Mali kongrede Başkan Demirören, Mahmut Özgener’i topa tutarken, “Rüya takım yarattık. Futbol kamuoyu yıldızlar altında eziliyor, bizi kıskanıyorlar” diye Kartal’ı göklere çıkardı!
Yıldızlar topluluğu olduğu doğru, lafımız yok. Ne var ki, saha sonuçları, Beşiktaş’ın ‘berbat’ futbolu, başkanın sözleriyle örtüşmüyor! Niye mi?
Yıldızlar topluluğu, önüne gelene yenilir mi?
Yıldızlar topluluğu, birinci dakika gol yer mi?
Ya da koca bir ilk yarıda pozisyon üretemez mi?
Somut örnek Ankaragücü maçı... Daha 1. dakika Serdar Özkan’ın mükemmel golüyle geriye düşüyor, yükleniyor, çırpınıyor, ilk çeyrekte bırakın golü bulmayı, rakibine üst üste iki ‘net’ pozisyon veriyor!
Nerde kaldı senin büyüklüğün?
Kağıt üzerinde güçlü olabilirsiniz, ama her şey sahada bitiyor.
Guti cezalı, Quaresma sakat... Biri orta sahayı ayakta tutuyor, ofansa gollük paslar atıyor. Diğeri, oyunu rakip alana yıkıyor, rakibi yıpratıyor.
Yani, ikisi yok, Beşiktaş da yok!
Büyük takımın kaderi bu iki oyuncuya bağlıysa ki, öyle görünüyor... Vah Beşiktaş vah!
Yıldızlar topluluğunu verimli kullanmak, rakibi iyi analiz etmek, buna göre on biri belirlemek ve oyuncu hamlelerini yerinde yapmak, ayrı beceri işidir bizce...
Schuster, bu donanımlardan yoksun bir hocadır!
Niye mi? İkinci yarıya bakın ne demek istediğimizi anlarsınız!
Ernst ve Bobo gibi etkili oyuncuları yedek oturtmanın doğruluğunu kim savunabilir?
İsmail, Ernst ve Bobo hamleleri Beşiktaş’ı ikinci yarıda ayağa kaldıran en büyük faktörlerdir. İlk yarıdaki pısırık kimliğinden sıyrılan Beşiktaş, rakibini baskı altına aldı, tek kale oynadı, ancak yenilmekten kurtulamadı.
Futbol takım oyunudur arkadaşlar... Yenilgide kalkıp, faturayı savunmaya kesmek haksızlık olur. Beşiktaş onca etkili kramponlarına karşın, ofansa çıkışlarda sayısal çokluğu yakalayamadığı gibi, takım savunmasını da beceremiyor. Ankaragücü bu anlamda da Beşiktaş’a ders vermiştir.
İkinci yarıya başlarken, yöneticilerin, “17’de 17 yaparız”şeklindeki söylemleri hafızalarda... Kaldı geriye 13 hafta!