Öncelikle, güzel ülkemin, güzel insanlarının yeni yılını kutluyorum, her şey gönlünüzce olsun. Evet, 46 yılımı geçirdiğim İstanbul’dan kopma kararı pek de kolay olmadı benim için. Bu süreçte hedeflerimin bir çoğunu yakaladım, bir hayalim vardı, Gelibolu’ya (Gallipoli) yerleşmek ve güzel yaşlanmak, onu da gerçekleştirmenin keyfini yaşıyorum şu sıralarda.
Meslekten kopmak kolay değil, hele benim gibi biri için çok zor... Neyse ki MİLLİYET’te siz değerli okurlarımızla haftada bir bu köşeden düşüncelerimi paylaşacağım. Bu şansı bana veren başta Genel Yayın Yönetmenimiz Mete Belovacıklı olmak üzere, bu konuda müthiş uğraş veren Spor Müdürümüz ve yol arkadaşım Tayfun Bayındır’a da bir kez daha teşekkür ediyorum. Malum, Gelibolu, toprakları buram-buram tarih kokan bir yer... Adına film bile yapıldı, Avustralya yapımı dramatik bir savaş filmi adı ise Gallipoli... 29 Ekim 1982 tarihinde gösterime girdi.
Efendim, böyle bir giriş yaptıktan sonra, rotayı bizim kulvara, çevirelim, uzmanlık alanım olan Beşiktaş’tan başlamak istiyorum.
UEFA’nın Finansal Fair-Play radarına takılan büyük takımların görüyoruz ki elleri-kolları bağlı! Eeee, yaşına-başına bakmadan önünüze geleni transfer ederseniz, olacağı da budur!
Kartal’da birçok yabancı ve yerli yol ayırımında. Vagner Love, Larin ve Quaresma topun ağzındalar. Teklif gelmesi halinde Babel, Lens ve Adriano gönderileceklerin ilk sırasında. Tolga Zengin kardeşimizin Trabzonspor’a gideceği söyleniyor, ne diyelim hayırlısı olsun, başarılar diliyorum. Yeteneklerini bir türlü sahaya yansıtamayan Gökhan Töre de yolcular arasında. Medel’e Avrupa’dan teklifler var, yönetim iyi paraya satmak istiyor, Güneş hoca karşı çıkıyor. Bakalım kimin dediği olacak, merak ediyorum?
Ayrıca Pepe’den sonra Vida’nın da ayrılması söz konusu. O da giderse vay savunmanın haline! Tosic ve Talisca’yı gönderirken, uzun vadeli düşünecektiniz arkadaş, geç kaldınız geç! Artı Medel Kartal’a çok yararlı bir oyuncu, istediğin yerde oynat.
Gelelim Quaresma’ya... Kişisel olarak satılmasına karşıyım, çünkü onu izlerken, futboldan keyif alıyorum. Efendim, alacakları için kulübe ihtarname çekmiş ya, bir anda tu-kaka oldu! Tamam ekonomik sıkıntı var, var da adamın parası ödenmiyorsa, gideceği adres belli, yol bu, gitmesin mi? O zaman parasını zamanında ödeyin kardeşim! Quaresma sıradan bir oyuncu değildir, yıldız, yıldız... Kamp kadrosuna alınmamama kararına tepkilerin artması üzerine, Portekizli oyuncu ile ilgili geri adım attılar. Arkadaş, bir kararı alırken, söz konusu Quaresma ise sabahlara kadar düşüneceksiniz. Öyle iki ileri, bir geri olmaz!
Dememiz o ki, gönderilecekler neredeyse bir takıma eşit, peki bunların yeri nasıl dolacak? İşte en büyük sıkıntı burada yatıyor. Valla Güneş hocanın nasıl bir rapor verdiğini merak ediyorum, yönetim kanadı ara transferde nokta atışı yapmak zorunda. Öyle kenarda-köşede kalmış yeni oyuncuların zorlu ikinci yarıda Kartal’a yararlı olacaklarına beni kimse inandıramaz. Öyle anlık kararlarla ‘pat’ diye transfer yapılmaz, plan-program işidir, yoksa yine elinizde patlar!
