Taaa 90’lı yıllardan arşivimde kalan bir fotoğrafı sosyal medyadan paylaştım... Beğeni sayısı bir hayli fazla, eleştiriler de var elbet... Bir takipçim beğenisinde, ‘Efendim fotoğrafın altına o anı anlatan bir şeyler de yazman gerekir’ demiş, eee haklı... Kısa bir not yazdım, ‘Dostluk böyle bir şeydir’ diye, yeterli bulmamış belli ki!
Anlatalım o zaman... Valla o fotoğrafın çekildiği tarihi anımsamıyorum, 90’lı yıllar...Yer, Sinema Sevenler Derneği, sanatcı ve gazetecilerin takıldığı mekan... Masada 7 kişiyiz, kimler yok ki? Efsane Başkan rahmetli Süleyman abi (Seba), Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, sanatçı kardeşim Levent İnanır (Fenerbahçe), Aydemir Akbaş (Galatasaray), o masaların müdavimi, vazgeçilmez ismi, Arif Keskiner (Beşiktaş), Adapazarı eşrafından Gaga Erol (Girişken), efsane başkanın akrabası (Beşiktaş), ve bendeniz...
O yıllarda bizim kulvarda ‘dostluk’ öyle böyle değildi, farklı renkleri severdik ama gönüller birdi. Şimdiki gibi, öyle sataşmalar hak getire, tek kötü kelime bulamazsınız! Süleyman abi, tüm renklerin saygı duyduğu bir isimdi... Rahmetli Ali Uras, Allah uzun ömürler versin Alp Yalman, Mehmet Ali Yılmaz, Ali Şen, aklıma gelenler şimdilik bunlar. Hepsi Süleyman Abi’nin en yakın dostlarıydı. Hele hele rahmetli Özhan abi ( Canaydın), bizim ‘eski dostlar’ masasının değişmez ismiydi.
Demem o ki, biz gazeteciler böyle bir jenerasyonla karşılaştık, ne hır-gür, ne de kavga, tam tersi topluma örnek oluyorlardı. Öyle birbirinin futbolcusuna kanca mı, olmazdı. Tam tersi birbirlerini arar, bir oyuncu mu alınacak, izin isterlerdi, öyle fiyat falan da bugün olduğu gibi tepelere tırmanmazdı.
Bir o yıllara bakıyorum, bir de bu yıllara, arada fersah fersah fark, uçurumlar var! Keşke o günlere dönebilsek, o ortamı yaratabilsek, nerdeeee! Yabancı transferinde ücretler aldı başına gidiyor eyyyyy başkanlar, eyyy yöneticiler, rekabet güzel ama şu transfer işinde yanlış yollardasınız, bilesiniz!
Şu fotoğrafı biraz örnek alsanız, o dostluk köprülerini yeniden kurabilseniz ne kadar güzel olacak biliyor musunuz? Çok zor değil, yeter ki isteyin, bakın o zaman her şey güzel olacak, hem dostluk, hem de ekonominiz sıfıra inmeyecek! NOKTA.
GÜNEŞ NABIZ YOKLADI TALİSCA KAPIYI ARALADI
Bakın eyyy Beşiktaş sevdalıları; Şenol Güneş’i kesseniz yalan söylemez, içinden geçeni aslanlar gibi diline yansıtır, çekinceleri asla yoktur.
Güneş hocamız ne diyor Talisca konusunda: “İstek başka, gerçek başka...” Biraz açalım, Talisca’yı kim istemez ki, ancaak bunun ekonomik yapısını da unutmamak gerekir. Adam Al Nassr’da yıllık 10 milyon euro kazanıyor, hadi sıkıysa alın! Diyelim ki aldınız, takım içindeki parasal balansı da yerle bir edersiniz, başarı da hayal olmaktan öteye gitmez, gidemez!
Gelelim Güneş, Talisca ile konuştu mu, konuşmadı mı meselesine! Güneş konuşmadan, konuştum demez, öyle günü kurtarma politikası onun lugatında yoktur, yüzüne asla maske takmaz, neyse odur. Teknoloji çağında yaşıyoruz, istediğinizle rahatlıkla iletişim kurabilirsiniz, isterse dünyanın bir ucunda olsun. Kişisel olarak Güneş’i iyi tanıyorum, ona güveniyorum, sözleri de benim için senettir. Güneş , “Görüştüm” diyorsa, görüşmüştür, açıklamaları gayet net.
Kendisiyle kayıt dışı konuştum, anlattı, bir bölümünü onun affına sığınarak yazmak en doğrusu: “Evet, görüştüm, üstelik görüntülü konuştum. Yanımda da iki kişi vardı. Kendisi burayı özlediğini ifade etti, ‘gelirim’, ama kulübümle görüşün dedi...”
Yani Güneş nabız yokladı. Olur veya olmaz, kaldı ki transfer olayında tecrübeli hocanın yetkisi yok ki, yaparsa yönetim yapar. Artı Talisca açıklamasında, “Transfer görüşmesi yapmadım” diyor zaten. Kalkıp, bu kelimeleri eğip bükmenin de anlamı yok.
SENİNLE GURUR DUYUYORUZ
Mete Gazoz kardeşimize nazar değmesin, maşallahı var. 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda altın madalya kazanan Mete, durmak bilmiyor, yola devam ediyor. Milli okçumuz, bu kez bireyselde de fırtına gibi esti. Klasik Yay Finali’nde Eric Peters’i yenerek Dünya Şampiyonu olurken, Paris’e bir bilet daha aldı. Gerek bireysel, gerek takım olarak elde ettiğimiz başarılarla gurur duymaya devam ediyoruz. Mete kardeşimizi bir kez daha kutluyoruz. Ülke olarak onunla ne kadar gurur duysak azdır.