Hakem de bu oyunun bir parçasıdır, biliyoruz. Bunun içindir ki, skora etki etmediği sürece hakemlerimizi fazla eleştirmemeye özen gösteririm.
Bir yanda Cüneyt Çakır, diğer yandan Mete Kalkavan... İkisi de FIFA kokartlı, üst seviye hakemlerimiz... Özellikle Çakır, Avrupa’da müthiş maçlar yönetiyor, bizi de gururlandırıyor. Ne var ki, sevgili Cüneyt Çakır, her ne hikmetse bizim kulvarda sıkıntılı yönetimlere yelken açıyor! Derbide hataları ortada, yineleme gerek yok. Görünen köyde kılavuz istemez!
Hep bu çelişkiyi merak etmişimdir, dışarıda başka, burada başka! Benim kişisel düşüncem, Avrupa’da seyirci baskısı yok, futbolcular iyi niyetli, diyaloglar müthiş, yani sahada herkes işine odaklanıyor. Ve en önemlisi sahadaki herkes olur olmaz her karara itiraz etmiyor.
İç hatlarda mı? Bu konuda elimize kimse su dökemez vesselam! Top kendinden taca çıkıyor, el-kol hareketleri tersini savunuyor! Rakibine tekme-tokat yere indiriyor, yine itiraz! Haaa bi de şu faullerde kendilerini yere bir atışları var, sanırsınız ki ya ayağı kırılmış, ya da ciğeri patlamış! Bir saniye sonra hiç bir şey olmamışçasına at gibi koşuyor! Çığlık atan arkadaş, darbe ayağına geliyor, o ise yüzünü tutuyor! Hakem doğru bir düdük çalıyor hurra herkes orada, bir dövmedikleri kalıyor. Seyirci baskısı da cabası...
Elbette hakem de bu oyunun bir parçası olduğuna göre, onun da sorumlulukları var, öyle vara-yoğa yanlış düdükler çalamaz, kartlar kullanamaz. Bu oyunda küfüre, hakarete şiddetle karşıyız, prim vermemiz söz konusu olamaz.
Caner Erkin’in ağzından çıkan kelimelerin asla savunması yoktur! Kullandığı kelimeleri ve tavrını herkes gibi biz de kınıyoruz. Şartlar ne olursa olsun, sen profesyonelsin, sahada kalmakla sorumlusun. Öyle sinirlenip, ceza alıp, arkadaşlarını yalnız bırakma lüksün yoktur!
Görüyoruz ki, Beşiktaş’ta yönetim kanadı da bu konudan çok rahatsız, ağır para cezası da kapı da! Bir de Disiplin Kurulu’ndan gelecek var ki, beş maçtan söz ediyorlar, göreceğiz.
Haaa diyeceksiniz ki; “Caner’i o konuma kim getirdi? Tecrübeli futbolcu zıvanadan çıktı, çıldırdı.” Ortada inanılmaz bir tahrik var arkadaş, tahrik... Elbette Kalkavan’ın da katkısı yok değil! Eğer o takımın çok adamla rakip kaleye yüklendiği anda oyunu kesersen, insan melek olsa çileden çıkar. Faul var, çal düdüğünü, kes oyunu, kimse sana bir şey diyemez. Ortam zaten gergin, böylesi bir tabloda ateşe körükle gidersiniz ki, Kalkavan benzinle gitti!
Dışarıda Beşiktaş içeride Galatasaray
Igor Tudor’un Galatasaray’a geliş şeklini etik bulmadım, bu nedenle sürekli eleştirdim. Hâlâ da onaylamıyorum! Ancak yiğidi öldüreceksiniz, hakkını da vereceksiniz arkadaş! Dokuzuncu haftayı geride bıraktık, iki beraberlik ve yedi galibiyetle Galatasaray liderlik koltuğunda...
Buna karşın görüyoruz ki, Tudor hâlâ eleştiriliyor, şaşırmamak elde değil! Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, dış hatlarda Beşiktaş, içeri de ise Galatasaray en iyi futbolu oynuyor. Aslan daha ne yapsın? Dokuz maçta yedi galibiyet, iki beraberlik, mağlubiyeti yok...
Artı, kişisel olarak Galatasaray’ın iştahlı ve de baskılı futbolunu beğeniyorum, özellikle ofansif yönünü... Çok etkililer bence...
Göremiyorsanız başka iş yapın
Efendim, Caner Erkin’in küfür ve el-kol hareketleri hakem triosunun raporlarına yansımamış, görmemişler-duymamışlar! Yani üç maymunu oynamışlar. Hadi Mete Kalkavan’ın sırtı dönük, kulaklarında tıkaç (!) var... Peki, Ceyhun Sesigüzel sen de mi Caner’in gidişini görmedin? Hadi seni geçtik, dördüncü hakem Koray Gençerler, sen o anda neredeydin? Valla ‘görmedim - duymadım’ diyemezsiniz. Eğer göremiyorsanız başka bir iş yapın!
Dememiz o ki, Ceyhun Sesigüzel, Erdem Bayık ve Koray Gençerler, sadece orta hakem değil, sizler de suçlusunuz. Göreceksiniz, duyacaksınız arkadaş! MHK Başkanı Yusuf Namoğlu hem Çakır, hem de Kalkavan’ın iyi maç yönettiklerine işaret etmiş, valla o sizin düşünceniz sevgili başkan, biz katılmıyoruz! Siz en iyisi Kalkavan’ı biraz dinlendirin, ne dersiniz!
Trabzon baskı altında!
Sevgili Trabzonspor sevdalıları, uzaktan ahkam kesmeyi sevmem, ne var ki Rıza Çalımbay ve ekibini iyi tanırım. Belki uzağız ama Trabzon’a ve orada futbolseverlere de bir o kadar yakınız. Bizim gözlemlerimiz, transfer politikasındaki yanlışlar bordo-mavili ekibi bugünkü konuma getirmiş. Örneğin ofansta ve orta sahada müthiş bir yığılma söz konusu iken, savunması için aynı şeyleri söylemek çok zor. Hubocan ve Durica... Yaşlarına bakın, ne demek istediğimizi anlarsınız.
Sadece bu mu? Hazırlık kampı görmeyen oyuncular da var, performansları ortada, sürekli sakatlanıyorlar! Eee bir de futbol kentinin teknik kadro ve futbolcular üzerindeki baskısına asla yabana atamayız. Çalımbay ve ekibine güvenin, takımın üzerinden baskıyı kaldırın, Trabzon toparlanır, aksi düşünülemez.