Başkan Fikret Orman’ı gençliğinden bu yana iyi tanırım. Rahmetli babası Abdülkadir Orman, efsane başkan Süleyman Ağabey’in yönetimlerinde yer aldı. Hani sosyal yaşamımızda bir atasözü vardır, sıkça kullanırız, “Armut dibine düşer” diye... Rahmetli Orman belki başkanlık yapmadı ama oğlu Fikret Orman babasının izinden gitti, o koltukta 6.5 yılı geride bıraktı.
Başkan Orman’ın gözü karadır, bir gecede karar verdi, başkan seçildi. Büyük cesaret örneği sergileyerek 2 Haziran 2013’de tarihi İnönü Stadı’na da ilk kazmayı vurdu. Bir yandan takım yarışacak, diğer yandan stadı bitireceksiniz, kolay mıydı? O süreçte Kartal, adeta ‘göçebe kuşlar’ gibi, ordan ortaya savruldu, bu handikaplara karşın iki yıl üst üste şampiyon oldu.
Mesleki yaşamım süresince hiç kimsenin savunuculuğuna soyunmadım. Neyse onu yazdık, çizdik, yorumladık. Yani, başkan Orman’ın savunulmaya gereksinimi yok, yaptıkları, başarıları ortada... Bunları yok sayıp, eleştiri oklarını yöneltmenin doğruluğu nereye kadardır?
Başkanı, değerli meslektaşım, ağabeyim Faik Gürses ile birlikte ziyaret ettik, çayını, kahvesini içtik. O yoğun trafiğinin içinde çok uzun da olmazsa sohbet etme şansı bulduk. Biliyoruz ki, başkan kalbinden ne geçiyorsa, hiç düşünmeden diline yansıtır, çekinceleri asla yoktur. Beşiktaş’a gönül veren binlerce taraftar, Kartal’ı hep zirvede görmek istiyor.
Kartal sendeledi, zirveden biraz uzaklaştı ya, taraftarın umutsuzluğa düştüğünü görüyoruz. Tamam, eleştirelim ama ağacı da kökünden sökmeleyim. Onca başarıyı yok sayarsak, vefasızlık olmaz mı?
Başkan kırgın, kızgın, öfkeli... Ancak öyle kolay kolay pes edecek bir fotoğraf değildir başkan Orman... Kongre hazırlıklarını sürdürüyor. Transferdeki politikası da belli ama diline yansıtmadı, sadece “hocadan gelecek raporu bekliyorum” diyerek, klasik yanıt verdi!
Başakşehir=Sevgi
Süper Lig’de takımların sıralamasına baktığımız zaman ilginç bir tablo var. Başakşehir’in en yakın rakibine altı puanlık avantaj sağlaması benim için sürpriz değil... Tam tersi bir ‘devamlılığın’ ürünüdür. Büyük taraftar kalabalığından yoksun Başakşehir’in sürekli yarışın içinde olmasının temelinde, yapılanma, geleceğe dönük doğru hesaplar ve doğru atılan adımların yanı sıra, transferdeki nokta atışlardır. Diğer bir unsur ise, ‘sevgidir’, ‘takım ruhudur.’
Hele bir Avcı hocamız var ki, yazılı ve görsel medyada çok sesi çıkmaz, işine odaklanır, işini de iyi yapar. Teknik adam sirkülasyonu ortada... Biri gidiyor, biri geliyor. Sezonu tamamlayan bir elin parmaklarını geçmiyor! Avcı hoca, Milli Takım sürecini saymazsak, 11 yıldır Başakşehir’de... Kıssadan hisse!
Biraz daha cesaret
UEFA’nın Finansal Fair Play radarına takılan takım sayısı da oldukça fazla... Yazdık-çizdik, dört büyüğün ekonomik sıkıntıdan kurtulma uğraşlarını da gözlemliyoruz.
Büyüklerin borçlarını anımsatalım, sonra konumuza dönelim. Beşiktaş’ın 2.1, Fenerbahçe’nin 3.5, Galatasaray’ın 2.8 ve Trabzon’un 1.2 milyar lira...
Görüyoruz ki, teknik adamlar altyapılardan yetişen genç yıldız adaylarına son haftalarda forma şansı veriyorlar. Ekonomik krizi aşmanın reçetesi bu gençlere sarılmak ve sayılarını yükseltmekten geçiyor. Risk alan, yüreğini ortaya koyan teknik adamlarımızı da kutluyor, “Biraz daha cesaret” diyoruz.
Karalar bağlamayın
Lig uzun bir maraton, üç puanlı sistemde öyle karalar bağlamaya gerek yok!
Örneğin Trabzonspor... Çok sıkıntılı haftalar geçirdi, gelgitler yaşadı, çıkışa geçti, ikinci sıraya yerleşti. Bu yarıda sürprizlerin en büyüğü Fenerbahçe’nin ligdeki konumudur! Düşünün 17 maçta 16 puan, üstelik kırmızı çizgide! Dememiz o ki, ligin ikinci yarısı da kıran kırana geçecek. Zirve yarışında Başakşehir tek başına değil, tam tersi çok ortak takım var. Anadolu’nun sesi çıkıyor, zorlu bir ikinci yarı herkesi bekliyor.
MİLLİYET lokomotiftir
‘Yılın Sporcusu’ ya da ‘Yılın Oscarları’ dediğiniz zaman MİLLİYET akla gelir, bu kulvarda rakipsiz hatta lokomotiftir, kimse eline su dökemez... 33 yıldır bu anlamlı çalışmanın içinde yer aldım, o heyecanı ödül alanlarla birlikte yaşadım. İmparator Namık Sevik’in başlattığı bu uzun soluklu maratonda bir çok müdürün katkısı var, yadsınamaz. Şimdi bayrak Tayfun Bayındır’a geçti, her yıl üstüne katarak başarıyla bunu yürütüyor. Kolay bir organizyon değildir Gillette-MİLLİYET Yılın Sporcusu düzenlemek... 65. yılımıza girdik, büyük jüri toplantısında adayları belirledi, top artık okuyucularımızda... Dedik ya, zoru başarmak bizim işimizdir. Biz MİLLİYET’iz, biz iyi bir takımız.