Stefan Kuntz, ‘Karamsarlığa gerek yok’ diyor, haklı, ancak görünen köy de kılavuz istemez! Şu Ermenistan maçına rotayı kıralım, ne demek istediğimiz anlaşılır.
Kuntz’un sahaya sürdüğü 11’e bakın, yeter! Örneğin Kuntz’un çanta gibi yanında dolaştırdığı Abdülkerim Bardakçı, Galatasaray’da müthiş oynuyor, çıtayı her geçen gün yükseltiyor, gelin görün ki yedek, olacak iş mi bu? Kadrodan çıkarıldı, yapılan açıklamalarda ailevi nedenler olduğu söyleniyor... Keza Kerem Aktürkoğlu darbeye dayalı sakatlığı nedeniyle kamptan ayrıldı. Valla huyluyum, kafamda hala yanıtını bulamadığım sorular var!
Artı Onur Bulut, Şenol Güneş ondan asla vazgeçmiyor, her daim sahada. Kaldı ki ay-yıldızlı ekibin sol tarafında sıkıntı olduğunu gördük, orayı parselleyecek Onur ne güne duruyor? İşin özeti, yürüyenleri sahada tuttu, koşanları, çalışanları, ter dökenleri kenara aldı, sevsinler senin oyuncu hamlelerini!
Siz karamsar olmayabilirsiniz, ama bizler karamsarız, şu gruptan çıkamazsak, bunun tek sorumlusu Stefan Kuntz ve yanlış oyuncu tercihleridir. Çünkü grubumuzun iki favorisi Hırvatistan ve Türkiye’dir, fotoğraf gayet açık ve net. Liderliği Hırvatistan’a kaptırdık, rakibimizle 12 Ekim’de deplasmanda kritik bir maç oynayacağız. Hırvatistan, Ermenistan’ı tek golle geçti, geçmesine de sayısız fırsatları kullanamadı. Demem o ki işimiz zor, o deplasmandan puan ya da puanlarla dönmek zorundayız. Kolay mı, elbette değil. Karamsarlığımız, kredimizi elimizle ve de yanlış kadro tercihleriyle harcadık da ondandır!
İstifa edersin veya etmezsin, o senin bileceğin iş! Ancak kapalı kapılar ardında yerine geçecek isimler konuşuluyorsa ki, öyle laf olsun diye yazılıp çizilmiyor. Tüm bu gelişmeleri kalkıp ‘palavra’ diye nitelendirmek gerçekleri sümen altı etmektir! “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” sayın Kuntz. Ben de size bu atasözümüzü anımsatırım. Anlamını bilmiyorsan, en yakınındakilere sorabilirsin, sana anlatır!
Japonya yenilgisinden sonra Kuntz, “Sürekli ben sorgulanıyorum ama, yüzde 100’ünü vermeyenler var” dedi, hadi buyrun buradan yakın! Tabii ki sorgulanacaksın, oranın teknik patronu sensin, biz miyiz? Topu öyle taca atma, çık kimlerse onları açıkla. Ya da alma kadroya, elini tutan mı var?
Benim adayım
Gerek sosyal, gerekse yazılı ve görsel medyada, Stefan Kuntz’un yerine geleceği ileri sürülen adaylara bakıyorum da yine fallar açılıyor! Yönetimlerin işine karışmak gibi bir derdimiz yok, kimi isterlerse onu getirsinler! Onu gönderin, bunu getirin demek tarzım değil.
Ne var ki benim de görüşlerim var ve bunu ortaya koymakta sakınca görmüyorum. Yerlici olduğumu cümle alem biliyor. Kaldı ki Milli Takım ülkemizin bir numarasıdır, öyle önüne gelene teslim edilemez! Stefan Kuntz benim gözümde hala ‘çırak’, kişiliğine asla lafım yok, ancak bu kulvar, ustaların işidir, bunu bilir, bunu söylerim.
Ay-yıldızlı ekibimizi başarıya yerli ve ustalar taşıyabilir. Geçmişte bunun örneklerini çok gördük. Mustafa Denizli, Fatih Terim ve Şenol Güneş gibi bizleri yıllarca peşlerinde koşturan hocalarımız varken, niye yabancı arkadaş?
Benim kantarımda ay-yıldızlı ekipte bugüne kadar şans bulamayan Rıza Çalımbay, Sergen Yalçın ve Aykut Kocaman ağır basıyor, onlar ne güne duruyor? Rıza Çalımbay bu oyunun Atom Karıncasıdır. Çalımbay, gecesini gündüzüne katarak en zor şartlarda, üstelik kısıtlı bir kadroyla Sivasspor’u Avrupa’ya taşımadı mı, taşıdı? 2021-22 sezonunda 26 Mayıs 2022’de finalde Kayserispor’u yenerek Ziraat Türkiye Kupası’nı kazanması bana göre tarihi başarıdır. Eğer başarı kriter ise Rıza Çalımbay benim en büyük adayımdır, hak ettiğini düşünüyorum. Ancak görüyoruz ki bu kulvarda en büyük kriter ‘torpil’ maalesef!
Hoş geldin güzel adam
Beşiktaş’a transfer edilen oyuncuların neredeyse tamamının kariyerleri gün gibi ortada. İnce eleyip, sık dokuyan, nokta atışı yapan yönetimi kutluyorum. Bu kervana Gökhan İnler de eklendi. İnler 1 yıl top oynayacak, ardından da sportif direktörlük görevini üstlenecek. Bilmeyenlere anımsatayım, Gökhan İnler sıkı bir Beşiktaşlı’dır. Metin-Ali- Feyyaz hayranıdır. Öyle ki bu üç efsane ile televizyonda yayın yaparken, stüdyonun kapısından nasıl içeri girdiği hala gözlerimin önünde. Yuvana hoş geldin güzel adam, yolun açık, şansın bol olsun.
Güzel sözler
“Mutsuz olmak, ama her şeyi bilmek, mutlu olup aptalca, yaşamaktan iyidir...” - Dostoyevski