Burcu Kapu yazdı: Nasıl oldu da Fenerbahçe şampiyonluğu kaçırdı?
Süper Lig'de sezon tamamlanırken Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor'un 'Z Raporu'nu Milliyet yazarı Burcu Kapu çıkardı. Kapu, 'Fenerbahçe için nasıl oldu da, önde başladığı sezonda, şampiyonluğu kaçırdı' sorusuna cevap verdi.
Süper Lig'in 38 haftalık serüvenini sona erdi. Milliyet Gazetesi yazarlarından Burcu Kapu, Süper Lig devlerinin bu sezonki Z raporunu kaleme aldı. Kapu, Galatasaraylı yıldız için "Beni alın” diye adeta manşet attı' yorumunda bulunurken Fenerbahçe ile ilgili değerlendirmesi dikkat çekti.
İşte Burcu Kapu'nun değerlendirmeleri...
Uzun oldu, zor oldu ama sonunda 2022-23 futbol sezonu tamamlandı. Bir Dünya Kupası arası ardından yaşadığımız deprem felaketiyle lige verilen ara, iki hafta sonunun genel seçimlere ayrılmasıyla bir var bir yok bir lig oldu. Biten sezonun ardından hadi gelin takımların bir Z raporunu alalım.
GALATASARAY
Lige düşük vitesle başlayan Galatasaray’da Muslera, Nelsson, Boey ve Kerem hariç tüm kadro yeni isimlerden oluşuyordu. Normal şartlarda duymaya alışık olduğumuz klişe, “Takım yeni kuruldu, oyuncuların birbirine ve lige alışması için süre lazım.” Ve fakat, hiç de öyle olmadı. Sarı-kırmızılılar neredeyse her oyuncusundan maçın sonucunu etkileyecek bir katkı aldı.
Her ne kadar ilk haftalarda oyun planı belli olmayan, hücumda üretkenlik sıkıntısı yaşayan, fiziksel olarak iyi bir tablo çizmeyen bir takım görüntüsündeyken, ihtiyacı olan puanları tek gollük farkla da olsa topluyordu. Ta ki, Icardi gelene kadar... 14 hafta süren galibiyet serisinde yıldız golcünün etkisi yadsınamaz.
Ama hücum hattındaki her oyuncu illa ki bir maç ön plana çıktı. Sezonu 13 asistle kapatan Kerem, tam bir takım oyuncusuna dönüşürken, diğer kanatta Rashica önümüzdeki sezon “beni alın” diye adeta manşet attı. Galatasaray sezonu kupayla tamamlarken ligin de en az gol yiyen takımı olması, önümüzdeki sezona dair elindeki oyuncuların piyasa değerini de yükseltti.
Sezonun kırılma anı
Şampiyonluk yolunun kırılma anı neydi deseniz, bence ligin ilk yarısındaki Ümraniyespor maçıyla Fenerbahçe maçı derim. Birinde son dakikalarda Gomis’in golüyle üç puan alan ama eksiklerle dolu, henüz bebek adımları atan bir Galatasaray varken, diğerinde oyun stratejisini oluşturmuş olgun bir takım vardı.
Fenerbahçe deplasmanında alınan net skordan daha da tatmin edici olan, ortaya konan yüksek oyun gücüydü.
O maç ile birlikte rüzgarı daha güçlü arkasına alan Okan Buruk, camiasına bana güvenin mesajını da vermiş oldu. Bu sezon Galatasaray nasıl şampiyon oldu diye konuşacak olsak, aslında ilk sıraya yazacağımız şey belli: Yönetim başarılı transferler yaptı, teknik heyet yönetimle çok uyumlu çalışıp yerli-yabancı, star-genç demeden her oyuncudan yüksek verim aldı. Belki de bizim ligin şifresi bunda yatıyordur. Zaten bu uyumu yakalayan her takım, adı bazen kolej havası, bazen aile ortamı benzetmeleriyle hep şampiyon olmadı mı?
FENERBAHÇE
Lige yeni hocasıyla merhaba diyen Fenerbahçe, Ümraniyespor ve Konyaspor maçları dalgalanmasının ardından görkemli bir oyunla sezonu açtı. Şampiyonluk hasreti uzun yıllara yayılmış, özellikle Ali Koç geldikten sonra her sene “o sene bu sene” diye stadı dolduran taraftarlar, sezona Jorge Jesus’a yüksek bir güvenle başladılar. Haksız da sayılmazlar hani... Dünya Kupası arasına gidene kadar sanki her şey yerli yerine oturmuş gibiydi. Sarı-lacivertliler gelecek yıllara damgasını vuracak yeni, gencecik bir yıldız çıkartmış, 10 numaralı formayı emanet etmişti
Dünya Kupası sınırı...
Rakibi Galatasaray sadece tek gollük farkla maçlarını kazanırken, Fenerbahçe rakiplerinin kalesine gol olup yağıyordu. Jorge Jesus için yediğinden bir gol fazla attığı sürece savunmada yapılan hataların da pek bir önemi yok gibiydi. Sonra ne olduysa Dünya Kupası için verilen arada oldu. Portekizli teknik adamın ismi transfer söylentilerinde geçmeye başladı. O sıralarda Fenerbahçe’nin iddialı oyununun tüm şifreleri Trabzonspor maçında çözülüp, defoları da ortaya çıkmıştı.
Kafası biraz burada biraz gitme ihtimalinde olan Jorge Jesus ise, önlem almak, B planı yaratmak yerine, içindeki inatçı sese teslim oldu. Neydi o inatçı ses? Büyük maçlara ne olursa olsun üçlü savunma ile çıkarım. Hiç derbi kazanamam ama olsun yine de üçlü çıkarım. Arda Güler ne kadar yetenekli olursa olsun, ilk 11’e yazmam. Sol kanadı Rossi’ye emanet ederim. Kötü de oynasa oyundan almam. İrfan Can Kahveci’de de ısrarcıyımdır, alternatif düşünmem. Oyunda orta saha üstünlüğünden ziyade forvet hattı üstünlüğüne güvenirim, çift santrfordan vazgeçmem.
