Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yönetimlerin, yönetim şekline karışmak, pek tarzım değildir. Ne var ki, ortada bir haksızlık varsa, - ki var- eleştirmenin en doğal hakkımız olduğuna inanıyorum. Başkan Fikret Orman ve arkadaşları, böylesi zor dönemde, taşın altına ellerini değil, bedenlerini koydular, göreve soyundular, alkışlıyoruz. Ekonomik açıdan Beşiktaş’ı düzlüğe çıkarırlar mı, çıkaramazlar mı, şimdilik bilemiyoruz. Takımı zirveye taşırlar mı, taşımazlar mı, burası da soru işareti. Gelelim, bizi üzen asıl konuya; Tayfur Havutçu. Diğer adıyla ‘nöbetçi’ teknik direktör! Başkan Orman ve arkadaşlarının ilk işleri teknik adam konusunu masaya yatırmak oldu. Carvalhal’ı gönderdiler, Havutçu’ya takımı emanet ettiler. Anımsayın; Schuster gitti, yerine Tayfur Havutçu geldi. Sezonu tek kupayla kapadı. Sezon başı kamp çalışmaları sırasında bilinen şike olayları yaşandı ve Havutçu, hapse girdi, beş ay kadar yattı. Bir dakika bile yatmayı kim ister? Ailesinden ve sevdiklerinden uzak kaldı. Bu madalyonun bir yüzü...
Diğer yüzü içler acısı! Vefa diye bir olgu vardır. Kaldı ki, Tayfur Havutçu’nun başarısız olduğunu kim söyleyebilir ? Schuster giderken arkasında ‘enkaz’ bıraktı, o beğenmediğiniz Havutçu, sezonu hiç olmazsa bir kupayla kapama becerisini gösterdi. Ya Carvalhal efendi? Koca yıldızlar topluluğunu yönetti, ne yaptı? O da Schuster gibi arkasında onarılması güç, zirveden kopmuş, moral motivasyonu ve de özgüven duygusu yerle bir olmuş ekip bıraktı. Böyle bir tablodan Süper Final’de Tayfur Havutçu’dan ne beklenebilirdi ki? Sanki elinde sihirli değnek var. Olsa ne yazar?
Kalkıyorsunuz, 1.5 yıllık sözleşme imzaladığınız Havutçu’yu yıpratma politikası izliyorsunuz. Olmadı! Beşiktaşlılık duruşunuza hiç, ama hiç yakışmadı beyler. Birçok kulübün peşinde koştuğu ve astronomik rakamların çevresinde döndüğü Fernandes’i bugünkü konuma getiren kimdir, tabii ki Tayfur Havutçu’dur. Schuster’in, Ümraniye’de bir kenara ittiği Fernandes’i sahaya süren ve ona hayat veren odur. Sözleşme imzalıyorsunuz, ortaya çıkıp, ‘O bizim evladımız’ diyorsunuz, arkasından hoca arayışlarını sürdürüyorsunuz. Bu nasıl yöneticiliktir? Bu nasıl bir Beşiktaş duruşudur? Birileri çıkıp anlatsın lütfen.
Havutçu, kendine yakışanı yapmış, başkanla konuşmuş, “Ben yokum” demiş. Olayı Avusturya’da duydum, çok üzüldüm. Yönetim yabancı peşinde koşuyormuş. Koşun, aman koşun! İçinizden yetişmiş onca değerlere sahip çıkacağınıza, yabancıya koşun!