu karşılaşma 4 gole sahne oldu, sarı-lacivertliler Fransa'dan bir puanla döndü. Fenerbahçe'nin Rennes deplasmanındaki futbolunu, oyuncuların performansını ve Teknik Direktör Jorge Jesus'un tercihlerini Şansal Büyüka yorumladı. Duayen isim "Deli mi, dahi mi" başlıklı yazısında çarpıcı ifadelere yer verdi.

Haberin Devamı

İşte Şansal Büyüka'nın yazısı...

İtiraf ediyorum; kalemi bilemiştim… Avrupa futbolunun yeni nesil, güçlü, atletik, hızlı, sprinter ve becerikli takımı karşısında, rakibi “timsah” gibi parçalayan Arao ve Crespo suz başlamak futbol cesaretinin ötesinde intihardan farksızdı…
Hele böyle ele, avuca sığmayan bir takım karşısında; solda Perez’in önünde Alioski’yi kesip Lincoln Henrique ile başlamak “delilik mi-dahilik mi” açıkcası anlamadım…

Milliyet

Ama maç başladı şunu çok iyi anladım ve gördüm; Rennes futbol adına ne yaptıysa, ne yapmaya çalıştıysa Fenerbahçe bir fazlasını yaptı… Birşey daha anladım; Fenerbahçe “ben antrenör takımıyım“ diye bağırdı…
Daha ilk 15 dakikada “dayak“ yemiş gibi oldum… Basan-basana, kıran-kırana bir maç başladı… Bir Fenerbahçe bastı, bir Rennes bastı… Belaruslu hakem de  - bizim hakemler ibret-i alem için görsün ve ders alsın - oyunu hiç kesmedi… Bir sağa bir sola, bir o kaleye bir bu kaleye derken “boyun jimnastiği“ yaptık…

Haberin Devamı

Özellikle ilk 45 dakikada İsmail Yüksek‘e hayran kaldım… Bir futbolculuk değil, belki üç futbolculuk oynadı… Bir 45 dakikaya sanki iki 45 dakika sığdırdı… Nerede tehlike var, orada oynadı… ”Mevkisi olmayan adam“ gibiydi…Ama bütün bu güzellikler sadece 45 dakika sürdü… Jesus‘un resti ve kumarı ilk yarıda “parayı“ toplarken, ikinci yarı ile birlikte ve sadece iki dakikada Fenerbahçe elindeki - önündeki bütün parayı kaybetti…İlk yarıda bir defa olsun rakibi arkasına kaçırmayan Fenerbahçe savunması, ikinci yarıda iki defa rakibi arkasına kaçırdı ve iki Rennes golü geldi… Rennes’lilerin bile hayal edemediği, inanamadığı iki dakika içinde iki gol…

Milliyet

Büyük takım refleksi önemli… Yanlış yaparsın, kötü oynarsın, arkana adam kaçırırsın, bunların hepsi tamam… Ama hangi koşullar  altında olursa olsun, büyük takım refleksi iki dakikada kalesinde iki gol görmeye izin vermez…
Fenerbahçe ilk yarıda “cin“ gibiydi… İkinci yarı başladı, anlaşılmaz bir uyku hali, ardından iki dakika gözlerini kapadı, bir açtı, inanılır gibi değil, kalesinde iki gol…
Üstelik Rennes dalga dalga gelmeye başladı… Gerçi ilk yarıda da gelmeye çalışıyor, Fenerbahçe‘nin direnci buna izin vermiyordu… Kabus dakikaları bizi kan-ter içinde bırakmaya başlamıştı ki, imdada İrfan Can yetişti… O dakikaya kadar kalitesinin kırıntısını gösteremeyen İrfan Can, gol vuruşunda kalitesinin zirvesine çıktı…

Haberin Devamı

Yazmazsam olmaz; Osayi Samuel kariyer maçı oynadı… Szalai mükemmeldi… Açıkcası ikinci yarıda, ilk yarıdaki kadar kaleyi kapatamasak bile, 2-0‘ın altından kalkmayı başardık… Bu skorun altından kalkmak bir Türk takımı için kolay değil… Deplasmanda kolay değil… Hele Rennes gibi yeni nesil atletik takım önünde hiç kolay değil…
Bu Jorge Jesus deli mi, dahi mi karar veremiyorum… Biraz deliliği, çokça dahiliği var… Fenerbahçe uzun bir aradan sonra sanki aradığı hocayı buldu… Kabul edelim, elinde müthiş bir kadro yok, ama bu kadrodan maksimum yararlanmak konusunda inanılmaz adımlar atıyor… Rennes maçı da bu adımlardan biriydi...

