Sekiz maçlık galibiyet serisini sürdürmek isteyen Galatasaray evinde cezalı koltuklara rağmen dolu tribünlerin önünde bir galibiyet daha alarak seriyi dokuza çıkardı.
Kadrosunda önemli oyuncuları eksik olan Antalyaspor karşısında sarı kırmızılıların baskılı bir oyun oynayıp ilk yarı gol veya goller bulacağı tahmin ediliyordu. Yüksek tempolu geçen ilk yarıda top bir o kalede bir bu kalede kontralarla geçti. Ama gol sesi çıkmadı. Galatasaray’ın yakaladığı pozisyonları değerlendirememesinin sebebi kötü son vuruşlar olduğu kadar rakip kalede devleşen Leite idi. Antalyaspor’un Benfica’dan aldığı yeni transferi ilk sınavını başarıyla verdi.
İkinci yarının hemen başında gol perdesini İcardi ile açan Galatasaray skoru almış olmasına rağmen telaşlı oyunuyla beklenen oyun gücünü sağlayamadı. Başakşehir, Fenerbahçe gibi zor maçları kolaylıkla geçen Galatasaray’da asıl düşünülmesi gereken kolay gözüken Antalya maçını neden zora soktuğu olmalı. Tamam Antalya rakibine iyi çalışmış.
Ligin en fazla isabetli şut çeken takımı olan Galatasaray her ceza sahasına girdiğinde rakibini olabildiğince verimsiz ve isabetsiz şutlara yönlendirdi. Tamam baskı altında soğukkanlı oynayarak avantaj sağladılar. Ama sadece kadro kalitesi ve derinliğiyle bile rahat kazanacak Galatasaray neden bu kadar gergindi?
Özellikle ilk yarı sahada istediği boşlukları bulamayan Galatasaray, Oliveria ve Mertens ile oyun kuracak alan bulamadı. İkinci yarıda oyunu enine genişleterek daha dengeli bir şekilde sahaya yerleştiler. Geniş ve kaliteli kadronun etkisi değişikliklerde kendini gösterince sarı kırmızılılar skoru koruyabildi. Peki rakibinin kendi kalesine attığı gol dışında sadece bir gol atabilen Galatasaray neden bu kadar telaşlıydı?
Uzun galibiyet serisinin takımın üzerinde bir baskı yarattığı kesin. Belki rakibi hafife alıp nasılsa kazanırız rehaveti de takıma sirayet etmiş olabilir.
Ama hafta içi başkanların açıklamaları, tribüne kesilen ceza gibi saha dışı unsurların takımın yarısının yeni olduğu sarı kırmızılılar için pek iyi olmadığı gözüküyor.
Bu oyuncular geldikleri ülkelerde, takımlarda yıldız oyunculardı. Camia oyunlarını övdüğünde veya eleştirdiğinde bundan motive olurlar. Ama saha dışı polemiklere acaba alışıklar mıdır? Bunlardan olumsuz etkilenmişler midir? Bu da bir başka düşünülmesi gereken soru.
Galatasaray oyun gücü önceki haftalar kadar iyi değildi. Şampiyonluk yarışı çok uzun bir kulvar ve zaman zaman bu düşüşlerin olması normal. İşte o anlarda takımı öne itip üç puanı getirecek başka bir güce ihtiyaç oluyor. Dün akşam takım düştüğü anlarda prese zorlayan bir tribün vardı. Golü İcardi attı üç puanı tabelaya taraftarlar yazdı.