Fabri ne yapsın? Napoli’nin sayısız korner atışlarına hep set çekti, sağlam çıkışlar yaptı, rakibe gol fırsatı vermedi. Fabri ne yapsın? İki penaltıdan birini kurtardı. Koca doksan dakikada tek hatası kontrolsüz girişiyle rakibe kazandırdığı penaltıydı. Ne var ki, yaptığı hatayı, yaptığı kurtarışla affettirdi. Ya rakibin ürettiği net pozisyonlarına ne demeli? Savunmanın verdiği gedikleri, yine Fabri kapattı... Bir tek Caner’in eline-koluna sahip çıkamadı, rakibi çekmesine engel olamadı, hepsi o kadar!
Napoli grubun lideri, hücum presi çok sık kullanan, bunu pozisyon üretimine yansıtan bir takım. Yani, İtalya’ya gidip, böylesine donanımlı bir takıma karşı kafa tutmak, puan, puanlar koparmak mangal gibi yürek ister. Eee bu işi de kotarsa, kotarsa Beşiktaş kotarır.
Adriano, aslında sol açık, ancak dün bir kez daha gördük ki, Şenol Güneş’in gizli golcüsü imiş, farkında değiliz! Adriano, Napoli karşısında gol perdesini açtı, görevini yaptı, hocasının güvenini yine boşa çıkarmadı, kutluyoruz.
Gelelim, haftalardır takıntısı olduğumuz, bir türlü çözemediğimiz Aboubakar’a... İki gol attı, Kartal’a grupta çıkma adına müthiş avantaj sağladı. Aboubakar’ın attığı ilk gole bakın, kaleci ile karşı karşıya ayağı kaydı, can havliyle dokundu, kalecinin eline çarpan top filelerle kucaklaşırken, o da şaşkın ördek gibiydi! Neyse ki, şeytanın bacağını kırarken, kafa golüyle de skoru belirledi, Kartal’ı Napoli’de üç puana uçurdu, alkışı da hak etti. Darısı iç hatlara, yani ligimize!
Rotayı hakeme çevirelim, verdiği iki penaltıya gıgımız çıkmaz, pozisyonları iyi süzdü, doğru kararlar verdi. Ancaak, Quaresma’nın ayaklarının yerden kesilmesini es geçti, o pozisyon döndü Beşiktaş’a gol oldu. Tolgay rakibi tarafından biçildi, faul tamam sarı kart yok. Hay boyun posun devrilsin, Sergei Karasev!
Tolgay Arslan, maçın en iyilerindendi bize göre... Quaresma’nın Adriano’ya yaptığı asist öncesinde Tolgay’ın pasını unutursak, ayıp ederiz. Böyle devam kardeş.
O niye yedek, bu niye ilk onbirde falan-filanı bir kenara bırakalım, galibiyete imza atanlar kadar, Şenol Hoca alkışı da, övgüyü de hak ediyor. Bildiği doğrulardan asla taviz vermiyor, haklı da çıkıyor. O zaman bırakalım Güneş hoca işini özgürce yapsın, ne dersiniz?