Bu oyunda yönetimler, teknik adamlar ve futbolcular elbette eleştirilecektir. Yeter ki eleştirirken, yan yollara sapılmasın, ağacı da kökünden sökmeyelim!
Örneğin Abdullah Avcı hocamız... Çok duygusal bir yapıya sahip olduğunu biliyorum... Beşiktaş’ta iş yaptığı dönemlerde kötü gidişatta tepkilerin geldiği anlardaki yüz ifadesiyle, bugünkü ifadesi arasında dağlar var. Şu bir gerçek ki, başarının temel taşları ‘moral-motivasyon’ artı ‘öz güvendir’... Bu duyguları taşıyan herkes başarılı işlere imza atar. Nitekim Avcı da Kartal’da büyük başarılara yelken açtı, hedefe doğru emin adımlarla yürüyor. Kaldı ki, elinin altındaki kadro öyle bol alternatifli değil, “yoktan var” ediyor, asla şikayetci de değil, belki de içine atıyor.
Neticede o da bu kulübün bir parçası, ekonomik sıkıntıyı bizler kadar o da biliyor. Yani Avcı’nın ‘bir eli yağda, diğer eli balda’ değil. Böylesi bir tabloda Kartal’ı zirveye ortak etmek yadsınamayacak bir başarı öyküsüdür.
Gelelim asıl konumuza... Kasımpaşa maçında Kartal’ı ipten çekip alan Umut Nayir’e... Sonradan üzerine koyabilirsiniz, ama yetenek doğuştandır, bunu bilir, bunu söylerim. Onun da tıpkı Fenerbahçeli Ferdi Kadıoğlu gibi yedekte oturtulması asla doğru değil. Tabi ki Burak Yılmaz’ın tecrübesi ve de yeteneği tartışılmaz. O zaman ikisini de birlikte oynatırsın, biri kaçırırsa, diğeri atar! Zirveye oynayan takımlar ki Beşiktaş öyle, topunuzla-tüfeğinizle takımı sahaya süreceksiniz. Geçtiğimiz sezonun etkili isimlerinden Ljajic’in formsuzluğu ortada, adeta çürük diş gibi, uğraşıyor-didiniyor, olmuyor, takımı eksik bırakıyor! Bilmem anlatabildik mi?
Bu anlamda Gökhan Gönül, Kartal’da bir örnektir... 34 yaşında ama gençlere taş çıkartıyor, formasının hakkını sonuna kadar veriyor. Helal olsun! Savunmada kademeye giriyor, arkadaşlarının açığını kapatıyor, hücuma çıkıyor, asistlere imza atıyor. Sadece o mu, ya Caner Erkin! Avcı, onun pozisyonunu değiştirdi, orta sahaya sürdü, verimini üst seviyeye taşıdı.
Ferdi yedek kalmamalı
Çevremde sadece bizim kulvarın fotoğrafları yok, sanat ve kültürle de iç içeyim, dostlarım var... Onlar da sadece sanata değil, birçok konuya duyarlılar, hele söz konusu futbol olunca, valla çok güzel yorumlar yapıyor, bu oyuna farklı bakış açısı getiriyorlar.
O kadar çok ki, hangisinin adını yazsam? Örneğin Bülent Bilgiç, sinema sanatçısı. Ama onun bir özelliği daha var, yıllar önce yazılı medyada spor muhabirliği apoleti de takan bir fotoğraftır, sıkı bir Fenerbahçelidir. Bilgiç, sosyal medya hesabında sarı-lacivertli takım ve Ersun Yanal ile ilgili bir yorum yapmış, hoşuma gitti, yazma gereği duydum. Bilgiç, Ferdi konusunda Yanal’ı yaylım ateşine tutmuş, bakın ne diyor; “İlk onbirde ileri uçta oynattığın futbolculardan eksiği yok, fazlası var bu gencin. 20 yaşında bu ülkenin değerlerinden biri olacak yetenekte ki Ferdi’yi görmezlikten geliyorsun. Ona, Fenerbahçe’ye ve Türk futboluna ihanet etme”...
