Zaman ne çabuk geçiyor, adeta su gibi akıp gidiyor. Bir bir dostlarımızı, sevdiklerimizi kaybediyoruz, onların yılda bir kez kabirlerini ziyaret edip, dualarla hasret gideriyoruz.
Kırk yıllık gazetecilik yaşamımda özel bir yeri olan Erdoğan Arıca'yı kaybedeli tam tamına bir yıl olmuş.
Rahmetli Erdoğan ağabey ile sağlığında sık sık biraraya gelirdik. Hem iyi insandı, hem iyi futbolcuydu, hem de iyi bir teknik adamdı Erdoğan hoca.Yerine göre hoca, yerine göre, ağabey, yerine göre babaydı o...
Tepeden tırnağa dopdolu bir adamdı Erdoğan Arıca hocamız. Öyle şeyler anlatırdı ki bana ve kardeşi Levent İnanır'a, kulaklarımıza inanamazdık. Onu dinlerken, gazetecilik kimliğim zaman zaman hortlamıyor değildi. Konuşması bitince araya girer, "Bunları yazmam lazım" diye izin isterdim. Ne var ki, anlattıkları onun özeliydi. Nitekim, ne zaman araya girsem, "Olmaz Bilal kardeş, sana güvenmezsem, bunları hiç birini anlatmazdım" derdi ve karşı çıkardı hep... Eeee böylesi bir cümleden sonra o dost sohbetlerini yazmak bize de asla yakışmazdı.
İşin özeti; Erdoğan Arıca ağabey ile müthiş bir dostluk köprüsü kurmuştuk. O bana, ben ona yaşamı süresince hep güvendim.
Arıca'nın futbolcu ve iş yaşamıyla ilgili anlattıklarını yazsak, inanın kitap, olur, satış rekorları kırar.
Evet, Erdoğan Arıca'yı kaybedeli tam bir yıl olmuş...
Ulus'taki mezarlığa erken gittim, bir baktım Paşalı Birol... Erdoğan ağabeyin mezarına sarı-lacivertli bayrağı yerleştirmiş, hocanın futbolculuk fotoğraflarını mezar taşına titizlikle koymuş.
Paşalı Birol, öyle sıradan bir fotoğraf değildir asla... Onu, vefat eden her futbolcunun, yöneticinin anma törenlerinde görebilirsiniz. Sıkı sıkıya Fenerlidir, ama asla 'renk' ayırımı yapmaz, spor dünyamızdan göçen değerleri asla unutmaz. Öyle bir vefalı insandır Paşalı Birol... Biraz sohbet ettik, 63'e merdiven dayamış Paşalı... Allah ona uzun ömürler versin...
Anma saati yaklaştıkca Eroğan Arıca'nın eşi, kızı, oğlu, kardeşleri, kuzenleri ve yakın aile dostları birer birer kabri başındaki yerlerini aldılar. Biraz çevreyi kontrol ettim, futbolculuk yaşamından takım arkadaşı Cem Pamiroğlu'nu gördüm, çok mutlu oldum. Erdoğan Arıca'nın kardeşlerinden Levent İnanır'ı teselli etmek de çok zorlandım. Sürekli gözyaşı döküyor, arada bir rahmetliyle ilgili anılarını anlatıyordu. Anlattıkça gözlerinden yaşlar dökülüyordu. Hocanın duaya başlamasıyla birlikte Erdoğan Arıca'nın mezarı başındaki yerimizi aldık. Yaklaşık yarım saat süren dualar sırasında, zaman tüneline dalıp gittim. Onun futbolculuk yıllarına, hocalık günlerine yelken açtım.
O yıllardaki, takım arkadaşlarını, hocalık yıllarındaki öğrencilerini, kulüp yöneticilerini gözlerim aramadı değil.
Hem Galatasaray'da, hem de Fenerbahçe'de uzun yıllar top koşturmadı mı Erdoğan Arıca?
Nerede o iki kulüp yöneticileri, eski takım arkadaşları, can dostları? Hadi gelmediniz, bir buket çicek gönderemez miydiniz?
İnsanlar nasıl bu kadar vefasız olabiliyorlar, anlamakta doğrusu zorlanıyorum artık!