Süper Lig’in zirvesi nefes kesiyor, alt tarafta ise yangın var!
Sezonun bitimine 10 hafta kala Fenerbahçe ve Beşiktaş şampiyonluk apoletini takma yarışında adeta yapışık kardeşler. Düşme potasına aday sayısı bol! Eskişehir, Sivas ve Mersin topun ağzındalar. Ne var ki, torbada tam tamına 30 puan var. Kayseri, Trabzon, Antalya ve Çaykur Rize bile tehlike sınırında!
Ligin fotoğrafı böyle... Bu da MHK’nin işini epey zorlaştırıyor. Dememiz o ki, MHK’nin hakem atamalarında yükü ağır, kılı - kırk yarmak zorunda! Ne var ki, bu kritik süreci omuzlayacak hakem sayısının bir elin parmaklarını geçmediğini sağır sultan biliyor!
Hakem değiliz, ama bizim de bir kantarımız var. Hakemlerimizin iyi niyetine asla lafımız yok. Uluslararası arenadaki gururumuz Cüneyt Çakır, maalesef iç hatlarda iyi değil!
Geriye ne kalıyor? Ali Palabıyık, Mete Kalkavan, Halis Özkahya, Bülent Yıldırım ve Fırat Aydınus... Form grafiklerinin diğerlerine oranla üst düzeyde olduğunu söylemeden de geçemeyiz.
Kritik haftalar ve maçların ağır yükünü bu beşli kaldırır diye düşünüyorum. Bu düşünce, asla yönlendirici ya da MHK’nin işine karışmak gibi algılanmasın. Sezon başından bu yana ‘sıfır’ hatayla maç yönettiklerini asla savunmuyorum. Elbette ufak-tefek yanlış düdükler çalmış olabilirler, doğaldır. Bizim penceremizden güven vermeleri yeter de, artar bile.
Güneş’e yakışıyor
Şenol Güneş’i yakinen tanırım. Açık sözlüdür, diline asla fren koyamaz, yalana-dolana ise hiç sığınmaz. Çabuk sinirlenir, yüz ifadesi serttir, öfkesini zaman zaman kontrol edemez, ama kalbi güzel duygularla doludur.
Eskişehirspor maçı sonrasında bir fotoğraf var, çok hoşuma gitti. Güneş hoca, sevinçlerini ve üzüntülerini pek dışa vurmaz, içinde yaşar. Futbolcularla birlikte tribünlerin önüne gelmesi ve galibiyeti taraftarla paylaşması pek alışık olmadığımız bir fotoğraftır! Güneş hocanın duygularını ilk kez dışa vurması, Beşiktaş’taki takımdaşlığın ne kadar üst düzeyde olduğunun en büyük göstergesidir.
En ufak puan kaybına ve yenilgiye asla tahammülü yoktur Şenol hocanın... Eee ne de olsa Karadenizli, fırtınanın içinde yoğrulmuş, kariyerine yeni bir başarıyı büyük bir takımda eklemenin telaşı içinde... Üzerindeki baskıyı da buna eklersek, fazla gülümsemesini beklemek hayalcilik olmaz mı? Buna karşın ‘gülmek’ taraftarıyla sarmaş dolaş olmak, üçlü çekmek ona çok yakışıyor. Böyle devam, aman nazar değmesin!
‘Donk bizde iş yapar’
Süper Lig’de bir bilinmeze doğru doludizgin koşan Galatasaray’ı kötü gidişattan ne Mustafa Denizli, ne de son dakikada transfer edilen Donk kurtaramadı.
Kasımpaşa’da oynadığı futbolla alkışları toplayan Donk’un yerinde yeller esiyor. Orada iyi, burada niye kötü, merak ettik! Bu sorunun yanıtını doğru adreste yani eski hocası Rıza Çalımbay’da aradık.
Deneyimli hocamız Çalımbay, “Bizde iş yapar ağabey” dedi. Şaşırdık, “Nasıl yani hocam?” dedik. Rıza hoca, “Yanlış anlaşılmasın, Donk çok yetenekli bir oyuncu... Ofansif özellikli bir oyuncudur. Ondan savunma yapmasını beklerseniz, asla verim alamazsınız” dedi.
İşin özeti, Galatasaray, maalesef Donk’u verim alacağı yerde, yani üçüncü bölgede kullanamadı. Kullanmayı bir kenara bırakın, yedeğe düştü! Fazla söze gerek var mı?
Kandırmakta ustasın!
MHK ile başladık, MHK ile devam edelim. 1 Aralık 2014 tarihinde Gaziantep’te oynanan maçta Burak Yılmaz’ın attığı gol sırasında Özgür Yankaya’nın “hayali şutu” hâlâ belleklerde! Aynı Yankaya’nın, maçlardaki gaflarıyla sosyal medyanın manşetlerine çıktığını, asistler yaptığını ne çabuk unuttunuz? Artı, Özgür Yankaya’nın uzun süredir Galatasaray maçlarına verilmediğini de biliyoruz. Ama MHK farkında değil!
Peki, bu atama neyin nesi arkadaş? Yankaya, gerçek penaltıyı es geçiyor, hayali bir penaltıya düdük çalıyor! Abdullah Avcı, isyan etmesin de kim etsin! Bak Umut kardeş, gol yollarında çıraksın, kendini yere atmakta ise ustasın! Emeğe ve rakiplerine biraz saygı göstersen, ne kaybedersin? Kendini bir tarafa bırak, hakemlerimizi de sürekli ateşe atıyorsun, farkında mısın?