Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir yönetici, diyor ki, “Schuster’den ofansif futbol oynatmasını biz istedik, hay demez olaydık”.
Önce şaka yapıyor sandım, meğer ciddiymiş!
O zaman adama sorarlar Schuster’i niye aldınız? O kadar biliyorsanız, çıkıp takımı siz çalıştırın, siz taktik verin!
Ofansif futbol denince akla Mustafa Denizli gelir. Az mı eleştirildi bu yüzden. Beşiktaş’ta da bu sistemi bir süre denedi, baktı olmuyor, çark etti, savunmayı sağlama alırken, oyuncu tercihlerinde hep ‘devamlılığı’ ön planda tuttu. Bu değişim beraberinde iki kupayı da getirmedi mi?
Ya Schuster efendi?
Her maça farklı kadro, adamın lugatında ‘istikrar’ kelimesine yer yok. Bildiğini okuyor, tepeden-tırnağa faul!
Eeee bir teknik adama böylesi teslim bayrağını çekerseniz, olacağı da buydu!
Tayfur Havutçu’yu tribüne gönderiyor. Kamp yok, hadi bunu da geçtik, takımı deplasmanlara günü birlikte götürüyor! Yönetimden biri çıkıp, ‘Ne yapıyorsun, böyle riske girilir mi?’ diyemiyor!
Koca Beşiktaş’ın düştüğü hale bakın!
Schuster efendinin kaprisleri uğruna koca bir takım eriyor.
Başkan köşesine çekilmiş, olan - biteni bizim gibi seyrediyor!
Gaziantep Büyükşehir takımında tek ‘yabancı’ yok, hepsi yerli malı... Çıkıyor, korkmuyor, aslanlar gibi oynuyor, kazanıyor
Tabata’ya bakın... Antep’teki futbolunun yarısını bile oynamıyor! Diyeceksiniz ki, Beşiktaş koşuyor, mücadele ediyor, ofansif oynuyor, risk alıyor.
Doğru...
Ortada galibiyet yoksa, gerisi hikaye!
Özgüven ve istikrarın olmadığı ve de kafasına göre takılan bir hocanın olduğu yerde bu sonuçlar asla sürpriz değildir bizce!
Evet, Beşiktaş’ta durum vahim, karizma kelimenin tam anlamıyla yerle bir...