Beşiktaş sevdalıları 11 Nisan’da evlerine kavuşacaklar, hasretlerine son noktayı koymanın heyecanı içindeler şu sıralar.
İnönü Stadı’na 17 yaşında ‘çırak gazeteci’ olarak ‘merhaba’ dediğim günün fotoğrafı hafızamda kazılı. Dile kolay 43 yılım o stadın kah basın tribününde, kah soyunma odalarının koridorlarında geçti. Şeref Stadı ve Fulya Tesisleri bizim ikinci evimiz gibiydi...
Beşiktaş’a kimin bir çivi çaktığını, kimin çakmadığını en iyi bilenlerdeniz... Tesisleşme anlamında Efsane Başkan Süleyman Seba’nın hizmetlerini unutmak mümkün mü? Kulüp tarihinde Seba’nın yeri ayrıdır, yaşarken heykelinin dikilmesi, caddeye ve spor salonuna adının kazınması hizmetlerinin en büyük kanıtıdır. Bir kez daha Seba’yı saygıyla anıyorum.
Gelelim asıl konumuza... Üç yıldır önümüzü çeviren Beşiktaşlı taraftarların, ‘Stad ne zaman bitecek ağabey?’ sorusuyla hep karşılaştım. Dilimiz döndüğünce anlattık, ekonomik sıkıntıları öne çıkardık. ‘Bitecek arkadaş bitecek... 42 bin kişilik stat yapmak kolay mı?’ diyerek taraftarları teselli ettik, ama ikna oldular mı, hayır!
Başkan Fikret Orman stada ilk kazmayı vurdu, açılış tarihleri verdi, yetiştiremedi! Ne var ki gecesini gündüzüne kattı, orada yatıp kalktı, rötarlı olsa da üç yıl sonra açılış tarihi verirken, yüzünde müthiş bir başarıya imza atmanın mutluluğu vardı. Bakın arkadaşlar, böylesi modern bir stadı yapmak kolay mı?Ekonomik krize karşın, üç yıl gibi süreçte bu stadın yapılması ayrı bir ders konusudur.
Başkan inşaat mühendisi.... Böylesi bir stadın kaç yılda biteceğini bilmez mi? Bu süreçte başkanın uyguladığı politikanın temelinde ince hesaplar yatıyordu. Sponsordan gelen para akışı meydanda... Verilecek rakamlar da açık ve net. Ancak para akışını sağlamak ayrı bir beceri ister. Locaların ve kombine kartların satılmasıyla bu akış sağlandı. Orman’ın, ‘bugün-yarın’ demesinin temelinde bu yatıyordu. ‘Stat üç yıl sonra biter’ deseydi, locaları ya da kombine biletleri üç yıl önce kim alırdı?
Öğreniyoruz ki Başkan Orman’ın açılış tarihini açıklamasından sonra localara hucüm başlamış, ama yok bitti. Sırada 20’ye yakın işadamı bekliyor. Kombine biletler de tükenmiş, bir koltuk alabilmek için kulübün kapısını her gün bir çok taraftar çalıyor, ama yok... kimse kusura bakmasın ekonomik kriz ortamında İnönü’ye kazma vurmak mangal gibi yürek isterdi. Genç Başkan Orman kararlıydı, kazmayı vurdu ve üç yıl sonra ortaya harika bir eser çıkardı ve Beşiktaş’ın hizmetine sundu.
Bir söyleşimizde Başkan’ın, ‘En büyük hayalim Seba gibi olmak... Bana küçük Seba desinler, başka bir şey istemiyorum’ sözleri hâlâ kulaklarımda çınlıyor.
Evet, Başkan Fikret Orman’ın onca zorluğa, onca eleştiriye karşın stadı bitirmesini ayakta alkışlıyoruz, ona gönülden ‘helal olsun’ diyoruz. Başkan tıpkı Seba gibi tarihe geçmiştir artık... ‘Bitmez’ dediler, bitirdi. Sıra camida, onlara da büyük bir görev düşüyor. Fikret Orman’ın heykeli dikilmelidir. Hem de yaşarken, bu onuru fazlasıyla hak ediyor.
Sanlı ağabey
Vodafone Arena’da bizim tribüne Beşiktaş’ın tarihine geçmiş oyunculardan birinin adı verilecekmiş, duyuyoruz... Bu isme elbette başkan ve yönetim karar verecek, saygı duyarız, baştacı yaparız. Başiktaş’ın tarihine bakıyorum, en uzun süre forma giymiş Baba Hakkı’yı, Sanlı Sarıalioğlu ve Rıza Çalımbay’ı anımsıyoruz. Sanlı Kaptan altyapıdan yetişmiş neredeyse 20 yıl forma giymiş. Artı bizim kulvarda yıllardır Türk futboluna kalemiyle, yorumlarıyla katkı sağlıyor, üstelik kırmadan, dökmeden. Sanlı ağabeyin ismi bizim tribüne verilse fena mı olur? İnsanlar yaşarken bu onuru onlara yaşatmanın doğruluğunu savunanlardanım. Onunla yıllarca o statta başarıyı-mutsuzluğu omuz omuza yaşadık. Birlikte üzüldük, birlikte havalara zıpladık. Maçlarda bizim aramızdaydı hep ama ruhen sahanın içindeydi, maçı adeta oynar, kan-ter içinde kalırdı. Bizim aklımıza gelen ilk isimdir Sanlı ağabey, kimsenin de itirazı olmaz.
Yan yollara sapmayalım!
Derbi ertelendi, ortalık karıştı! Her kafadan bir ses çıkıyor, öyle senaryolar yazılıyor ki, ağzımız bir karış açık kalıyor! Hiçbir şey insan yaşamının önünde değildir. O şampiyon olmuş, bir başkası olmuş, bize ne! Keşke oynansaydı ama ortada ciddi veriler ve insan hayatı var arkadaşlar, neyi tartışıyoruz? Şimdi de erteleme maçının tarihi üzerine spekülasyonlar gırla gidiyor! İnce hesaplara hiç gerek yok, neticede bu bir oyun. İyi olan kazanacak, kaybeden için de dünyanın sonu olmayacak.
Bizim asıl sorunumuz terörse ki öyle, kenetlenmemiz gerekirken, ertelemeyi tartışıyoruz günlerdir, yan yollara sapıyoruz, inanılır gibi değil!