Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başakşehir, Sivasspor, Göztepe ve Kasımpaşa... Bu takımlar size neyi çağrıştıyor, sevgili okuyucularım? İster inanın, ister inanmayın, Süper Lig’de kasasında para ve sıfır borcu olan takımlarımız. Herkesin parası tıkır-tıkır ödeniyor, hiçbir futbolcu UEFA’nın kapısını bilmiyor...
Ya diğerleri? Ne siz sorun, ne ben söyleyeyim... Benzetme yerindeyse uçan kuşa borçları var, yöneticiler sürekli UEFA’nın kapısını çalıyor, çözüm arıyor, sözün kısası başları oldukça dertte! Eeee hani o arka bahçeniz, yani altyapıları görmemezlikten gelirseniz, gırtlağa kadar borca saplanır, kalırsınız!
Yıllardır bu mesleğin içindeyim, Beşiktaş’la olan birlikteliğim neredeyse 46 yıla dayanıyor... Takımlarımızda tek-tük yabancıların olduğu yıllarda, altyapıdan yetişen, A takımla başarıdan başarıya koşan oyuncularımızı hatırlıyorum. Örneğin Beşiktaş, altyapısayla, hocalarıyla, yetiştirdiği oyuncularla, bir numaraydı, birçok takıma da örnekti. Lafı eğip-bükmeden, günümüze dönelim, bugünkü ekonomik tablonun içler acısı olmasının tek nedeni, sağda-solda köşede kalmış, emekliliği gelmiş yabancıların transferidir.
Elbette altyapısını gözardı etmeyen takımlarımız da var, Trabzonspor gibi... Cafer Tosun, Uğurcan Çakır, Hüseyin Türkmen, Abdurrahim Dursun, Cem Akpınar, Abdülkadir Ömür ve Abdülkadır Parmak, hepsi altıyapıdan A takıma çıkanlar. Görüyoruz ki, hepsinin maşallahı var, forma yansı buldukları anda, güveni boşa çıkarmıyorlar. Tabii ki bu gençlerin takıma kazandırılmasında kuşkuşuz teknik direktör Ünal Karaman’ın müthiş katkısı var, bunu da görmezlikten gelemeyiz. Bu anlamda Karaman, örnek alınması gereken bir fotoğraftır bence. Hem yarışmacı ve zirveye oynayacaksınız, hem de altyapıdan oyuncuları yukarıya taşıyacaksınız, kolay mı?
Başlı başına risktir bir teknik adam için. Karaman işin kolayına kaçar, yetenekli yabancıları kadrosuna katar, zirveyi kovalar, ipi göğüsler, kimsenin de çıkmaz! Karaman bir yandan yarışan bir Trabzonspor, diğer taraftan kulübün ekonomisine katkıda bulunan bir teknik adamdır... Bordo-mavili ekip, zirvenin adayları arasındadır, iyi kadrosu var, etkili futbol oynuyorlar. Beşiktaş’a gelince, kuşkusuz Abdullah Avcı’nın da bir gözü altyapıda, çünkü kulübün ekonomik yapısını, sıkıntıları biliyor. Dememiz o ki,
Avcı’nın ‘bir eli yağda, diğer eli balda’ değil! Kısıtlı bir kadrosu var, alternatifleri çok değil, buna karşın altyapıdan Kartal Yılmaz ve Erdem Seçgin’i yukarı taşıdı, iyi de yaptı. Trabzonspor bu anlamdaki çalışmalarıyla, altyapısıyla bir numaradır, benim gözümde. Galatasaray’da da bu anlamda bir kıpırdanma var; Atalay, Yunus ve Emre göze batanlar, gelecek adına umut verenler.
İşin özeti, yönetimler, teknik adamlar, arka bahçenize rotanızı çevirin, öyle işi bitmiş yabancıları alacağınıza altyapıya yatırım yapın, oradan genç yetenekleri Türk futboluna kazandırın. Ekonomiyi düzeltmenin asıl adresi altyapılardır. Biz yazıyoruz, çiziyoruz ama gelin görün ki derdimizi bir türlü anlatamıyoruz! Bildiklerini okuyorlar, abuk-subuk transfer politikası izliyorlar, borç batağında yüzüyorlar! Örnek mi, o kadar çok ki, hangisini yazsak?

Haberin Devamı

Yanal çözüm üretemiyor

Haberin Devamı

Anadolu takımları gerek kadrolarıyla, gerekse yabancı transferleriyle ‘çantada keklik’ olmaktan çıktılar! İç saha veya deplasman fark etmiyor, büyüklere kafa tutuyorlar, çoğunun gözü zirvede. Hani bir laf vardır, “Taşlar yerine oturur” diye... Valla, 12. haftadaki tablo bunun tersini ifade ediyor, sıkıntılı maçlar büyükleri bekliyor!
Bu uzun soluklu maratonda nefesi yeten, pes etmeyen takımların yarışın içinde olacakları bir gerçek. Örneğin Alanyaspor, müthiş bir çıkış yakaladı, zirveye oturdu, gelin görün ki saman alevi gibi, bir yandılar bir söndüler! Haaa zirve uzak mı? Asla, beş puan fark kapanır. Sivasspor, biraz farklı, iyi futbol oynuyorlar, öyle şansla falan değil lider oluşları... Taraflı-tarafsız herkesin beğenisini kazanıyorlar.
Gelelim Fenerbahçe’ye... Etkili bir kadrosu var, ancak o kadroyu teknik direktör Ersun Yanal’ın verimli kullandığını söylemek çok zor. Tamam Vedat Muriç yok, peki onun boşluğunu Alper Potuk’la doldurmanın mantığını bize kim anlatabilir? Potuk’un o bölgenin adamı olmadığını dünya alem biliyor, ama! Aykut Kocaman da geçmişte böyle bir tercihte bulundu, ama tutmadı! Peki, Deniz Türüç’e ne oldu? Yanal’ın belki aklına gelmedi mi ne! Tabii ki eksiklikler, sakatlıklar bu oyunun doğasında var. Baktınız ki takım gol atmakta sıkıntı çekiyor, saha içindeki oyuncuların yerlerini ve de taktiğinizi değiştirsiniz... A planınız tutmadı, B’yi devreye sokarsınız, maçı bizler gibi seyredersiniz, teknik adamlığınız tartışılır, eleştirilere de çanak tutarsınız!