Tabi ki, bu oyuna, sahadaki aktörlere herkes farklı bir pencereden bakabilir, yorumlar getirebilir. Neticede bu oyun göreceli bir oyundur, herkese göre değişir. Ama doğru birdir, kişisel olarak Ferdi’nin yedek oturtulmasına karşıyım. Takım arkadaşım Senad Ok’un bir haberi var, “Ferdi’den Kanada’ya hayır” başlıklı. Habere göre, Kanada Milli Takımı’ndan teklif gelmiş Ferdi’ye o da ‘olmaz’ demiş.. Hollanda Milli Takımı’nın alt yaş gruplarında forma giyen Ferdi henüz A takım tercihini yapmadı. Dileriz, bu tercihini Türkiye’den yana kullanır, ne dersin Şenol Güneş hocam? Haaa Ferdi’ye birçok ülkenin takımlarından da transfer teklifi var. Demem o ki, böylesi bir yıldız adayının yedekte oturtulması inanılır gibi değil!
Başkanın görevi çözüm üretmektir
Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi ile geçtiğimiz hafta bir söyleşi gerçekleştirdik, ses getirdi... Evet, Başkan Çebi zor bir süreçte bayrağı teslim aldı, bunu bilmeyen yok... Beşiktaş’ta ekonomik anlamda büyük bir kriz var, benzetme yerindeyse Çebi ve arkadaşları ‘ateşten gömlek’ giydiler! Bu yükün altından kalkarlar mı, nasıl bir çözüm üretirler, sıcak para akışı sağlarlar mı, bilemiyoruz. Bilinen tek gerçek, Mayıs ayına kadar kulübe 500 milyon lira civarında para gerektiğidir.
Dönelim başa... Başkan Ahmet Nur Çebi’nin söyleşimizde dile getirdiği sıkıntılara... Başkan, açık yürekli, açık sözlü, ne sorarsanız sorun, yanıtını veriyor. Ekonominin negatif olduğunun altını çiziyor... Buraya kadar her şey güzel. Peki sayın başkan bu göreve soyunurken, bu ekonomik tabloyu bilmiyor muydunuz? Tamam sıkıntılarınızı dışa vurabilirsiniz, ama bulunduğunuz koltuk ‘şikayet’ etmekten çok çözüm üretme, çare bulma yeridir! Artık olan olmuş, o koltuğa oturdunuz, takım arkadaşlarınızla kulübün ekonomisini düzlüğe çıkarmanın peşinde koşun! Bir deyim vardır başkan... ‘Borç yiğidin kamçısıdır’ diye...
Sivas ağır basıyor
Hiç kimse kalkıp, Sivasspor’un bugünkü başarısını öyle tesadüflere ve şansa bağlamasın, haksızlık edersiniz! Ortada iyi bir futbol ve müthiş bir emek söz konusudur. Rıza Çalımbay, benim penceremden özel bir fotoğraftır. O, bitmek-tükenmek bilmeyen çalışma enerjisini bir gün olsun kaybetmedi. Ona bizler ‘atom karınca’ yakıştırmasını öyle laf olsun diye yapmadık, çalışkanlığı ve hırsıyla bu apoleti aldı.
Süper Lig’in 14. haftasını geride bıraktık, Sivasspor zirvede, rakiplerinden üç puan önde. Kuşkusuz haftanın en kritik mücadelesi Sivasspor-Fenerbahçe maçıdır. İki takımın ofansif oyun anlayışı bu mücadeleye kalite katacaktır, taraflı-tarafsız herkes keyif alacak, kuşkum yok. Kim kazanır, kim kaybeder, kestirmek çok zor, skoru açık bir oyun. Yalnız Sivasspor, bırakın sahasını, deplasmanlarda da iyi futbol oynuyor, bu özelliği Fenerbahçe karşısında ağır basıyor, avantajlı. Artı, bir de iklim şartları var, skor hesapları yaparken, bunu da göz ardı etmeyelim.