Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Japonya ile oynadığımız hazırlık maçı beni taaa 21 yıl öncesine götürdü. Yani Güney Kore ve Japonya’da yapılan 2002 Dünya Kupası’na... Yorucuydu, oradan oraya, her gün neredeyse ülke değiştirdik, gelin görün ki bir o kadar da keyifliydi.
Japonya’yı o turnuvada 1-0 yendik, yenmesine de pek kolay olmamıştı. Samuraylar’da o yıllardan bu yana sadece isimler değişti, her alanda olduğu gibi müthiş disiplinliler, oyun sistemine sonuna kadar sadıklar. Kaldı ki rakibimizin birçok oyuncusu Avrupa’da top koşturuyor, artı apoletleri 4 Asya Kupası ve en önemlisi 7 kez Dünya Kupası’na katılmış olmaları, yani o kulvarın gediklisi. Çok çabuk ve teknik oyuncuları kadrosunda barındırıyor Japonya. Hazırlık maçı da olsa, rakip işini ciddiye alıyor, baksanıza Almanya’yı bile özel maçta 4-1 yendiler, Hansi Flick’in biletini kestiler!
Hazırlık maçlarında skor tabelasına pek takılmam, ancak ilk yarıda yediğimiz üç gol biraz ağır oldu! Adamlar pire gibiler, hem alan daraltıyorlar, hem hücumda çoğalıyorlar, hem de geri dönüşleri aynı, saat gibi tıkır - tıkır, işliyor, presleri ayrı bir dert, sanırsınız ki fazla oynuyorlar!
Tamam hazırlık, puan maçlarında forma şansı veremediğiniz oyuncuları kantara çıkarma fırsatıdır, eyvallah..
Ne var ki ekim ayında önce Hırvatistan, ardından da Letonya ile iki ciddi maçımız var. Acaba böylesi dişli bir ekiple oynuyorsak ki öyle, o iki puan maçının ideal 11’ini varsa tabi ki, sürsene sahaya kardeşim, neyin peşindesin? Yediğimiz gollere bakın, olacak iş mi? 15’te Ito perdeyi açtı, Nakamura 28 ve 36’da farkı üçe taşırken, 44’de Ozan Kabak, takımımızı umutlandı. Yediğimiz üç golün, savunma ve kaleci hatalarından kaynaklandığını da anımsatalım! Artı iyi organize olamadığımız gibi, bu yarıda rakibimize çok pozisyon verdik.
Kuntz’un Cengiz, Hakan, İsmail, Merih ve Altay hamleleri ikinci yarıda ay-yıldızlı ekibimizi ayağa kaldırırken, 61’de Bertuğ savunmadan seken topu kafayla tamamladı. İşte sana aslanlar gibi Bertuğ, sağda, solda golcü aramaya gerek, yeter ki oynat! Örneğin Yusuf Sarı, asla yedek kalmayı hak etmiyor, keza Onur Bulut’u çanta gibi yanında taşıma!
Oyun disiplininden asla kopmayan Japonya’nın iki topu da direkten döndü. Bu hamleler bizi rakip alana taşıdı, pas trafiğini artırdık, yüklendik, pozisyon ürettik, ancak beraberliği ararken, golü kalemizde gördük. 78’de Japonya bir fırsat buldu, İsmail Ito’yu indirdi, hakem penaltıyı gösterdi. Atışı aynı futbolcu gol çevirdi, farkı yeniden ikiye taşıdı.
Japonya’nın oturmuş bir oyun felsefesi var, asla taviz vermiyorlar. Keşke bizim de ideal bir kadro ve sistemimiz olsa! Puan maçlarında takımın sağıyla, soluyla oynamak risktir, bunu Ermenistan maçında gördük, dileriz Stefan Kuntz, dünkü maçtan dersler çıkarmıştır!