Üç yıldızı armasına takan Beşiktaş’ın bu başarısı belli ki yazılı ve görsel medya da manşetlerden inmeyecek. Doğrudur, hak ediyorlar. Bu başarıda herkesin tuzu-biberi var, kalkıp klasman yaparsak ayıp ederiz!
Ne var ki böylesi kurumları yönetmenin zorluğunu bilmeyen yok. Nereye varmak istiyoruz, köklü kurumları hele de üç büyükleri yönetmek mangal gibi yürek, bilgi-birikim ister.
Eğer başarıyı kantara koyarsak, bir numara Akaretler’de başkan Fikret Orman, iki numara Ümraniye’de teknik direktör Şenol Güneş gelir. Yönetim kanadı, futbolcu milleti, doktoru, masörü, antrenörü, malzemecisi... Böylesi, sorumluluğu fazla bir kurumu başarıya taşımak kolay mıdır?
Fikret Orman, hırslıdır, tez kanlıdır, tuttuğunu koparan, gözü karadır. Pes etme kelimesi onun lugatında yoktur. Bir yanda o stadı yapacaksınız, diğer yanda iki yıl üst üste şampiyon olacaksınız. Üstüne üstlük diğer yanda ekonomik krizi aşmanın yollarını arayacaksınız. Valla helal olsun.
Artı, yönetim kurulu üyeleriyle dirsek teması içinde olacaksınız, çatlaklara set çekeceksiniz! Kolay bir iş mi? Öte yanda yıldızlar topluluğu, yani egosu yüksek bir takımı yönetmek de farklı donanımlar ister. Sadece futbolu iyi bilmek yeterli değildir. Bir de yönetici yanınız olacak arkadaş...
Güneş’in sözleşmesi bir yıl uzatıldı. Başkan Fikret Orman da uzun soluklu olarak o koltukta oturacağına inanıyorum. Her ne kadar zaman zaman yıpransa da, gençliği ve de performansı bunu işaret ediyor. İşin özeti Fikret Orman ikinci Süleyman Seba olma yolunda koşar adımlarla gidiyor, her şey gönlünce olsun.
Necip’e 5 yıl, Güneş’e 1+1!
Kariyerinde iki kez üst üste şampiyonluk yaşayan Şenol Güneş’in Beşiktaş’ta göreve devam edip, etmeyeceği tartışılıyor. Aslında tartışılan, kalıp kalmayacağı değil, sözleşme koşulları...
Güneş neden gitsin? Şahane bir hava yakalamış, önünde Gordon Milne’nin yaşadığı rekoru egale etme şansı var. Ancaaak, bilinen gerçekleri de göz ardı edemeyiz. Bana göre top tamamen başkan Fikret Orman ve yönetiminde... Örnek mi? Necip’le 5 yıllık sözleşme yapıyorsun, peki hocaya gelince niye 1+1? Dememiz o ki, bir yıllık sözleşme teknik adamların uzun vadeli projeler üretmesine en büyük engeldir. Yani uzun vadeli program yapamaz, sıkışır, kalır. O seneyi kurtarır da ya gelecek yıllar? Yap iki yıl, hocanın da sizin de kafanız rahat olsun.
Haaa bir de işin parasal yönü var ki, işin en büyük zorluğu da burada yatıyor. Yönetim ne verir, hoca ne ister, bizi zerre kadar ilgilendirmiyor! Ancak rakamlar ortada, ne dersiniz sevgili yönetim... Konuya bir de bu pencereden bakmakta yarar var.
Kariyer meselesi
Lens’in Beşiktaş’a gelmek istemesi hiç de ayıp değil! Kalkıp ortamı yangın yerine döndürmenin anlamı da yok! Sonuçta sözleşmesi sona eren bir futbolcu, istediği yere gider.
Ama futbolcu da sonuçta kendini düşünecek. Parasına bakacak, ortamına bakacak, her şeyden önemlisi kariyerine bakacak. Sonuçta Kartal, Devler Sahnesi’de ülkemizi temsil edecek. O vitrinde herkes olmak ister. Lens de bunu düşünüyor olabilir.
Fütürist Kulaksızoğlu!
Mehmet Kulaksızoğlu, benim penceremden özel bir fotoğraftır. Candır, samimidir, dostluklara sıkı sıkı bağlıdır, yalanı-dolanı hiç yoktur. Öyle ki, içinden ne geçiyorsa diline yansıtır, yan yollara sapmaz, sözünü ‘pat’ diye söyler. Teknik adamlığı bir yana, geleceğe dönük öngörülerin isabet oranı müthiştir. Her sıkıştığımda hocayla sohbet ederiz, onun görüşlerini çok önemserim. Ağabey-kardeş gibiyiz, dostluğumuz uzun yıllara dayanır.
Nereye varmak istiyorum. İki sezondur Beşiktaş’ta, Şenol Güneş’in yanında... Bu iki sezonun hemen başlarında telefonu açar, “hocam bu sezon Beşiktaş ne yapar?” diye sorarım. O da “kafan rahat olsun, şampiyon oluruz” der. Dediği de hep çıktı. Öngörüleri, sezileri inanılmazdır:
“Ligin kırılma anı neresiydi diyorlar. Benim lugatımda kırılma anı diye bir şey yok. Örneğin geçtiğimiz sezonki şampiyonluk... Mustafa ile Cenk’in düğünlerini anımsayın. Oraya bütün personel davet ediliyorsa, futbolcusu, çaycısı, ocakçısı, temizlikçisi hepsi bu düğüne katılıyorsa... İşte bu aile ortamı şampiyonluğun en büyük müjdecisiydi. Biz şampiyonluğu o düğünlerde kutladık.”
Yani Ümraniye’de eksik-gedik, ekonomik sıkıntılar da olsa, müthiş bir takımdaşlığa vurgu yapıyor hoca... Sezon başında da Mehmet Hoca, “Yine biz oluruz” dedi ve oldu. Sıkıntılı süreçlerde bile Mehmet Kulaksızoğlu hep rahattı, çünkü öngörülerinde hiç yanılmadı.
Fransızca bir kelime var, Fütürist... Türkçe açılımı ise gelecekçi, yani geleceğe yönelik öngörülerde bulunan, senaryolar yazan, hep haklı çıkan... Bu fütürist kelimesiyle Mehmet Hoca inanılmaz örtüşüyor.
Sadece bu yönü mü? Yani futbolu iyi bilmesi mi? Hayır... Müthiş esprilidir. Onunla bir saat oturun, inanın ömrünüz uzar. Adam size moral şırınga eder. Hayata, yaşama hep pozitif bakan bir fotoğraftır Mehmet Hoca...