Biraz tatil yaptık, biraz nefes aldık ve kürkçü dükkanına geri döndük... Bu köşeden yeniden ‘merhaba’ demenin heyecanı içindeyim... Siz değerli okuyucularımızla düşüncelerimi paylaşmanın keyfini her zaman yaşadım... Elbette, burada gündeme dair kişisel düşüncelerimi yazarken, önyargılı olmamaya çalıştım. Aynı şekilde bundan sonra da kırmadan-dökmeden, yan yollara sapmadan gelişmelere bakış açımı sezon süresince sizlere aktaracağım, gelen eleştirilere de dilim döndüğünce yanıt vermeye çalışacağım.
Çünkü okuyucu olmadan, yazarın bir önemi yok. İyi ki varsınız. Efendim, bu arada TRTSPOR’da yaklaşık iki yıldır sürdürdüğüm SPOR BAHANE’ye de son noktayı koyduk. Bu bizim irademiz dışında kurumun aldığı bir karardı. Niye, niçin gibi soruların yanıtını ilerleyen günlerde elbette buradan sizlerle paylaşacağım. Yaptığımız program, spor kanallarında benzeri olmayan, farklı nitelikte, gerginliklerden, gerilimlerden uzak; sporla ilgili insanların spor dışındaki farklı özelliklerini, gündelik hayatlarını, aile yaşamlarını, özetle insani yönlerini de ekrana taşıdığımız bir programdı. SPOR BAHANE ekibi olarak ekranlara bir kalite ve seviye getirdiğimize inanıyoruz. Böyle bir işin bitirilmiş olmasına üzüntü verici. Ama bugüne kadar bize bu imkanın sağlanmış olmasını da önemli. Bu uzun soluklu işte değerli meslektaşım İlknur ÖZZENGİN’in katkılarını unutmam mümkün değil. Bilgi ve birikimiyle, heyecanıyla, her yayın öncesindeki kılı kırk yaran hazırlıklarıyla, bir yayıncının nasıl davranması gerekiğini gösterdi ve kaliteyi hep bir basamak yukarı taşıdı. Sorularıyla, esprili yaklaşımlarıyla SPOR BAHANE’ye lezzet kattı İlknur ÖZZENGİN... Onunla birlikte çalışmış olmanın keyfini ve onurunu yaşıyorum, kendisine ne kadar teşekkür etsem azdır.
Sadece o mu? Sevgili yönetmenimiz Mustafa DAVUTOĞLU... Başka bir deyişle SPOR BAHANE ekibinin teknik direktörü, o bir yönetmenden daha fazlasıydı. Sadece yönetmiyordu, en sıkıntılı anlarda çareler üretiyor, konuk konusunda destek veriyor, zor anlarda hızır gibi yetişiyordu... Konuklu bir televizyon programı yapmanın zorluğunu bu süreçte öğrendim. Benim için meslek hayatımın çok önemli bir deneyimi oldu.
Bitmez tükenmez enerjisiyle TRT’de neredeyse çıkmadığı yayın kalmayan sevgili dostum İbrahim KIRKAYAK’ı da es geçemem. Elbette yayın esnasında ve yayın sırasında başta Tuğba ÖZGÖKÇE olmak üzere pekçok TRTSPOR çalışanının da programımızda ve üzerimizde emeği var, hiç ayırmadan hepsine çok teşekkür ediyorum. Umarım yine benzer kalitede projelerle seyircilerin karşısına çıkma imkanımız olur.
‘Keskin’ vaka!
Beşiktaş’ta değişim var, gelenler, gidenler, pazarlıklar, son hız sürüyor... Bu işin bir yanı, bir de kafama takılan konu var...
Gökhan Keskin, Futbol Akademi Sportif Direktörü idi, yollar ayrıldı. Elbette yönetim kararı, buna saygı duyarız. Ne var ki Gökhan Keskin, Beşiktaş’ın efsanelerinden biridir, şampiyonluklardaki emeğini anlatmaya gerek yok. Böylesi efsane olmuş isimlere sahip çıkmak yerine görevden almanın doğruluğunu kim savunabilir? Efendim, o yönetici, onunla çalışmak istemiyormuş! Sportif direktör olarak başarısız mıydı? Yani, niye, neden sorularına yanıt verilmesi gereken bir konudur Gökhan Keskin vakası!
