Valla futbol böyle bir oyun. Hani bir laf vardır; düdük çalmadan maç bitmez diye. İki farkı yakalarsınız, pozisyonlar üretir, kaçırırsınız, özgüven duygusunu üst seviyeye taşırsınız. İşte Galatasaray’ın ilk yarıdaki fotoğrafı bu. Önce Eren, ardından Bruma Aslan’ı, ayağa kaldırdılar, yılın ilk derbisinde müthiş avantaj sağladılar. İlk yarıda Beşiktaş mı? Valla ne siz sorun, ne de biz yanıt verelim! Eren’in attığı ilk gol hadi iş kazası diyelim, olabilir! Yasin vuracak, Caner’e çarpacak yön değiştirecek, top direkten Eren’in önüne düşecek, o dokunacak gol yapacak! Eee futbol işte bu, güzelliği de, çekiciliği de burada yatıyor zaten. Peki, Bruma’nın attığı ikinci gole ne demeli, böylesi bir golü halı saha maçında atamazsınız. Adam, siz deyin otuz, biz diyelim kırk metre topla dripling yapıyor, dört kişinin arasından sıyrılıyor, Fabri’nin solundan topu ikinci kez filelere gönderiyor. Peki, o dört oyuncu Bruma’ya refakat için mi çıktılar sahaya, birinin aklına Bruma’yı düşürmek gelmiyor! Üstelik skor henüz 1-0, haaa üç, dört fark önde olursunuz, bırakın gitsin amenna!
Güneş’in Talisca ve Aboubakar hamleleri maçı tersine çevirdi adeta. Maçı adeta tek kaleye çeviren Beşiktaş, ezeli rakibine öyle bir baskı yaptı ki, elleri-ayaklarına dolaştı! Marcelo ile farkı bire indiren Kartal, Cenk Tosun’un golüyle durumu eşitlerken, galibiyeti kaçırdı aslında. Hele hele Quaresma’nın uzatmanın son saniyelerinde kaçırdığı bir fırsat var ki, atabilse tarihe geçecek, olmadı, maçta dostça başladı, dostça bitti.
Peki şimdi Şenol hocaya sormak gerekir... İyisin, hoşsun, tecrübelisin, sahaya Talisca ile çıksan fena mı olurdu, güzel adam! Oğuzhan’ın haftalardır eski formunun çok uzağında olduğunu cümle -alem biliyor! Olcay, adeta sinir küpü, hakemlerle iletişimi hiç de hoş değil! Derdini anlatırken, adeta gözü dönüyor! Ya Caner’e ne demeli? O da başka bir alem... Sürekli itiraz, yani çenesine vurmuş, topunu oyna arkadaşım topunu!
Galatasaray, maç süresince maçı germe adına her türlü girişimi yaptı, psikolojik olarak Beşiktaş’ı oyundan düşürdü. Aslan’ın bu düşüncesine Kartal’ın da ayak uydurması inanılır gibi değil! Nitekim, rakibin bu anlayışı Beşiktaş’ta özellikle ilk yarıda stres ve de telaşa neden oldu dersek abartmış olmayız.
Derbilerde skor olarak geriye düşmek elbette dezavantajdır.Ne var ki, Beşiktaş ikinci yarıdaki mükemmel futboluyla, kurduğu baskıyla skor tabelasını eşitlemesi de bizce başarıdır.Haaa diyeceksiniz ki, sahanızda derbiyi kazanmak zorundasınız, doğrudur.Ama bazen evdeki hesap, çarşıya uymuyor!