Bu köşeden gündeme dair yaptığımız yorumlar, bizlerin doğrusu... Ne var ki, zaman zaman karşı görüşler de gelmiyor değil. Farklı düşünceler, beraberinde doğruyu bulma adına elbette önemlidir. İlla bizim dediğimiz doğrudur diye bir kaide de yok.
Sıkı bir okuyucum var, ne yazarsam yazayım, mutlaka tersini savunuyor, olabilir, saygı duyuyorum. Geçen hafta Beşiktaş’ta Fabri’nin gidişiyle ilgili bir yorum yaptım. Ne demişiz; “Eğer ekonomik sıkıntınız varsa ki var, öyle sağda-solda yeni bir kaleci aramaya gerek yok...” Neden? UEFA’nın mali kriterleri ortada... Öyle şeyler duyuyoruz ki, kulüpler bırakın teknik kadro ve futbolcuları, personel maaşlarını ödemede bile zorluk çekiyorlar! Biraz daha ileri gideyim, 4 aydır maaşlar ödenemiyorsa, bu tabloda nasıl transfer yapabilirsiniz Allah aşkına? Ohh, oturtuğunuz yerden, “Yok kaleci şart, yok forvet şart, o şart, bu şart”, diye ahkamlar kesmenin doğruluğunu kim savunabilir? Para sizin cebinizden çıkmıyor ki, bilmem anlatabildik mi?
Artık kemer sıkmanın zamanı geldi de, geçiyor arkadaşlar? Çevirin yüzünüzü altyapıya, oraya yatırım yapın, taşıma suyla değirmen nereye kadar döner, pat diye durur bir gün! Dememiz o ki, madalyonun tersi hiç de öyle iç açıcı değil, neredeyse ekonomik olarak tıkanma durumuna gelmişler! Tüm teknik direktörler, kendi yağıyla kavrulmak, yani ellerinin altındaki oyuncularla sezonu tamamlamak zorundalar. Bizim de savımız Beşiktaş mevcut görüntüsüyle, sezonu sırtlayacak güçtedir. Öyle karalar bağlamanın da doğru olduğunu düşünmüyorum. Artı, Şenol Güneş gibi bir hocanız varsa, geleceğe umutla bakabilirsiniz, tecrübesiyle bu kadrodan yarışmacı bir takım çıkaracağından bir milim kuşkum yok. Yeter ki, bu ağır yüküne bir de ekonomik sıkıntılar eklenmesin! İşte asıl tehlike de burada yatıyor, bizden hatırlatması.
Yolun açık olsun Fabri
Fabri, kimine göre iyi kaleci, kimine göre, öyle aman aman bir yetenek değil! Bana göre ise adam gibi adamdır... Efendim, Beşiktaş’a vedasında gözyaşı döktü ya, sosyal medyada farklı görüşler yazıldı-çizildi, öyle ki o fotoğrafla alay bile ettiler! Duygusallığını paraya bağladılar! Ne kadar ayıp? Arkadaşlar hepimiz insanız etten-kemikten yapıldık, yani hepimizin duyguları var. Fabri, Beşiktaş’ta görev yaptığı süreçte, yaşanmışlıkları, kurduğu dostlukları, anılarını bırakarak ayrıldı ülkemizden. Giderken de duygusal anlar yaşamasından doğal ne olabilir? Ekmeğini yediği, suyunu içtiği Kartal Yuvası’ndan İngiltere’ye kanat çırptı. Kendisine yeni takımında başarılar diliyorum, yolun açık olsun güzel adam.
F.Bahçe başarabilir
Süper Lig yarın Ankaragücü-Galatasaray maçıyla start alacak, zorlu bir sezon takımları bekliyor. Şu sıralarda Beşiktaş ve Başakşehir, UEFA Avrupa Ligi’ne girmenin mücadelesi içindeler. Fenerbahçe ise Devler Lig’ine girmenin hesaplarını yapıyor. Sarı-Lacivertli ekip, Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda Benfica karşısında kantara çıktı, ilk yarıda rakibini zorladı, ikinci yarıda tek golle kaybetti, umudunu rövanşa taşıdı. Yenilen tek golde sadece Volkan Demirel’i suçlamak yanlış olur, bir de kurtardığı kritik pozisyonlara bakın. Fenerbahçe her yönüyle, yönetimiyle, teknik kadrosuyla, futbolcusuyla, oyun sistemiyle yeniden yapılanma içinde. Phillip Cocu, yeni bir teknik adam, o da ideali arıyor. Yeni olduğu için, kredisi de var! Kadro seçiminde hatalar yapsa bile, şu aşamada göze batmaz, kimse gıkını çıkaramaz!
Örneğin Cocu’nun takımı sahaya forvetsiz çıkarmasına şaşırdım. Soldado, forvet değil mi? Efendim, elinde sakatlığı var, o zaman niye yedek kadroya alınır! Yedekse, oynayacak durumdadır, niye değişim için 74 dakika bekledi? Bu işin bir yanı, Benfica elbette iyi bir takım, Fenerbahçe’ye oranla bir tık yukarıda, ama asla yenilmeyecek bir ekip değil. Rövanşta iyi bir taraftar desteği verildiği taktirde ki tribünlerin tıklım-tıklım olacağı kanısındayım, Fenerbahçe’den tur için umudum var. Avrupa Ligi’ndeki temsilcimiz Beşiktaş, Linz’i konuk edecek, Kartal’ın rövanş için avantajlı bir skor alacağını düşünüyorum, bu gücü de var, tersi sürpriz olur! Başakşehir, Premier Lig temsilcisi Burnley’ı konuk edecek... Rakip güçlü biliyoruz, ama Başakşehir’e de güveniyoruz.
Kupaların efendisi
Türkiye Kupası ve TFF Süper Kupa’yı müzesine taşıyan Akhisar’ın bu büyük başarısını asla rastlantı olarak göremeyiz, görürsek ayıp ederiz. Ortada bir emek var, alın teri var, en önemlisi inanmışlık var, helal olsun onlara, alkışı da, övgüyü de fazlasıyla hak ediyor. Bu başarı, büyük takımlara ders niteliğindedir bizce! Akhisar’ın bütçesi ne kadardır, bilemiyorum, kendi yağıyla kavruluyor, nokta atışı transferler yapıyor, mütevazı bir kulübümüz. Ülkemizi UEFA Avrupa Ligi’nde temsil edecek olan Akhisar’la ne kadar gurur duysak azdır, yolunuz açık, şansınız bol olsun.