Süleyman Seba, rekorları alt -üst etti, tribün baskısına hedef oldu, Beşiktaş defterini kapattı, evinin yolunu tuttu!
Serdar Bilgili verimli olacağı en iyi dönemde ‘hakaretler’ nedeniyle çabuk pes etti, köşesine çekildi!
Şimdi hedefte Yıldırım Demirören var.
Seçimlere şurada sayılı günler kalmış...
Demirören’i seversiniz sevmezsiniz, seçersiniz seçmezsiniz, başarılı ya da başarısız bulabilirsiniz.
Ama bir gerçek var ki, asla gözardı edemezsiniz.
Yıldırım Demirören seçilmiş bir başkandır.
Başka bir deyişle Beşiktaşlı taraftarın başkanıdır...
Şartlar ne olursa, olsun o makama saygı duymalısınız...
Beşiktaş taraftarı hem duyarlı, hem de çok duygusaldır.
Duyarlılıklarına lafımız yok, ama seçilmiş bir başkana ‘hakaret’ etmelerini nasıl geçmişte eleştirdiysek; bugün de, yarın da eleştirmeye devam edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.
Bugün Demirören var, yarın bir başkası olacak.
Bu bir bayrak yarışıdır.
Yalnııız her seçilen başkana, en ufak bir başarısızlıkta tepki koyar, hep bir ağızdan hakaret ederseniz, yarınlarda bu kulübü yönetecek ne başkan ne de bir yönetici bulabilirsiniz.
Başkan adayları, listelerine alacak yönetici bulamazlar!
Bu gerçeği de sakın ola unutmayın!
Elbette eleştiri hakkınız var, buna kimsenin gıkı çıkmaz.
Ancaak eleştiri başka, hakaret başka...
İkisini birbirinden iyi ayırmak gerekir.
Doğal tepkilerin de yolu-yordamı var.
2.5 ay sabredin, tatlı ve de örnek tepki gösterin, küfür-kafir Beşiktaş’ın işi olmamalı...
Başkanı, yönetimi istifaya çağırabilirsiniz, hatta seçmeyebilirsiniz.
Beşiktaş’ın yarınlarına yine sizler sahip çıkmak zorundasınız, hatta mecbursunuz.
Ama yol bu yol değil!