Serdar Aziz’in profesyonelliği!
Özellikle futbol profesyonellerin oyunudur, kurallarına harfiyen uyacaksınız, öyle yan gelip yatamazsınız! Galatasaray’da sürpriz şekilde patlak veren Serdar Aziz krizi ayrılıkla sonuçlandı. Serdar Aziz yetenekli bir savunma oyuncusu, inkar edemeyiz, gönderildiği anda başta Beşiktaş ve Kasımpaşa’ya yelken açar. Çünkü bu tip tecrübeli bir savunmacıya ihtiyaçları var.
Bu madalyonun bir yüzü, diğer yüzü ise Serdar Aziz’i yakinen ilgilendiriyor. İlk yarının son haftasında arkadaşımız rahatsız olduğunu ileri sürerek, kadroya girmiyor. Olabilir, ne var ki Maldivler’de ortaya çıkıyor! Üstelik bunu da Instagram’da paylaşıyor! Acelen neydi, son maçı hiç olmazsa tribünden izle, arkadaşlarınla birlikte ol, sonra tatiline git kardeşim! Fatih Terim hocamız, her şeyi affeder, bunu görmezlikten gelemezdi ve Serdar’ın biletini kesti. Özet, nerede kaldı kaldı senin profesyonelliğin?
Robinho tam isabet
Yaşını başını almış, emekliliği gelmiş oyunculara külliyen karşı çıkmışımdır. Şöyle ligimize bakın, neredeyse emekliler yeri olmuş! Ne var ki bazı istisnalar var, örneğin Sivasspor’dan Başakşehir’e transfer edilen Robinho... Valla, oynadığı futbola baktığınızda ona kimse 34 yaşında diyemez. Tekniğini bir kenara bırakın, koşularıyla, attığı gollerle, gençlere adeta taş çıkartıyor...
Sivasspor’daki başarısını Başakşehir’de bir tık yukarı çekeceğinden bir milim kuşkum yok, görünen köy de kılavuz istemez. Abdullah Avcı hocamız, bir söyleşide ilk kez şampiyonluktan söz etti. Öyle ki, “inanıyorum” dedi. İnanmak başarının yarısıdır, değil mi hocam? Edin Visca, 6 yıldır Başakşehir’de, başarı çizgisinden bir millim uzaklaşmadı, şimdilerde Fenerbahçe’nin radarına girdi, pazarlıklar sürüyor, çünkü rakam yüksek! Olur mu, olmaz mı, bilemiyoruz, bildiğimiz bir gerçek Visca tam bir takım oyuncusu, liderlik özellikleri de artısı.
Karaman büyük iş yaptı
Valla helal olsun Ünal Karaman hocamıza... Sezonun ilk yarısında büyük sıkıntılar yaşadı, kötü sonuçlar aldı, umutsuzluğa yelken açtı. Buna karşın hiç pes etmedi, bildiği doğrulardan bir milim ödün vermedi, Trabzonspor’u ikinciliğe taşıdı.
Bana göre ilk yarının en başarılı hocalarından biri Ünal Karaman’dır. Hazır teknik adamdan söz açılmışken, bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. Takımı tepeden-tırnağa yıldızlarla donatın, yani hepsi nokta atışı transfer olsun. Espri, ama o takımı ben bile çalıştırırım... Önemli olan elindeki malzemeden, iyi bir takım çıkarmaktır. Bir yanda ekonomik krizle boğuşacaksınız, diğer yanda rakiplerinizle yarışacaksınız, kolay mı? İşte Ünal Karaman ve ekibi bunu başardı, Trabzonspor üzerine karamsar tablolar çizenleri ters köşe yaptı! Bunun içindir ki, Karaman hocamız alkışı da, övgüyü de fazlasıyla hak ediyor.