Samet hocamız, Beşiktaş’ın ‘takım’ olma yolunda her geçen gün iyiye gittiğini söylüyor, söylemesine de sanırız, buna kendisi de inanmıyor, politik konuşmak zorunda kalıyor!
Öyle takım olmak kolay iş değildir, belirgin kriterleri vardır... Topları iyi kullanacaksınız, ayağa oynayacaksınız, pres yapacaksınız, yardımlaşacaksınız, hucüma çok adamla çıkıp, bol pozisyon üreteceksiniz. Hele hele takım savunmasını çok iyi yapacaksınız.
Beşiktaş’ın 14 maçlık karnesi, bu anlamda iyi değil... Baksanıza 14 maçta 32 gol atmış, kalesinde 21 gol görmüş... Bu tablo, Kartal’ın takım savunmasını oturtamadığının en belirgin göstergesi.
Hazır yenilen gollerden bahsetmişken şunun da altını çizelim. Büyük takımların, yabancı hakkını kalelerinde kullanmasına hep karşıyımdır. Alın size McGregor... Öyle aman aman özellikleri olan bir kaleci değil. Haa size üç- dört maçı alır, ligin en az gol yiyen kalecisi olur, hadi bunun su götürür yanı olur. Tam tersi, kaleye gelen her top, neredeyse gole dönüşmüş. Cenk, Milli Takım’a kadar yükselmiş bir kaleci, ama her ne hikmetse Beşiktaş’ta yedek! Bu nasıl bir çelişkidir?
Hasan Kabze’nin attığı gole bakın, Stancu yükleniyor, savunma dört kişi, onlar iki kişi... Kabze’nin golüne lafımız yok, ama Kartal’ın savunmasına söylenecek çok söz var. Büyük takımlar, böyle basit gol yemez. Yerseniz, ‘takım’ olmaktan da söz edemezsiniz!
Fernandes’in olmayışı Beşiktaş için müthiş bir dezavantajdır, doğrudur... Onun boşluğunu Oğuzhan, ‘kapatır’ diyenlerin karşısındayım. Kumaşı iyi, yetenekli, ancak çok genç, yani tecrübesiz. Kalkıp, onun omuzlarına tüm yükü bindirmek biraz haksızlık olmaz mı? Ortalarda fazla gözükmedi, ancak klas bir gol atarak, skor tabelasını değiştirdi, yetmez mi? Takım olarak kötü oynadı Beşiktaş, ancak çok iyi ve de kritik bir galibiyet aldı.
Gelelim Toraman’ın attığı gole... Bizce maçın en tartışmalı pozisyonu... Orta hakemin gösterdiği her sarı kart doğru, ancak, tarafsız olacaksak, ki öyleyiz, o gol pozisyonu bize göre ofsayt. Maalesef, yan hakem pozisyonu iyi süzemedi.