Futbol, her yönüyle sabır ve de destek gerektiren bir oyundur. Süper Lig’de 14.haftayı geride bıraktık, yani 20 haftalık bir maraton takımları bekliyor.
Bu uzun soluklu yarışta, her an, her şey değişebilir, futbolun güzelliği de burada yatıyor zaten. Ne oldu? Lige fırtına gibi başlayan puan farkı yakalayan Galatasaray, koltuğu bir anda Başakşehir’e teslim etti. Başakşehir ve Abdullah Avcı, övgüyü de alkışı da hak ediyor, zirveyi iyi futbol oynayarak yakaladılar, şansla falan değil...
Devler Ligi’ndeki ülkenin gururu Beşiktaş, ezeli rakibini farklı yenerek, zirvede esen rüzgarları bir anda tersine çevirdi. Artı oynadığı futbolla taraflı-tarafsız herkesin beğenisini kazandı Beşiktaş.
Nereye varmak istiyoruz, puan cetveline bakın, bir çok takımın ‘şampiyonluğa’ ortak olduğunu görüyoruz. Şu anki fotoğraf, kora kor bir zirve mücadelesinin en büyük habercisidir bence...
Süper Lig’in favorilerini biliyoruz da, şampiyon hangi takım olur? Valla öyle ortaya çıkıp, “Biz oluruz” falan demeyin. Yanılırsınız, hüsrana uğrarsınız, ummadığınız taş başınızı yarar! Bunun sert hava şartları var, ocak, şubat ve mart ayları var, beyler! O sert iklimde bakalım, hangi takımlar fiziksel olarak ayakta kalacak?
Eeee bir de ara transfer de, eksikler-gedikler kapatılacağını da unutmayalım. Yani o süreci bir görelim, sonra ahkam keselim! Geleceğe de dönük bir öngörümüz var elbette... Şampiyon hangi takım olur bilemeyiz, ne var ki zirvenin çok takımlı bir yarışa sahne olacağı, bize de keyifli maçlar sunacağı kesin.
Tudor ancak tribüne oynar!
Görüyoruz ki, Galatasaray’da her şey pamuk ipliğine bağlı... Yönetim ve teknik direktör adeta diken üstünde! Yahu arkadaşlar, her maçı ‘kazanacaksınız’ diye bir kural mı var Allah aşkına?
Aslan önce Başakşehir’e, ardından da Beşiktaş’a farklı yenildi, elbette kötü oynadı, puan avantajını sıfırladı, doğru... Ne var ki, hâlâ lig ikincisi değil mi? Peki, onca fırtına niye koparılıyor, işte irdelenmesi gereken budur. Bence, şampiyonluklara alışmış Galatasaray taraftarının ne sabrı kaldı ne güveni... İşte sıkıntı da burada yatıyor.
Beşiktaş mağlubiyetinden sonra, yönetim yine teknik direktör Igor Tudor konusunda olağanüstü toplantı yaptı ve buradan yine destek çıktı; sözüm ona! Madem ki ortada kötü giden bir şey yok, o zaman niye iki de bir, hocanın arkasında olduğunuzu ifade ediyorsunuz?
Yönetim diyor ki, sorun saha kenarında değil, saha içinde... Yani topu futbolculara atıyorlar! Peki, madem ki saha içinde, o sorunu da çözecek adres Igor Tudor’dur, yanılıyor muyuz? Hırvat hocanın skoru değiştirme adına, yaptığı oyuncu hamlelerine bir bakın lütfen, valla şaşırmamak elde değil!
İyi bir teknik adam sadece takımı çalıştırmakla olmaz, maç içinde zor şartlarda, kenardan oyuncu dokunuşlarıyla farkındalığını ortaya koyar. Geriye düşmüşseniz, hamleniz ofansif oyuncu ile olur, yanılıyor muyuz? Igor Tudor tam tersi... Öyle havalara zıplamakla, futbolculara bağırmakla, ancak tribüne oynarsınız, o eforunu saha içine ver arkadaş, saha içine! Demem o ki, İgor Tudor’un Galatasaray’a geliş şekline hep karşı çıktım, eleştirdim, gönderilirse emin olun ki, hiç üzülmem.
Her şey tabelaya endeksli ama...
Efendim bizim kulvarda her şey, skor tabelasına endekslidir. Mazallah bir kaç hafta kötü gitmeye görün, hedef adam olursunuz, ya da bırakmak zorunda kalırsınız.
Kimden söz ediyoruz, tabi ki Aykut Kocaman hocamızdan... 4-1’lik Sivasspor galibiyeti öncesini anımsayın; Aykut Kocaman, bıraktı, yönetim karşı çıktı... O sıkıntılı süreçte yeniden işbaşı yapan Kocaman, Sivasspor maçıyla başlayan galibiyet serisine üçte-üç yaparak sürdürmesi, Fenerbahçe üzerindeki kara bulutları şimdilik ortadan kaldırdı.
Bu üçlük seri, kuşkusuz Fenerbahçe’deki özgüven duygusunu üst seviyeye taşıdı. Ki bu oyunda özgüvenin ne denli önemli olduğunu da anlatmaya gerek yok. Dememiz o ki, Aykut Kocamanlı Fenerbahçe’de bu yarışın içindedir, söz sahibidir. Kayseri, Bursa ve Göztepe’yi de unutmayalım.
Rıza Çalımbay hocamız da Trabzonspor’da iyi bir çıkış yakaladı. Kentte eleştiriler yerini övgüye bıraktı. Ersun Yanal’dan bayrağı teslim alan Rıza Çalımbay’a destek ve sabır gösterilirse başarılı olacağını savundum, haklı çıktım. Görüyoruz ki Trabzonspor’da saha sonuçları özgüven çıtasını da yukarı çekerken, takımdaşlık da ön plana çıktı.
Gol sevinçlerinde yaşanan tablo, bunun en büyük göstergesidir. Zirve ile aradaki fark sekiz... Çok değil... Trabzon kapatır, klasmana girer, merak etmeyin. Yeter ki zor şartlarda görevi kabul eden Çalımbay ve ekibine, hatta başkan ve yönetimine desteklerinizi sürdürün sevgili taraftarlar...