Fenerbahçe nasıl oldu da, önde başladığı sezonda, şampiyonluğu kaçırdı diye sorarsanız, bence Jorge Jesus’un inatları yüzünden derim. Ligden düşen Giresunspor karşısında “1- 0’lık skoru korumaya çalıştık, yapamadık” demek Portekizli teknik adamın Fenerbahçe’nin hedeflerini ve vizyonunu ne kadar anlamadığını gösterdi. Lig bitti, şampiyonluk hasreti seneye devretti. Ama halen kazanabileceği bir Türkiye Kupası var. Bu akşam Jorge Jesus’un Fenerbahçe’ye kaybettirdiği ligi telafi etmesi için son şansı.
BEŞİKTAŞ
Yine bir üçlü savunma takıntısı olan teknik adam, yine Süper Lig’e hüsran, yine şampiyonluğa hasret var. Valerien Ismael ile başlayan sezon, daha ikinci haftada bu beraberliğin sürmeyeceğinin sinyalini verdi. 3-0 önde olduğu Alanyaspor maçının ikinci yarısında golleri atan tüm oyuncuları değiştirip, skorun 3-3’e gelmesine göz yuman teknik adam için eleştiriler o gün başladı. Bir sonraki hafta Karagümrük karşısında 4-1 galip gelirken bu sefer de yorgunluktan bayılacak oyunculardan kimseyi değiştirmeyerek adeta kendini eleştirenlere tepkisini gösteriyordu.
Beşiktaş sadece ilk 45 dakikaları iyi oynayıp, ikinci yarılarda fizik gücünü kaybediyor, sonradan oyuna girenler de skora katkı sağlayamıyordu. Trabzonspor maçıyla tribünler kredinin dolduğunu ilan etti. Ve Şenol Güneş dönemi 12. hafta itibariyle başladı.
Şenol Güneş faktörü
Sonrası hep düzlük, hep güneşlik... Şenol Hoca sadece oyuncularının performansını yukarı çıkarmakla kalmayıp, aynı zamanda takımına bir oyun karakteri de kazandırdı. Önce deplasmanda 10 kişi kalmasına rağmen Fenerbahçe’yi, ardından içeride Galatasaray’ı mağlup etmeyi başardı
Bazen hayatta kötü gibi gözüken şeylerin, aslında öyle olmadığını zaman geçince anlarız. Weghorst vedası gibi... Kasımpaşa maçındaki gol sevinciyle gideceği ortaya çıkan golcü, her ne kadar herkesi tedirgin etmiş olsa da, Cenk Tosun’un oyununa alan açılmış oldu. Bir de buna Cristiano Ronaldo’nun Suudi Arabistan’a gitmesiyle devrilen domino taşları eklenince, devre arası transfer döneminde bir baktık ki Aboubakar da burada.
Ön hattın ideal ikilisi formda bir sezon geçirdi. Bu arada Amir ile de güçlenen orta saha da, Şenol Güneş tedrisatından geçip ideal görüntüsüne ulaştı. Şimdi Beşiktaşlılar düşünüyor, acaba Şenol Hoca sezon başında gelseydi şampiyon olur muyduk diye. Evet belki olabilirdi ama Şenol Güneş sezon başı Aboubakar ve Amir ile birlikte gelseydi.
TRABZONSPOR
Lige en havalı girişi, Karadeniz ekibinin yapmasını bekliyorduk. Ama geçen yılın açık ara şampiyonunun bu sene esamesi okunmadı. Bazen en iyi transfer, elindeki iyi oyuncuları tutmaktır. Trabzonspor’u bu sene yakan işte tam da bu oldu. Nwakaeme’nin yüksek talebini karşılamak istemeyip ayrılmasını izlemeyi anlayabilirim. Ama Şampiyonlar Ligi play off ‘taki rakibin Kopenhag’a elendikten bir hafta sonra bir numaralı golcünün oraya transferini izlemeyi anlamak zor.
İşler sarpa sardı
Aksilikler, yanlışlar aslında şampiyonluk sezonunun son haftalarında başlamıştı. Trabzonspor şampiyon olurken son virajda oyun gücünü, formunu kaybetmişti. Bir de bitmek bilmeyen sakatlıklar ve yanlış yeni transferler eklenince işler sarpa sardı. Geçen yıl 38 maçta 3 kez mağlup olan eski şampiyon, sezonun ilk 6 haftasında 2 mağlubiyeti çoktan görmüştü. Sezon boyunca takımda katkı sağlamayan oyuncuların sayısı sağlayanlardan daha fazla oldu. Temposuz, ağır çekim oyun, kötü paslar, kötü ortalar, bir de savunmadaki bireysel hatalar eklenince Trabzonspor için zor bir yıl geçti.
Önce yönetim, ardından şampiyon teknik adam gemiyi terk etti. Gelecek sezon için de bordo-mavilerde işler pek kolay olacak gibi durmuyor, zira birçok mevkiye yine transfer ihtiyacı var. “Bjelica ile mutlu bir sezon geçirirler mi?” sorusuna, Fenerbahçe maçına çıktığı 11’i düşünmeden cevap veremiyorum ne yazık ki... Ama hiç değilse alternatif aramaları durumunda çok uzağa gitmeleri gerekmeyecek. Çünkü İstanbulspor ile kendini ispatlamış bir Fatih Tekke, Trabzonspor için her zaman bir alternatif gibi duruyor.
