Arda Turan açık sözlüdür, politik konuşmaz. Neyse onu söyler, birileri gibi, yan yollara sapmaz!
Arda, Barcelona'daki söyleşimizde, "Andorra'yı sıkıntısız geçeriz, Macaristan'ı da sahamızda yeneriz, yeniden yukarıyı yakalarız" deyince, araya girip, "Fakat kaptan, Macaristan o kadar kolay mı? Ya puan kaybedersek" hatırlatmasını yapmıştım. Arda "Asla ağabey" diyerek 3 puana olan inancını dile getirmişti.
Arda hırslı oyuncu, yenilgiyi kabul etmeyen yapısı var. Ancak ne yalan söyleyeyim, onun kendine olan güveni, bize de pozitif yansımadı değil. Yani, bizi de havaya soktu. Eee 'inanmak" başarmanın "yarısı" değil midir?
Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı, Brezilya'yı mucizelere bıraktık! Puan kaybını hak ettik mi? Asla...
Elemelerdeki en kaliteli oyunumuzu ortaya koyduk.
Milliler beraberliği asla haketmediler. Arda'nın reklam panolarını tekmelemesi hırsının, kazanma isteğinin yansımasıydı.
Eee futbol bu, olmayınca olmuyor...
Bir de takım savunmasını iyi yapamıyorsanız ki, yapamıyoruz malesef, hayal kırıklıklarına yelken açarsınız!
Vay Avcı'ya vay... Teker kırıldı bir kere, yol gösteren şimdilerde çok olur!
Sehpalarını kurdular, Abdullah Avcı'yı ipe çekmeye hazır, birçok kalemşör var!
Biliyorum, Alper Potuk kanadından Avcı'yı vuracaklar! Vay efendim, Umut , ya da Nuri dururken, niye Alper Potuk diyecekler!
Peki, maçı üç puanla bitirseydik, Avcı ve ekibine alkış tutmayacak mıydık?
Elbette...
Federasyon kanadı Avcı'nın arkasında şimdilik! İstikrardan yanalar...
Andorra ile Eylül'de oynayacağız...Yani altı ay var maça...
Avcı bu süreçte baskılara dayanır mı, dayanmaz mı, çabuk pes eder mi, bilemiyoruz.
Bizim düşüncemiz mi? Pes etme, dayan Abdullah hocam...