ÖTESİ BİR OYUN - MEHMET DEMİRKOL (FANATİK)

Fenerbahçe ligde son haftalarda kullanışlı bir savunma çizgisi oluşturdu. Son iki maçın ilk devrelerinde rakipleri 14 kez ofsayta düşüren bir kolaylık. Dün gece Rennes karşısında ilk yarıda işe yarayan bu silah 2. yarıda Fransızlar için oldukça kullanışlı oldu. Arka arkaya 2 gol de bu yolla geldi. Tabii başka bir teknik ve hız seviyesi... İlk yarıda kurmaya çalıştıkları baskıyı hem de Arao ve Crespo sahada değilken kırabilmiş olmak önemli. Çünkü Fenerbahçe’nin bu sezon karşılaştığı en yüksek fizik seviye buydu. Batshuayi geçen yılı hatırlatan bir rastgele şut yerine köşeyi görebilse oyunun genel akışı iyice lehe dönebilirdi ama olmadı. Yine de 2. yarının ilk 10 dakikası dışında her şey yolunda gitti denebilir.

Haberin Devamı

Milliyet

YETERLİ SEBEP VAR

Sonra 4’lüye dönüş ve o dakikaya kadar Lincoln’le birlikte ayak uydurmakta zorlanan İrfan’ın şahane golü tribünleri söndürdü ve bizi ateşimizi de yeniden yaktı. Doku oyuna girene kadar. 20 yaşındaki hücumbot bütün dengeyi anında değiştirdi. Bu dalgalanmaların altından kalkmak ve dramatik bir finalle 2-0’dan maçı 1 puana getirmek son yıllarda Fenerbahçe için hem de bu seviyede bir rakibe karşı hiç gördüğümüz bir durum değil. Sevapları günahlarının çok ötesinde bir oyun oldu. Yüreklenmek için yeterli sebep var.

Haberin Devamı

TESLİM OLMADI - FAİK ÇETİNER (FANATİK)

Grubun liderliğine aday iki ekibin kapışmasını zevkle heyecanla izledik. Jesus, uzun bir aradan sonra Osayi’yi sahaya sürmüş (iyi ki sürmüş, sahanın yıldızı idi) 3’lü defansın önüne de İsmail Yüksek ile Mert Hakan’a görev vermişti. İrfan Can ve Batshuayi de formayı kapmışlardı. Methini çok duyduğumuz Rennes ilk 45 dakikada Fenerbahçe’den yediği baskıdan ne oyuna hakim olabildi, ne de kaleye Altay’ı tehdit edecek tek şut atabildi. Hele maçın hemen başında Batshuayi, kale önünde topu kaleciye nişanlamasa, maçın çok farklı bir hikayesi olacaktı. İrfan Can’ın attığı golün VAR’a takılması da onun adına şansızlıktı.

Devre golsüz bittiğinde Jesus bu defa hamle yapar diye düşündük. Çünkü Lincoln, King ve Batshuayi etkili olamıyordu. Sevinmeli mi, yoksa...

Zengin kulübeye rağmen Jesus ikinci yarıya da aynı 11’le başladı. Halbuki maçın gidişatını değiştirecek isimler (Ferdi, Crespo, Zajc, Pedro, Valencia) yanı başındaydı. İkinci yarının başında rakip 10 dakika içinde 2 gol bulunca hesaplar karıştı. İrfan Can’ın bu gollere gecikmeden cevap verdiği, alkışlanacak golü Fenerbahçe’yi yine maça ortak etti. Jesus geçikmiş hamleleri son 25 dakikada geldi. Pedro (Batshuayi), Valencia (King) ve Emre Mor’u (Lincoln) sahaya sürdü. Ondan sonra Fenerbahçe maçın tek hakimi oldu. Gitti denilen maçı, son dakikalara sığdırdığı Valencia penaltısı ile kurtardı ve teslim olmadı. Fenerbahçe 2-0’dan maçı kurtardığı için sevinmeli mi, yoksa böyle bir rakibi yenemediği için üzülmeli mi?

Milliyet