Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Oğuzhan Özyakup... 19 yaşında, sezon başında Arsenal'dan alındı. Orta saha olmasına karşın, ofansif ağırlıklı özelliklere de sahip. Trabzonspor maçındaki performansıyla öne çıktı, şimdi adından söz ettiriyor.
O maçı canlı izledim, her iki ayağını iyi kullanıyor, dikine oynuyor, oyun kuruyor, fırsat buldukça şutlar atabiliyor. İyi bir kumaşı var, gelecekte yıldız adayları arasına girecek gibi gözüküyor.
Biraz araştırdık, Oğuzhan'ın transferinin perde arkasını soruşturduk. Geçtiğimiz sezon birileri onu izlemiş, Beşiktaş'a önermişler. Yönetici Tamer Kıran, teknik direktör Samet Aybaba ve ekibine Oğuzhan'ın alınması için düşüncelerini söylemiş.
Aybaba ve ekibi, genç futbolcunun video kasetlerini izlemişler, beğenmişler ve alınması için gerekli işlemlerin yapılmasını istemişler.
Oğuzhan Özyakup'un genç Kartallar kervanına katılmasından sonra teknik kadro kolları sıvamış.
Neden mi?
Çünkü, Oğuzhan çok genç ve yetenekli... Ancak hem çok zayıf, hem de güçsüz... Teknik Direktör Samet Aybaba ve ekibi, genç futbolcuya özel çalışma programı hazırladılar. Fizik olarak çok zayıf olması nedeniyle çabuk sakatlanıyor. Bunu önlemek için de Oğuzhan'ı Ümraniye'de özel program uyguladılar, devam da ediyorlar.
Nasıl mı?
Recep Çetin'le sohbet ettik, o anlattı bize...
"Üç aydır çalıştırıyoruz. Fiziksel olarak çok zayıf geldi bize... Her antrenman öncesinde, omuz ve göğüs adalesinin güçlenmesi için dayanıklılık çalıştırmaları yaptırıyoruz. Ardından ağırlık istasyonuna giriyor, sonra bizimle birlikte antrenmana çıkıyor. İdman öncesi yapılan uygulama tam tamına 45 dakika sürüyor."
Recep Çetin'e, "Hocam bana göre Fernandes'i andırıyor. Küçük Fernandes" şeklinde bir benzetme yaptım, o da bana, "Valla doğru bir tespit yapmışsın ağabey. Özellikle iki ayağı iyi kullanıyor. Ayak içiyle vuruşları çok iyi. Fernandes'i andırıyor, ancak onun bir farkı var Fernandes'den... Fernandes yana oynuyor, o tam tersi dikine oynuyor. Ofansa da çıkıyor, şutlarda atabiliyor. Kumaşı iyi. Güçlenir ve de maç tecrübesi artarsa ki, artıracağız, üç ay sonra Türk Futbolu bir yıldız kazanır" dedi.
Biz de ne diyelim, inşallah Oğuzhan nazara gelmez, güçlenir. Beşiktaş da bir yıldız daha kazanır.

Haberin Devamı


BU NASIL BİR SENARYO!
Gelelim canımızı sıkan başka bir olaya... Yahu kardeşim bir oyuncuyu istemeyebilirsiniz, kapının önüne de koyabilirsiniz.
Buna asla lafımız yok...
Neticede son söz, yönetim ve teknik kadronundur.
Lafı uzatmayalım, şu kangren olmuş Quaresma olayına bakalım.
Adamdan indirim istediler, 750 bin euro yaptı, ama yönetim beğenmedi!
Bir kere göndermeyi kafaya takmışlar ya, ne yapsa boş!
Sonuç mu?
Quaresma indirim yapmaktan da vazgeçti, gitmeyeceğini açıkladı, ortalık yine karıştı.
Efendim, Trabzon maçından Quaresma yüzünden tribünler ikiye bölündü, kavga bile çıktı.
Ve her ne hikmetse etkili bir yönetici televizyona çıkıyor, Quaresma'nın geçmişte, bir malzemecinin üzerine çişini yaptığı, hatta tesislerde çıplak dolaştığı yönündeki iddialara, "Evet, ben de duydum" diyor.
Peki, kardeşim bu işlerin duyumla olmayacağını bilmiyor mu o sevgili yöneticimiz! Tabi ki olayın geçmişte olduğunu da söylemeden geçemiyor!
Ayıptır, ayıp!
Doğru mu, değil mi, insan bir araştırır.
At çamuru izi kalsın, misali...
Kaldı ki Quaresma'nın böyle bir şey yaptığına da kimse bizi inandıramaz. Yapsaydı, bugüne kadar kokusu çoktan çıkardı!
İşin perde arkası farklı... Quaresma'yı itibarsızlaştırmak, taraftar ve kamuoyu önünde küçük düşürmek.
Ayıptır, ayıp...
Ne yani Quaresma 2.5 milyon euroya inseydi, ahlaklı mı olacaktı?
Bütün bu çirkin senaryolar sizin istediğini rakama inmediği için mi yazılıyor?
Valla kusura kalmayın, ama böylesi ucuz yöntemler, Beşiktaş duruşuna hiç mi hiç yakışmıyor!
Bir futbolcu krizini dahi yönetemiyorsunuz.
Bakın beyler, bu adam kimseye silah dayamadı, para konusunda... Neticede ortada bir akit var, bu aktin gereğini yerine getirmeye mecbursunuz.
Öyle ucuz yöntemlerle güya Quaresma'yı bıktırıp, gideceğini düşünüyorsanız, yanılırsınız?
Bunun en doğru yöntemi şudur, 'Gel arkadaş, al şu 2 milyonu, ya da biraz daha üstünü, sen sağ biz selamet" der, tokalaşır, veda edersiniz.
Yoksa adam takır takır parasını alır.
Vermezseniz, ikinci bir Ferrari olayı ile karşı karşıya kalırsınız!
Bizden hatırlatması, gerisi size kalmış.