Oldum olası, Beşiktaş’ın kendi yuvasından yetişen oyunculara, futbolu bıraktıktan sonra teknik adamlığa soyunanlara kapısını kapatması bana hep tuhaf gelmiştir! Bugün liglerimize bakın, Kartal Yuvası’ndan yetişen teknik adamların sayısı bir hayli kabarık, hangisini saysak? Kaldı ki her gittikleri yerlerde başarılı oluyorlar, hiç de boş kalmıyorlar. Kıssadan, hisse!
Helal olsun Mesut’a
Mesut Özil’in Almanya Milli Takımı’nı bırakması gündeme damga vurdu... Lafı eğip, bükmeden, hatta uzatmadan bu konudaki düşüncelerimi dile getirmek istiyorum. Özil’in, “Kazanınca Alman, kaybedince göçmen oluyorum” şeklindeki gerekçesine herkesin şapka çıkarması gerekir. Efendim, Mesut Özil ve İlkay Gündoğan’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile aynı karede yer almasından doğal ne olabilir ki? Ülkemizin en üst düzey yöneticisidir Recep Tayyip Erdoğan, onlar da Türk vatandaşı, bu bir saygıdır...
Bu fotoğrafı alıp, sağa-sola çekmenin doğruluğunu kim savunabilir? Kaldı ki aynı karede Cenk Tosun kardeşimiz de var. Peki, İngiltere’de Cenk Tosun’a bir tepki oldu mu, hayır... Bir yanda Almanya, diğer yanda İngiltere... İşte iki ülke arasındaki fark da burada yatıyor! Daha düne kadar el üstünde tutulan, oynadığı futbolla herkesin beğenisini kazanan Mesut Özil’e bayrak açanlar dönüp, önce aynaya baksınlar! Irkçılığa karşı allı-pullu söylemlerde bulunanlar önce evlerinin önünü temizlesinler! Mesut Özil’i bu duruşu; alkışı da, övgüyü de fazlasıyla hak ediyor. Nitekim, Özil’in bu attığı onurlu adıma, destek çığ gibi büyüyor. Özil’in ırkçılığa karşı attığı bu adım anlamlıdır, sevgili kardeşimiz şunu bil ki, bu yolda asla yalnız değilsin...
Kurtuluş altyapıda
Sezonun başlamasına sayılı günler var ve görüyoruz ki; Başakşehir, Göztepe ve Kasımpaşa dışındaki kulüpler müthiş bir ekonomik sıkıntıyla boğuşuyor. Özellikle Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor ekonomileri iç açıcı değil! En taze örnek Fenerbahçe’dir. Çiçeği burnundaki Başkan Ali Koç’un açıklamaları bu vahim tabloyu gözler önüne seriyor. Şeffaf bir politika izleyeceğini her konuşmasında dile getiren Başkan Koç, kulübün borcunun 621 milyon euro olduğunu açıkladı. Başkanın söylemleri ortada, bunları tek tek açmanın anlamı yok, çünkü ekonomist değiliz. Başkan Koç borcun 2.2 milyar lirasını 1 yıl içinde ödemek zorunda olduklarını da vurguladı.
Nereye varmak istiyoruz? Zirveye oynayacağız diye, ligimizi adeta yabancı mezarlığına çevirdiler, arka bahçeleri, her ne hikmetse altyapıya rotayı kıramadılar! İyi yabancıya lafımız yok, koca Süper Lig’de kaç tane iyi yabancı sayabiliriz Allah aşkına? Bu köşeden her fırsatta altyapıya yönelin demekten dilimizde tüy bitti! Eee arka bahçeyi yok sayar, oradan oyuncu yetiştirmezseniz, geleceğiniz nokta da budur... Çözüm mü? Valla bu tabloya nereden bakarsak bakalım, kısa vadede bu ekonomik krize çare bulmak çok zor. Çözümün tek adresi altyapıya yatırım yapmak ve sıradan yabancılara kapılarınızı kapatmaktan geçer! Başkan Ali Koç ve yönetiminin sabır ve desteğe gereksinmeleri var.