Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bizim kulvarda bazı fotoğraflar vardır, beynimize kazırız, onları asla unutmayız. Bu dünyadan göçüp gittiklerinde arkalarında hep güzel anılar, güzel dostluklar bırakırlar.
Oldum olası, sevdiğim dostlarım ve ağabeylerimin ardından birkaç kelam etmekte nedense zorlanırım, elim tuşlara gitmez. Ahmet Suat Özyazıcı da benim penceremden böyle bir fotoğraftır. Hani derler ya, "Adam gibi adam" diye... Bu söylem Özyazıcı ağabeyim ile müthiş örtüşüyor. 50 yıla dayanan gazetecilik mesleğimizde yollarımız çok kesişti, inanın ben böylesi pozitif, küçüğüne, büyüğüne saygılı bir adam görmedim. Trabzonspor'un tarihine kazınmış bir isimdir Özyazıcı... Öyle ki bordo-mavili ekibe altın çağını yaşatan bir teknik adamdır.
Şöyle kariyerine bakıyorum, müthiş... 1973-1988 arasında 4 lig şampiyonluğu, 5 Cumhurbaşkanlığı, 3 Türkiye, 2 Başbakanlık ve Kıbrıs Barış Kupası'nı Trabzonspor müzesine taşımış bir isimden söz ediyoruz. Tamı tamına 15 yıllık süreçte hep yarışmanın içinde tuttu Karadeniz Fırtınası'nı...
Elbette efsane isimlerle yola çıktı, hepsi yerli, Karadeniz'in çocuklarıydı... Tabii ki öylesi kadroyu yönetmek, kolay değildir, ne var ki Özyazıcı bilgi, birikimiyle, bu oyunun içinden gelmiş olmanın avantajlarıyla apoletlerine o yıldızları yerleştirdi.
Kasket deyince, aklıma hep Ahmet Suat Özyazıcı ağabeyim gelir... Kasketiyle, babacan tavırlarıyla, pozitif enerjisiyle, esprileriyle, başarılarıyla Trabzonspor'un efsane ismidir, yeri de öyle kolay kolay dolmaz, dolmayacak.
Güle güle ağabey, gerek ben, gerekse spor camiası ve de Trabzonspor takımı ve kenti, seni asla unutmayacak. Mekanın cennet, ışıklar yoldaşın olsun.
***
Eleştiriye evet, hakarete hayır!
Dünyada eleştirilmeyen insan yoktur sanırım! Bu 'eleştiri' kelimesi her iş kolunda vardır, olmaya da devam edecektir.
Eleştirinin temel amacı yol göstermektir... Ne var ki günümüzde, özellikle bizim kulvarda, eleştiri kelimesi asıl bağlamından koparılıyor, neredeyse hakaret ifadeleri kullanılıyor! Eleştiri, eleştiri olmaktan çıkıyor, ağacı kökünden söküyoruz, bu anlamda hiç kimse elimize su dökemez, maşallahımız var!
Spor kulüplerimiz büyük kurumlardır, başkanları ve yönetim kurulları sırf o renklere hizmet etmek için görev alıyorlar. O kurumun menfaatlerini savunuyorlar, hak peşinde koşuyorlar. Artı o kurumu ayakta ve yarışmanın içinde tutmak kolay mıdır?
Elbette zaman zaman gerek söylemlerde, gerekse icraatlarda hatalar yapılıyor, bu işin doğasında var. Sıkça kullandığımız bir deyim var, "Dilin kemiği yoktur" diye! Bazen o yoğun trafikte hatalı bir cümle kurarsınız, vay sen misin kuran, hoppp cümle-alem ayağa kalkar, eleştirinin dozunu kaçırırlar, yan yollara saparlar!
Biliyorum ki, 'adres neresi' diye içinizden geçiriyorsunuzdur. Öyle belirgin bir adres yok, bu düşüncem tüm kulüp başkan ve yönetimleri için geçerlidir, senaryolar üretmeyin!
Başkanı veya yönetimi beğenmiyorsanız, icraatlarına onay ve oy vermezsiniz, seçmezsiniz buna gıkımız çıkmaz. Ancaakkk eleştirirken çizgiyi aşar, hakaret ederseniz, orada duracaksınız, öyle yağma yok!
***
Lütfen bilime kulak verelim
Hadi siz gelin, bir iki kelam edin, hem de ülkemizin yaşadığı böylesine acılı ortamda. Tam 'bitti' derken, önceki gün ardı ardına iki büyük deprem daha yaşadık, yine canlar kaybettik, ağır yaralı insanlarımızın sayısı giderek artıyor.
Bu acılı günleri atlatır mıyız, valla atlatırız, kişisel olarak umutluyum, böylesi acılı tabloları bir daha yaşamak istemiyoruz. Birlik, beraberlik içinde yeniden ayağa kalkarız, yaşama tutunuruz, çünkü biz büyük bir ülkeyiz, her şeyin en güzelini hak ediyoruz.
Bu tip acıların yaşandığı ortamda bir söz var, "Deprem öldürmez, çürük bina öldürür" diye... Bunun örneklerini görüyoruz, yaşıyoruz. Lütfen bilim insanlarımızın uyarılarına, öngörülerine kulak verelim, depremin yıkamayacağı, faylardan uzak evler inşa edelim, yeter artık yeterrrr!
***
GÜZEL SÖZLER
"Kaldı işte; çayımız bardakta. Çocukluğumuz sokaklarda. Mutluluğumuz kursağımızda, sevdiklerimiz uzaklarda. Gülüşlerimiz fotoğraflarda..."
NAZIM HİKMET