Görüyoruz ki, sokaktaki Beşiktaşlı taraftarlar, umutsuz-yılgın-kızgın... Araç ehliyetim ya da arabam hiç olmadı, varsa, yoksa taksilerdir ulaşım aracım. Konuşmaların konusu bellidir, siyaset, ekonomi ve de futbol üzerine kuruludur muhabettler. Eğer biraz tanınmış gazeteciyseniz vay halinize, sorular, soruları kovalar!
Tayfun’un hakkı var
Uzun yıllardır beni taşıyan Tayfun adlı bir şoför kardeşimiz var, sıkı Beşiktaşlı, ama öyle -böyle değil, yaşam biçimi dersek abartmış olmayız. En ufak kötü bir sonuçta tansiyonu tavan yapıyor, şekeri yükseliyor Tayfun’un... Hani şu sıralar ‘bir dokun, bin ah işit’ misali... Önceki akşam evime birlikte döndüm, o konuştu, ben dinledim. Lafı döndürüp, dolaştırıp Şenol Güneş hocamıza getirdi: “Onu seviyoruz, bize iki şampiyonluk yaşattı, teşekkür ediyoruz. Ama iki takım bir arada olmaz ağabey, iki takıma motive olmak zordur”...
İşten fırsat buldukça maçlara da gidiyor, gidemediği zamanlarda kontağı kapatıp TV’den izliyor maçları Tayfun: “Onu güzel uğurlamak istiyoruz abi, bize de o yakışır”... Valla Tayfun’un sözleri gelecek tatsızlıkları işaret ediyor. Haklı, aynen katılıyorum sözlerine. Dememiz o ki, apoletlerinde bir Dünya üçüncülüğü ve iki şampiyonluk kupası taşıyan Güneş hoca, güzel bir uğurlanmayı hak ediyor, tersini düşünmek bile istemiyorum, kıssadan, hisse!
Güneş’in A Milli Takım’la 4 yıllık sözleşme imzalamasının ardından, şimdilerde yeni hoca konusunda papatya falları açılıyor! Tayfun kardeşimize sordum, “kimi görmek istersin takımın başında?” dedim. Hep yerli hocaların ismini saydı, yeni bir yabancıya da karşı. Yönetim kanadı da arayış içinde, çalışmalarını sürdürüyorlar, Güneş’in ayrılmasıyla Guti ile sezon sonuna kadar devam edecekler, bu kesin.
Sezon sonu mu? Sergen Yalçın kantarda ağır basıyor, her yol ona çıkıyor. Olasılık bir hayli fazla. Niye mi? Sergen Yalçın şu sıralarda yıllardır konuştuğumuz cep numarasını iptal etmiş, yeni numarası da kimsede yok. Telefon değişikliğine gitmekte haklı, çünkü cebi durmuyor, arayan, arayana! Neticede bir takımın başında, görevine motive olmak istiyor, işin doğrusu da budur. Kaldı ki Sergen Yalçın’ın futbol zekasını, yeteneğini tartışacak halimiz yok, stajyerlik dönemini çooktaaan geçti, o artık bir usta. Korkmayın, verin o sorumluluğu, yabancı peşinde koşmayın. Velev ki Sergen olmadı, Samet Aybaba var, Mehmet Özdilek var, hatta Rıza Çalımbay var, onlar Kartal Yuvası’ndan yetiştiler, bundan daha iyi referans olabilir mi?
IFAB’dan ayar!
Hakemlerimizle devam edelim... Sivas-Antalya maçı, orta hakem Cünet Çakır... Oyuncu değişimlerinde sahadan geç çıkan, zamana oynayan futbolculara sürekli refakat etti (!) Onların sahadan erken çıkmasını sağladı. Bu fotoğraf da bana garip geldi, elinde kronometren var arkadaş, o futbolcu istediği kadar zaman geçirmeye çalışsın, geç çıksın, maça ilave edersin, işin doğrusu da budur. Niye eşlik edersin kardeşim?
Neyse ki IFAB bu konuda yeni bir uygulamayı önümüzdeki sezon devreye sokacak. Artık futbolcular, değişim sırasında en yakın çizgiden sahayı terk edecekler, öyle sahayı boydan-boya kat edemeyecekler, zamandan çalamayacaklar!
Çekin çizgiyi kardeşim!
Jaap Uilenberg MHK danışmanı oldu. İlk etapta hakemlerimize VAR konusunda eğitim verdi, vermesine de tartışmalar bir türlü dinmek bilmiyor maalesef! Görüyoruz ki, Fenerbahçe-Rizespor maçındaki penaltı pozisyonu öncesinde ofsayt olayı sıcaklığını koruyor, gündemden bir türlü düşmüyor! Çok detaya girmek istemiyorum, konu yeteri kadar tartışıldı. Ne var ki VAR hakemi Hüseyin Göçek, penaltı konusunda uyardı, ofsayttı pas geçti! Ancak Halil Umut Meler, penaltıdan önce yardımcısını yanına alıp, gitti ofsayt var mı, yok mu inceledi, ama çözemedi! VAR’ın protokolünde var kardeşim, bilmiyor musunuz? Eyyy VAR’ın başındakiler, ey FIFA kokartlı hakemlerimiz, o ofsayt için mavi ve kırmızı çizgiyi siz niye çekmediniz? Çekseydiniz, öyle milletin ağzına sakız olmazdınız, en azından kamuoyunun kafasında soru işaretleri bırakmazdınız!
Çakır sen yapma!
Kasımpaşa-Trabzonspor maçında konuk takımın buz gibi verilmeyen penaltısına ne demeli? VAR’ın başında uluslararası gururumuz Cüneyt Çakır, orta hakem Bülent Yıldırım... Hadi Yıldırım süzemedi, Çakır niye devreye girmedi? Anımsatalım, iki hakem de Trabzonspor kanadında ‘vetolu’, sanıyorum üç yıldır görev almıyorlar! Yani baskı altındalar, bu baskı da onları hataya sürükledi, işin aslı da budur. Art niyet olduğuna asla inanmıyorum, ama o baskı yok mu baskı! Eliniz-ayağınıza dolaşır alimallah! Çok iyi hakemlerimiz var, var olmasına da futbolu bilmiyorlar, bilseler, o alandan gelmiş olsalar, gri pozisyonları iyi süzerler, iyi yorumlarlar, VAR’a da çok fazla gereksinim olmaz.