Sokaktaki futbolsever, neredeyse futbolu unutmuş, herşeyi rafa kaldırmış, gündeme bomba gibi düşen şike iddialarının nasıl sonuçlanacağına odaklanmış. Futbolumuzdaki bu kaosun nereye varacağını onlar gibi bizler de merak ediyoruz. Trabzon’un maçı varmış, yenilmiş, Devler Ligi’ni tehlikeye atmış, inanın kimsenin umurunda değil! Sokaktaki insanlar ‘kimler düşecek’, ‘kimler ligde’ kalacak, ona bakıyor, gerisi hikaye!
Dün geceye gelirsek; Türk futbolunun kronikleşmiş bir hastalığı var... Kim ne derse desin, takım savunmasını maalesef yapamıyoruuuuzzzzz! Başımıza ne geldiyse bundan gelmedi mi? Milli Takım’da hedefleri hep bu yüzden kaçırmadık mı? Takımlarda bunu başaramayan bir ülkenin Milli Takımı’ndan büyük hedefleri kucaklamasını beklemek biraz hayalcilik olmaz mı?
Rakip geliyor, tüm hatlarıyla savunmasına yaslanıyor... Sana oynayacak boş alan bırakmıyor, nefes aldırmıyor... Gedik vermiyor, seni uyutuyor, arada bir çıkıyor, golünü de buluyor.
İşte size en güzel örnek Gaziantepspor... Doksan dakika tek kale oyna, karşılığında doğru dürüst bir pozisyon üreteme, ürettiğini de atama... Hadi bunu da geçtik, rövanş için avantaj kovalarken, bireysel bir hatadan çok basit bir gol ye, ondan sonra çık ağla! Hiç kimse kalkıp faturayı tek başına Elyasa’ya kesmesin!
Futbol takım oyunudur... Hem iyi çıkacaksın, hem de takım olarak iyi kapanacaksınız. Bu iki ögeyi yerine getiremiyorsan, ortaya çıkıp, iyi takım olmaktan bahsedemezsiniz! Doğru, Gaziantep, doksan dakika süreyle iyi oynayan, çok adamla yüklenen, pozisyon kovalayan bir görüntü içindeydi. Ancak, L.Varşova’nın savunma anlayışını çözecek, rövanş için fırsatları gole çevirecek, usta bir ‘çilingir’ oyuncudan yoksunsanız vay halinize!
Rövanşta işimiz zor... Ancak futbolun, her türlü sonuca açık bir oyun olduğunu da biliyoruz... Dileriz, G.Antep, bu yenilgiden iyi dersler çıkarır, turu geçer, bizleri de mahçup eder.